Evrende Düzen mi Var Yoksa Kaos mu?
Soru: Evrende düzen mi var yoksa kaos mu?
Cevap: Bu soruyu soran kişiye ilk önce kaostan ve düzenden maksadının ne olduğunu sormamız gerekmektedir. Çünkü bu soruda iki kavram birbirine çok sık karıştırılmaktadır: kaos ve kötülük problemi.
Kötülük Problemi ile Kaosun Ayrımı
Kötülük problemi, bu alemde cinayetlerin, hastalıkların, zulümlerin kısaca kötülüklerin niçin var olduğunu sorgulayan bir meseledir. Dolayısıyla bu yazımızda evrende neden kötülüklerin var olduğu incelemeyecek, onu başka bir konuda ele alacağız. Bu ayrımdan sonra “düzen” ve “kaos” kelimeleri ile ne kastettiğimizi de izah etmemiz lazım. Kaos, öngörülemeyen yani bir sonraki adımı hesaplanamayan durumlar için kullanılması gereken bir kavramdır. Düzen ise bunun tam zıttı olarak hesaplanabilen ve öngörülebilen şeyler için kullanılmaktadır.
Mesela siz elinizi ateşe uzattığınızda yanacağından şüphe etmiyorsanız burada kaostan bahsetmek çok mantıklı olmayacaktır. Zira defalarca denemeden sonra aynı neticeyi aldığınız için bir sonrakinde de elinizin yanacağını rahatlıkla söyleyebilirsiniz ki bu da düzenin ta kendisidir. Kaotik bir evrende ise elinizi ateşe yaklaştırdığınızda ne olacağını asla kestiremezsiniz. Yanacak mı, donacak mı, taşa mı dönüşecek, çiçek mi açacak, tırnaklar mı dökülecek, gül gibi mi kokacak bunu asla bilemezsiniz.
Kaos ve Bilim
Şunu açıkça ifade edelim ki evrende kaos var demek başta fizik, kimya, biyoloji olmak üzere tüm fen ilimlerine ve ürettiğimiz teknolojiye hakaret etmektir. Çünkü bilime göre evrendeki parçaların genel geçer kuralları olduğu ve zaman bağımsız mekân bağımsız şekilde o kurallara uyduğu ön kabulü mevcuttur.
Mesela bilim, aynı yükte iki parçacığın birbirini ittiğini defalarca gözlemledikten sonra bütün aynı yüklü parçacıkların birbirini ittiği genellemesini yapar. Halbuki biz binlerce ışık yılı uzaktaki gezegenlerde bu deneyi yapmamış olsak bile bundan şüphe duymamaktayız. Bunun sebebi de evrendeki müthiş düzendir.
Mesela bir su molekülünün 2 hidrojen 1 oksijen atomunun birleşip bir molekül oluşturduğunu (H2O), her su molekülünün de belli bir uzaklık ve açısının olduğunu defalarca gözlemledikten sonra tüm su molekülleri için bunun böyle olduğunu söyleriz. Birbirinden habersiz ve bağımsız tüm su moleküllerinin aynı kurallara uyduğunu, hepsinin donması için 0 dereceye düşmesi, kaynaması için 100 dereceye çıkması gerektiğini ve bunun sadece Türkiye’deki sularda değil, tüm dünyada böyle olduğunu söylüyorsak işte bu, birbirinden bağımsız parçaların aynı kurala uyduğunu ve müthiş bir düzen içinde hareket ettiğini gösterir. Bu arada birbirinden habersiz trilyonlarca parçanın şu anda neden ve nasıl aynı kurallara uyabilmekte oldukları ateistlerin cevap vermesi gereken mühim bir sorudur.
Evrenimizde birçok kanun mevcuttur; ivmelenen her yükün manyetik alan oluşturduğu genellemesi, kütle çekim, momentum korunumu ve optik yasalar bunlardan bazılarıdır. Şu an gözünüze gelen fotonların her birinin optik kurallara sürekli uyduklarını ve bir anlık dahi bu düzeni terk etseler bu yazıyı okumanızın mümkün olmayacağını unutmayın.
Tüm bu kanunlar tabiatta cereyan eden deprem, sel, heyelan, virüslerin yayılması gibi durumlarda da geçerlidir. Bunların neden meydana geldiği ise kötülük probleminin konusu olup evrendeki düzensizliğe misal teşkil etmezler. Hasılı evrenin tamamı fizik, kimya, elektromanyetik kurallar ile doludur. Bilim de ancak bu kurallar sayesinde yapılabilir. Düzenin olmadığı yerde tek bir formül bile bulunamaz.
Hastalıkların bile bir düzeni vardır. Mesela tansiyonu yüksek, göğsü ağrıyan ve sol kolu uyuşan bir hasta ile karşılaşsanız muhtemelen kalp krizi geçirdiğini anlamakta güçlük çekmezsiniz. Bunun sebebi ise hastalıkların semptomlarında bile bulunan düzendir. “Ayak tırnağım batıyor sanırım kalp krizi geçiriyorum” diyen birini duymamış olmanız hastalıklardaki semptomların düzeninden kaynaklanmaktadır. Zaten hastalıklarda da düzen olmasaydı onlara uygun ilaç asla üretilemez, doğru teşhis konulup tedavi uygulanamazdı.
Düzen derken sadece fen ilimlerini kastetmiyoruz. İktisattan coğrafyaya, psikolojiden tarihe ve diğer ilimlerde müthiş bir düzen mevcuttur. Lakin düzen, tek düzelik demek değildir. Sözgelimi iktisat ile iştigal eden birisi saat, gün veya haftalara göre grafikleri inceler. O grafikler insanların yaptığı alım-satımlara göre oluşur. Tuhaf olan kısım şudur ki birbirinden habersiz insanların yaptığı alım-satımlardan oluşan grafiklerde bile muazzam bir düzen meydana gelir. Bu ilimle iştigal edenlerin bulduğu teoremler, ortalamalar, indikatörler iktisatta dahi düzenin olduğunu gösterir. Zira kaotik olan bir şeyde grafiklerin yorumlanması mümkün değildir.
Bir Tutarsızlık Örneği
Ateistler, peygamberlerin gösterdikleri mucizeler için masal, hikâye vb. ifadeler kullanmaktadırlar. Buradaki tutarsızlığa çok dikkat edilmelidir. Zira kaosun hâkim olduğu bir evrende ateşin Hz. İbrahim’i (Aleyhisselam) yakmamasından daha doğal; ortadan ikiye ayrılan denizde Hz. Musa (Aleyhisselam) ve arkadaşlarının içinden geçmesinden daha normal ne olabilir? Dolayısıyla onların mucizeleri kabul etmemelerinin altında, kainattaki muazzam düzenin asla bozulmayacağına olan imanları yatmaktadır. Halbuki kanunları da koyan Allah’tır, dilediği zaman onu kaldırıp mucize yaratmasına herhangi bir şey mâni olamaz.
Fizikteki Kaos Teorisi
Bu meseleleri konuştuğunuzda muhtemelen karşınızdaki ateist, fizikte yer alan “kaos teorisi”ni gündeme getirecek ve evrende kaosun mevcudiyetini(!) bilimsel olarak desteklediğini zannedecektir. Peki fizikteki kaos teorisi ne anlama gelmektedir? Bu teori bahsettiğimiz düzene zıt bir şey değildir, lakin ciddi bir şekilde istismar edilmektedir. Eğer bir harekete çok fazla girdi varsa ve siz bunun bir sonrasını hesaplayamıyorsanız -hava tahminlerinin her zaman doğru çıkmaması, fabrikanın bacasından çıkan dumanın nereye gideceğini tam olarak kestirilememesi gibi- buna fizikte kaotik hareket denilmektedir.
Peki dumanın hareketini biz hesap edemiyoruz diye kâinatta bulunan yasalara aykırı mı davranmaktadırlar? Çekim yasası veya eylemsizlik onları etkilemiyor mu? Elbette etkiliyor. Onlar da an ben an kurallara uyum sağlıyorlar.
O kadar büyük ve modern cihazlara rağmen hava durumunun iki haftadan sonrasının tahmin edilememesi girdilerin çok fazla olmasından kaynaklanmaktadır. Hava moleküllerinin başıboş, kuralsız bir şekilde hareket etmelerinden değil.
Ateistlerin bazen, “ateş bu dünyada yakıyor, başka bir gezegende belki de üşütecek” diyerek itiraz ettiklerini de görmekteyiz. Başka bir gezegende onun üşütmesi veya bitkileri büyütmesi düzene zıt değildir. Zira Cenâb-ı Hakk oradaki kanunu öyle koymuş olabilir. Biz kaos derken bir mekânda farklı diğerinde farklı çalışan sistemleri kastetmiyoruz. Dediğimiz çok basitçe şu; kaosta bilgi sahibi olunamaz, bilim yapılamaz, gözlemden bahsedilemez. Mesela başka bir gezegende veya evrende su 3 kez ıslatsa, 4 kez yaksa, 8 defa da siyah boya çıkarsa ve bu döngü devam etse orda bile düzen yok denemez. Zira 3-4-8 şeklinde bir örüntü düzeni ifade eder. Ama suyu defalarca döküp de bir sonraki adımda ne olacağı bilinmiyorsa işte kaos odur.
Esasında insan zihni kaosu idrak edecek yapıya sahip değildir. Zira zaman, mekân, amaç ve nedensellik sarmalında yaşayan ve bu şekilde akıl yürüten insan için kaos tasavvur edilemez. Çünkü kaos dil ile ifade edilebilecek bir şey değildir. Zira kişi “burada kaos var” derken bile harfler ağızdan düzenli bir şekilde çıkmalı, organları sistematik bir şekilde çalışmalıdır. Kaosta ise bu mümkün değildir.
Netice
Ateist birisi “alem kaotik” derken bile kafasının içindeki nöronlar ile dilinin arasındaki bağlantı kopmamakta, kalbi düzgün bir şekilde atmakta, böbrekleri tıpkı bir süzgeç gibi çalışmaya devam etmekte, pankreası şekerini kontrol etme vazifesini yerine getirmekte, sindirim, dolaşım ve boşaltım sistemleri faal bir şekilde görevini yapmakta ve dili, harfleri düzenli söylemektedir. Kısacası o kişi “alem kaotik” dese de tüm uzuvları onu yalanlamaktadır.
Atomlardan galaksilere, fizikten sosyolojiye, sağlıktan hastalığa… Kısaca mikro ve makro alemin tamamında kaosun olduğu tek bir yer yoktur. Kâinat baştan sona düzenden ibarettir. Defalarca incelesek, tekrar tekrar baksak yasasız davranan en ufak bir şey göremeyiz. Öyle ki insanların hastalanması, sellerin ve depremlerin olması da bu düzene dahildir. Zira atomlar tüm bu olaylarda da başıboş hareket etmemekte, irade-i ilahiyyenin tasallutu altında bulunmaktadır.