Soru-Cevap

İslam’da Neden Çok Eşlilik Uygulaması Var?

Modern dönemde tartışılagelen konulardan biri de yüce dinimiz İslam’da var olan çok eşlilik meselesidir. Dolayısıyla biz de bu haftaki yazımızda ilgili meseleyi ele almayı uygun gördük.

Daha önce kaleme aldığımız Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) çok evlilik yapmasının hikmetlerini okumak isteyenler buraya, Hz. Zeyd ve Hz. Zeynep (radıyallahu anhüma) meselesini okumak isteyenler de buraya tıklayabilir.

Mühim Bir Girizgâh: Hakikati Kim/Ne Belirler?

Ontolojik olarak üstün olan kim ise kuralları da o belirler/belirlemelidir. Hiçbir insan, diğerinden varlık kategorisi olarak üstün veya alçak olmadığı için insanların genel-geçer kuralları, çağdan çağa değişen ahlak sistemleri, modernitenin sunmuş olduğu fikir yapıları hakikatin ölçüsü olamaz.

Cenab-ı Allah, varlığın “vacip (zorunlu)” kısmındandır. O’nun dışındaki her şey ise “mümkün” kategorisindedir. Hal böyle olunca da gerek beşerî hukuk sistemlerinin ve gerek ahlak yasalarının müessisi sadece O olabilir. Aksi halde herhangi bir insanın kurmuş olduğu sistem çok tabii olarak diğer insanlar için şu soruyu sorma hakkı doğuracaktır; “neden senin kurallarını kabul etmeliyim?”

Öyle ya, neticede o da bir anne-babadan dünyaya gelmiş diğeri de. Onun da aklı var diğerinin de. O zaman bir insan, ilah ile bağlantı kurmamış başka bir insanın kurallarını ve yasalarını neden kabul etmelidir?

Bu mesele esasında son derece temeldir. Zira üzerinde durduğumuz soru ve buna benzeyen diğer soruların nirengi noktası şudur: Hakikati kim/ne belirler?

Eğer bu soruya “zaman” denilirse o vakit 17. Yy’de yaşayan birisi için çok eşlilik meselesi gündem dahi olmayacaktır. Kim bilir belki 25. Yy’de yaşayan bir kimse için de gündem olmayacaktır. O halde 21. Yy’i mutlaklaştıran nedir?

Yok “mekân” denilirse Nijer’de doğup büyüyen bir kimse için çok eşlilik sakınılacak bir şey olmak şöyle dursun, bilakis övülecek bir uygulama olacaktır.

O zaman hakikatin tespiti ne ile mümkündür? Bu temel soruya verilecek en makul ve tutarlı cevap “vahiy” olacaktır. Evet, uymamız gereken kanunları, dikkat etmemiz gereken ahlak yasalarını kısacası hakikati belirleyecek tek ölçü vahiydir.

Referans olarak vahiy alınmayıp yerine modernite ve çağdaşlık gibi süslü kavramlar hakikatin ölçüsü olarak lanse edilecekse ihtilafın önüne geçilemeyecektir.

Soruya Gelince

Yukarda hakikatin ölçüsünün “vahiy” olacağını ifade etmiştik. Vahye baktığımızda ise erkeklerin dörde kadar evlenme hakkının olduğunu görmekteyiz.[1] O zaman bu noktada yapmamız gereken hükmü kabul etmek, hikmetini ise merak etmektir.

Çok Eşlilik Emir Değildir

Evvela şunu ifade edelim ki İslam’da erkeklerin birden çok kadınla evlilik yapması şeklinde bir emir yoktur. Var olan sadece ruhsattır. Yani belli şart ve kriterler gözetildiği takdirde birden çok evlilik “yapılabilir.” Peki neden böyle bir izin vardır?

İslamiyet, kıyamete kadar sürecek yeryüzündeki tek hak dindir. Kıyamete kadar sürecek olan bir dinin koymuş olduğu kurallar ve serbest bıraktığı alanlar da kıyamete kadar insanların ihtiyacını görmelidir. Çok eşlilik meselesine de bu zaviyeden bakılmalıdır.

İlgili ayet-i kerimenin tamamı şu şekildedir; “Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız, o takdirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.” (Nisa, 3)

Ayette açık bir şekilde Müslüman bir erkeğin dörde kadar evlilik yapabileceği beyan edilmiştir. Fakat aynı ayette dikkatimizi çeken bir diğer husus da “adalet”tir. Zira ayetin sonundaki “adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız, o takdirde bir tane alın” emr-i ilahisi bu meselenin keyfe keder yapılamayacağını ortaya koymaktadır.

Peki adalet derken neyi kastediyoruz?

Adalet

Çok eşliliğin olmazsa olmaz şartı adalettir. Zira erkek, bunu gözetmediği takdirde günahkâr olacaktır. Adaletten kastımız ise şu üç maddede toplanır:

1. Her birine eşit derecede nafaka temin etme. Erkek, hanımlarından hiçbirinin nafakasını diğerinden az yapmamalıdır. Kime ne giyecek, yiyecek ve barınma imkânı sağlıyorsa diğerlerine de aynı imkânı sunmalıdır. Bu da yüksek gelir sahibi olmayı iktiza eder.

2. Güzel muamele. Koca, hanımlarından bazısına güzel bazılarına kötü davranamaz. Kimisine gülüp, diğerine surat asamaz. Tüm hanımlarına son derece güzel davranmalı, sevgisini, şefkatini ve neşesini eşit seviyede hissettirmelidir.

3. Yanında geceleme. Birden çok evlilik yapanların gözetmesi gereken en mühim şart, her bir hanımının yanında eşit miktarda gecelemektir. Birinde bir hafta kalıp diğerinde üç gün duramaz. Böyle bir şey yaptığında adalet emrinin dışına çıkmış olacağından günahkâr olacaktır.

Adalet meselesi son derece mühimdir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır; “Kimin iki hanımı olur da aralarında adaleti sağlamazsa kıyamet gününde bir tarafı felçli olarak huzura gelecektir.”[2]

Buraya kadar anlattığımız şeyler işin teorik ve hukukî yönüdür. Pratik hayata baktığımızda ise İslam tarihinde birden çok evlilik yapan kimselerin oranı her zaman azınlıktadır.

Ahlak namına dünyanın iflasa düştüğü günümüzde, her gün başkası ile yatıp kalkmayı “özgürlük” hatta onur(!)” addeden kimselerin, kadının mağdur olmaması için nikah kurumu altındaki birlikteliğine tepki vermeleri, sanıyoruz ki ahir zamanın garabetlerindendir.

Hikmetleri

İslam’ın vazettiği her bir hükümde veya izin verdiği her bir ruhsatta birçok hikmet bulunmaktadır. Çok eşlilik meselesi de elbette bu hikmetlerden hâlî değildir. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

  • İnsanlık tarihinde savaş olmayan bir asır yoktur. Herkesin malumudur ki savaşta kâhir ekseriyetle ölenler erkeklerdir. Azalan erkek nüfusu ve ona mukabil yüksek kadın nüfusu toplumda birtakım sıkıntılara sebebiyet verebilir. İşte bu sıkıntının önüne geçmek, birden çok evlilik ile mümkündür.
  • Bir erkek ile kadın severek evlenebilir. Lakin kadından kaynaklı bir problemden dolayı çift, çocuk sahibi olamayabilir. Erkek de doğal olarak neslinin devam etmesini ve çocuk sahibi olmak ister. Bu isteğiyle birlikte sevdiği karısından da boşanmak istemez. Peki böyle bir durumda yapılacak en makul davranış ne olacaktır? Çiftin boşanması ve bu yüzden psikolojik buhranlara girmeleri mi? Yoksa erkeğin başka bir hanımla da evlilik yaparak zürriyetini devam ettirmesi ve bu esnada da sevdiği karısından boşanmaması mı?
  • Nüfus, bir toplumun en büyük güçlerinden birisidir. Fazla nüfusa sahip olmanın meşru yolu da birden çok evlilik yapmaktan geçmektedir. Zira tek eşli birisinin senede bir çocuğu olabilirken, dört eşli birisinin senede dört çocuğu olabilir.
  • İnsanlık hali olarak bir kadın ve erkek evlenip adet, örf gibi farklılıklarından sebep anlaşamayabilirler. Böyle bir durumda iki seçenek vardır; ya boşanıp hayatlarını tamamen ayıracaklardır ya da boşama olmayıp ikinci bir evlilik yapılacaktır. Zira psikologların ifadesiyle bir yuvanın dağılmasından menfi olarak en çok etkilenen çocuk, sonra kadın, sonra da kocadır. Kadının ve çocuğun mağduriyetinin önüne geçmek için boşamak yerine ikinci bir evlilik yapılabilir.
  • Kadınların hayız ve nifas gibi cinsel münasebete engel birtakım halleri vardır. Bu zaman dilimlerinde de erkeklerin harama meyletme tehlikesi olabilir. Fakat birden çok eşi olma durumunda bu risk azalacaktır.

Son olarak bu mesele ile alakalı akla şöyle bir soru gelebilir:

Kadınlar Neden Çok Evlilik Yapamaz?

Refleks neticesinde sorulan bu soru üzerinde biraz düşünülse aslında basit bir cevabı vardır.

Kadın ve erkek gerek fiziksel gerek biyolojik ve gerekse psikolojik olarak birbirinden farklıdırlar. En basitinden bir erkek dört kadınla evlense bir sene sonra nesebi belli dört tane çocuğu olabilir. Kadın, dört tane erkekle evlense bir sene sonra bir çocuğu olur ve onun da nesebi belli olmaz. Burada “olmasın, bana ne?” diye tepki vermek makul bir davranış olmayacaktır. Zira tüm dünyanın kabul ettiği nesep mefhumunu ortadan kaldırdığınızda başta miras hukuku olmak üzere birçok sistem allak bullak olacaktır.

Sonuç

  • Kuralları, ahlak yasalarını, doğruyu ve yanlışı 21. Yy değil, ontolojik olarak bizden üstün bir varlık belirlemelidir.
  • Vahiy ile tespit edilen hakikat, birden çok eşliliğin bazı şartlarda mümkün olabileceğini söylemektedir.
  • Bununla beraber İslam, evlilik sayısını birden dörde çıkarmamış, sınırsızdan dörde indirmiştir.
  • Çok eşlilik İslam’ın emri değil, ruhsatıdır.
  • Çok eşlilikte erkeğin her bir hanımına eşit nafaka, eşit geceleme ve eşit davranması gibi zor şartları vardır.
  • Savaşlardan sebep azalan erkek nüfusu ve artan kadın nüfusunu dengelemesi, kadının doğurganlık özelliği olmadığında erkeğin başka bir hanım alarak zürriyetini devam ettirebilmesi, siyasi bir güç ve itibar kaynağı olarak nüfusun artması, kadının ay hallerinde erkeğin günaha düşmemesi için başka bir hanım ile evlenmesi çok eşliliğe izin verilmesinin hikmetlerindendir.

[1] Nisa, 3

[2] Nesâi, Sünen, No: 1141.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu