FıkıhMakaleler

Satranç (Mezheplere Göre Hükmü) -2-

Mezhepler İçerisinde Satrancın Caiz Olmadığını Savunanlar

Hanefilerden Caiz Olmadığını Savunanlar

İmam-ı Ebu Yusuf’tan gelen ve tahrime dair rivayetleri bir önceki yazıda zikretmiştik. İlgili yazıyı okumak için  tıklayınız.

İmam-ı Muhammed, İmam-ı Malik’in ‘Muvatta’ında geçen “Nerdeşir” ile alakalı bir rivayeti naklettikten sonra, “Nerdeşir, satranç ve benzeri oyunlarda hayır yoktur” demektedir.[1]

İmam-ı Azam efendimiz, “Satranç oynayanlara, onları oyundan meşgul etmek için selam vermek caizdir” demiştir.[2]

İmam-ı Ebu Yusuf, “Onları tahkir ve yaptıklarının yanlış olduğunu ilan maksadıyla selamı terk etmesi gerekir” demiştir.[3]

Hidaye sahibi, caiz olmadığına delil sadedinde şöyle der: Kumar ile oynanmıyor dahi olsa abesle iştigaldir.[4]

Dürerü’l-Hükkam’da Ali Haydar Efendi şu ifadeleri kullanır: Yol ortasında satranç oynamak veya oynarken kötü söz söylemek veya sürekli oynamak adaleti düşürür.[5]

Aynî, satranç oynarken namaz kaçıran veya yalan söyleyen ve yeminler eden veya müptelası olan veya kumara alet eden yahut uluorta oynayanların şahadetinin kabul edilmeyeceğini söylemiştir.[6]

İbnü’l-Hümam Fethul Kadir’de, kimilerinin geceli gündüzlü; yemeden, içmeden satranç oynadıklarını ve bu durumun satrancın, şeytanın insanları kandırmak için kullandığı bir alet olduğunu ispatladığını ifade eder.[7]

Hanefi mezhebinde ve diğer mezheplerde caiz olmadığına dair görüşler, asıl babı olan Kerahiye ve İstihsa’nın dışında, “Çalana sirkat cezası uygulanır mı,  kırana tazmin ettirilir mi, ödünç isteyene verilir mi, oynayanın şehadeti kabul edilir mi, oynayana selam verilir mi” gibi soruların cevabı sadedinde, sirkat, emanet, şehadet gibi baplarda da zikredilir.

Malikilerden Caiz Olmadığını Savunanlar

Müdevvene’de İmam-ı Malik’in, satrancı sürekli oynayanın şehadetinin makbul olmadığını, ara sıra oynayanın adil ise şehadetinin kabul edileceğini söylediği nakledilir ve “İmam-ı Malik satrancın azını da çoğunu da mekruh görürdü” şeklinde eklenir.[8]

İbnü’l-Arabi ‘Ahkamu’l-Kur’an’ında İmam-ı Malik’in satrançla alakalı “dalalet çeşitlerindendir” dediğini nakleder. Ayrıca satrançla alakalı bir soruya İmam-ı Malik’in “hiçbir hayrı yoktur, batıl işlerdendir” diyerek mukabele ettiğini ifade eder. [9]

İbnü’l-Arabi kimi insanların işi, satrancı mubah kılmaya kadar vardırdıklarını ve bunu ashaba ve tabiine isnat ettiklerini, hâlbuki böyle bir şeyin asla olmadığını söyledikten sonra şu cümleyi kullanır (و تالله ما مستها يد تقي) “Allah’a yemin olsun ki, takva bir insan satranca elini sürmez”. Daha sonrasında satrancın zihni de geliştirmediğini iddia eder.[10]

Bu iddia çok yerli olmamakla beraber haklılık payı da vardır. Zira satrancın belli bir aşamaya kadar zihni geliştirdiği doğrudur. Ancak bir insanın satranç oynadıkça daha zeki olacağını kimse iddia edemez. Belli bir aşamaya kadar zekâyı geliştirse de belli aşamadan sonra satranç oynamaktaki mahareti geliştirir.

Müteahhir Malikilerden Desuki, ‘Zahira’ sahibi Karafi’nin tashihine göre satranç mekruh olsa da mezhepteki asıl görüşün tahrim olduğunu söylemiştir.[11]

Şafiilerden Caiz Olmadığını Savunanlar

Şafiilerden tahrime kail olan yoktur. Ancak Müslümanın her işinin dünyevi veya uhrevi bir faydadan hali olmaması gerektiğinden olsa gerek İmam-ı Şafii ‘el-Ümm’de satrancın mekruh olduğundan bahsetmiştir.[12]

Hanbelilerden Caiz Olmadığını Savunanlar

Hanbeliler satrancın haram olduğuna dair ittifak halindedir. İshak b. Mensur el-Mervezi ‘Mesailü’l-İmam Ahmed b. Hanbel ve İshak b. Rahaveyh’ adlı eserinde şu muhavereyi nakleder:

  • Nerd veya satranç oynayanlar ile karşılaşan biri onlara selam verir mi?
  • Ahmed b. Hanbel: Onlar selam verilmeye layık değiller.
  • İshak: Hayır! Eğer onlara ne kötü bir şey yaptıklarını anlatmak istiyorsa selam verir, emr-i bi’l-maruf yapar. Eğer böyle bir muradı yoksa selam vermez.[13]

Keşşafü’l-Gina’da “satranç hakkında boş meşguliyetlerin en büyüğüdür” denilmiş, daha ileriki sahifelerde bu kişilerin şehadetlerinin makbul olmadığından bahsedilmiştir.[14]

Satrancın Mübah Olduğunu Söyleyenler ve Delilleri

Hadis-i Şerifler

Satrancın mubah olduğuna dair bir hadis rivayeti yoktur. Ancak satrancın mubah olduğuna kail olanların, tahrim rivayetleri hakkında söyleyeceği bazı şeyler vardır.

  • (إياكم و هاتين الكعبين يعنى النرد و الشطرنج)

Şu iki ka’bdan sakının: Nerdeşir ve Satranç.[1]

Darakütni bu hadisin tariklerini inceler. Semura tariki hakkında “vehimdir” der. Ebi Ahfas tariki hakkında ise “doğru olan mevkuf olması yani isnadın Resul-i Ekrem efendimize değil, ashaba dayanmasıdır” der. [2]

  • (مر رسول الله صلى الله عليه وسلم بقوم يلعبون بالشِّطْرَنْج فقال: ما هذه الكوبة ألم أنه عنها لعن الله من يلعب بها)

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) satranç oynayanları gördü ve “Bu küvbe (nerd) de nedir? Ben bunu yasaklamadım mı? Allah bunu oynayana lanet etsin!” buyurdu.[3]

Senetteki Mutahhar b. Heysem’in hadisleri sahih değildir. Şibl ve Abdurrahman ise meçhuldür.[4]

  • (إن لله عز وجل في كل يوم ثلاث مئة وستين نظرة لا ينظر فيها إلى صاحب الشاه)

Allah her gün üç yüz altmış kez mahlûkata bakar ancak şahı olana bakmaz.[5]

Senetteki Muhammed b. el-Haccac hakkında “Kendisinden rivayette bulunmak caiz olmayacak derecede zayıf bir kişidir” denilmiştir.[6]

Ashab-ı Kiram Efendilerimizin Kavilleri

  • Hazreti Ömer’in Satranç oynayanları görüp bir şey demediği, Abdullah b. Zübeyr, İbni Abbas ve Ebu Hureyre (radiyallahu anhum ecmain) efendilerimizin satranç oynadığı ve hatta Hazreti Hasan’ın satranç oynayanları görüp, onlara, “Şunu koy! Şunu çek!” gibi akıl verdiği nakledilmiştir.[7]
  • İbni Ömer’e (radiyallahu anh) satranç tarif edilmiş, bunun üzerine İbni Ömer (radiyallahu anh) “Harp aleti olan (harp için zekâya geliştiren) bir şeyde herhangi beis yoktur” demiştir.[8]

Bu rivayet, İbni Ömer’den (radiyallahu anh) gelen tahrim rivayeti ile karşılaştırıldığında, rivayetteki mücmel ifadelerde göz alınırsa, mezkûr ifadelerin satrancı tam bilmeden önceye, kötüleyen ifadelerin ise satrancı bizatihi müşahede ettikten sonraya ait olduğunu söyleyebiliriz.[9]

Tabiin-i İzam Efendilerimizin Reyleri

  • İbni Avn, Hasan-ı Basri’nin (rahimehullah) satrançta bir beis görmediğini nakletmiştir.[10]
  • İbni Abdilber, ‘Muvatta’ üzerine yazdığı ‘temhit’ nam eserinde; Said b. Müseyyeb, Said b. Cübeyr, Muhammed b. Sirin, Ebu Valin, Şa’bi, Hasan-ı Basri, Cafer b. Muhammed, İbni Şihab, Rebia ve Ata (rahimehumullah) gibi tabiinin büyüklerinden birçok zatın satrancı mubah gördüğünü ifade eder.[11]
  • İmamı Şafi Said bin Cübeyr’in satrancı sırtı dönük oynadığını zikretmiş ve “Arkasını dönüp hizmetlisine ‘ne yaptı’ diye soruyor, aldığı cevaba göre, ‘sende şu taşı şuraya koy’ diyordu” ifadeleri ile sırtı dönük oynamanın keyfiyetini beyan etmiştir.[12]
  • Hususiyetle Şa’bi ve Said b. Cübeyr’in (rahimehumallah) satranç oynadığı ile alakalı başka rivayetlerde vardır.[13] Hatta İbni Sirin’in satrancı övdüğü de rivayet edilir.[14]

Rivayetlerdeki İhtilafın İbaha Lehinde Giderilmesi

Bazısı aynı kişilerden dahi gelebilen bu ihtilaflı rivayetleri ibaha lehinde cem etmek için, yasaklayan rivayetleri kumar ile oynanmasına, mübah kılan ve hatta öven rivayetleri de kumarsız oynanmasına hamletmek mümkündür. Yasaklayan rivayetlerdeki tenkit derecesinin şiddeti de bu ihtimali kuvvetlendirebilir.

 


[1] Darakutni, el-İlel, sual.906.

[2] Darakutni, el-İlel, sual.906.

[3] Aliyyu’l-Kari, Fethu babi’l-inaye, c.4, s.185.

[4] Ez-Zeylai, Nasbu’r-raye, c.4, s.274.

[5] Aliyyu’l-Kari, Fethu babi’l-inaye, c.4, s.185.

[6] Ez-Zeylai, Nasbu’r-raye, c.4, s.274.

[7] Maverdi, el-Havi’l-kebir, c.17, s.366.

[8] Kurtubi, el-Cami li ahkami’l-kuran, c.8, s.337.

[9] Kurtubi, el-Cami li ahkami’l-kuran, c.8, s.337.

[10] Beyhaki, el-Kübra, r.21453.

[11] İbni Abdilber, et-Temhid, c.13, s.181.

[12] Maverdi, el-Havi’l-kebir, c.17, s.366.

[13] Aliyyu’l-Kari, Mirkatu’l-mefatih, c.13, s.250.

[14] Maverdi, el-Havi’l-kebir, c.17, s.366.

[15] İbni Abdilber, et-Temhid, c.13, s.181.

[1] İmam-ı Muhammet, Muvatta rivayti, r.904.

[2] Molla Hüsrev, ed-Dürer ve’l-Ğurer, c.4, s.18; Burhanettin İbni Maze, el-Muhitu’l-burhani, c.5, s.167.

[3] Molla Hüsrev, ed-Dürer ve’l-Ğurer, c.4, s.18; Burhanettin İbni Maze, el-Muhitu’l-burhani, c.5, s.167.

[4] Merğınani, el-Hidaye, c.4 s. 96.

[5] El-Fetava’l-hindiyye (Şeyh nizam Riyasetinde Hint ulemasından oluşan ilmi bir heyet) c.2 s.117.

[6] Bedrettin el-Ayni, el-Binaye, c.9, s.149.

[7] İbnü’l-Hümam, Fethu’l-kadir, c.7, s.411.

[8] El-Müdevvenetü’l-kübra, c.4, s.19.

[9] İbnü’l-Arabi, Ahkamu’l-Kuran, c.4, s.485.

[10] Kurtubi, el-Cami li ahkami’l-kuran, c.8, s.337.

[11] Desuki, Haşiye ala’ş-Şerhi’l-kebir, c.4, s.167.

[12] İmam-ı Şafii, el-Ümm, c.7, s.54.

[13] İshak b. Mensur el-Mervezi, Mesailü’l-İmam Ahmet b. Hanbel ve İshak b. Rahaveyh, r.3363.

[14] Mansur el-Buhuti, Keşşafu’l-gına’, c.4, s133.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu