“Din Afyon” mudur?
Soru: Dinin bir afyon (uyuşturucu) olduğu söyleniyor. Bu doğru mudur?
Cevap: Bu söz on dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan Alman filozof Karl Marx’a aittir. Marx çokça anlatılan bu sözünü şu bağlamda kullanmıştır:
“Dinsel sıkıntı bir yandan gerçek sıkıntının bir ifadesi, bir yandan da gerçek sıkıntıya karşı protestodur. Din, aklın içinden atıldığı toplumsal koşulların ruhu olduğu gibi, ezilmiş yaratığın iç çekişidir, taş yürekli bir dünyanın ruhudur da. Din halkın afyonudur.”[1]
Görüldüğü üzere Marx burada dini, kapitalizmin etkili olduğu bölgelerde ezilen halkın acısını dindirmesi manasında afyona benzetmiştir. Tabi burada dikkat etmemiz gereken şey Marx’ın yaşadığı toplum ve inandıkları dindir.
Gerçekten de onun zamanında İngiltere, kapitalizm sebebiyle sınıf farklılıkları oluşturmuş, düşük gelirli olan vatandaşlara ciddi bir baskı uygulayıp türlü eziyetlerde bulunmuştur. Dönemin kilisesi de hükümete tepki koymak, haklarını aramak yerine vaazlarında sürekli halkı sindirmeye, itaat etmeye ve ses çıkarmamaya davet etmiştir. Hal böyle olunca da halk ezilmiş ve bu duruma tepki koyacakları, zalimin değil mazlumun yanında olmaları gereken kilise de rejime çanak tutmuş ve ortaya kötü bir manzara çıkmıştır. Kilisenin bu tutumunu gören Marx ve diğerleri de dini, sömürülen halkı uyutmaya yarayan bir kurum olarak tanımlamışlardır.
Şunu açıkça ifade edelim ki zulme ses çıkarmayan bir din ve onun destekçileri gerçekten afyondur. Dolayısıyla dönemin kilisesi bu sıfattan çok da uzak değildir. Fakat bizim aydınlarımız(!) “din” kelimesini gördüğü her yeri “İslam” zannettiği için bu sözün muhataplarını da Müslümanlar zannetmişler ve yıllardır “din halkın afyonudur” diyerek kendilerince İslam’ı küçük düşürmeye çalışmışlardır.
İslam, diğer dinler gibi değildir. Uyutmayı değil, uyandırmayı hedefler. Eğer zulmü savunan Firavun dahi olsa ona harp ilan eder. Tüm batıl ideoloji ve sistemleri reddeder. “La” ile başlayan iman cümlesi bir muhalefet bildirgesidir.
Her türlü zulüm, adaletsizlik, haksız kazanç, faiz, fuhuş ve bilumum batıla set çekmeyi hedefler. Zira Müslümanların önderi, dünyalık her türlü teklife karşılık davasını terk etmesini istediği, lakin buna karşılık ondan sadece “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz ben yine de bu davamdan vazgeçmem”[2] diyen Hz. Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’dir.
[1] Karl Marx ve Friedrich Engels, Din Üzerine, çev. Kaya Güvenç, s. 38.
[2] İbn Hişâm, es-Sîre, c. 1, s. 266; Beyhakî, Delâilu’n-Nübüvve, c. 2, s. 187; İbn Kesîr, es-Sîratü’n-Nebeviyye, c. 1, s. 474.