Tasavvuf

Murad Molla Hazretleri’nin Hayatı

Mehmed Murad Molla hazretleri otobiyografisini, “Pend Name” şerhi olan “Ma-Hazar” isimli eserinin sonunda kaleme almıştır. Bu yazımız, oradan iktibasla hazırlanmıştır.

Doğum Yeri ve Tarihi

Asıl adı Mehmed Murad veya Muhammed Murâd en-Nakşbendî’dir. Babası, Murad Molla Tekkesi şeyhi Ahıskalı Abdülhalim Efendi’dir.

Kendisi Âsitâne-i Aliyye’de, Sultan Selim Han camiinin yakınında, Çarşamba pazarında, 22 Muharrem 1203’te (24 Ekim 1788) perşembe gecesi seher vakti dünyaya gelmiştir.

İlim Tahsili

Mehmed Murad Efendi beş yaşına geldiğinde babası onu Kur’an-ı Kerim öğrenmesi için Merhum Mehmed Himmet Efendi’nin mektebine gönderdi. İki senede Kur’an-ı Kerim’i yüzünden hatmetti. Aynı mektepte yedi yaşında hafızlığa başlayan Mehmed Murad Efendi, ilk hatminde Maide Suresi’ne geldiğinde hocası Mehmed Himmet Efendi, Mihri Şâh türbesine baş türbedâr tayin edilince babası onu Çarşamba semtindeki Gebzeli Ahmed Efendi’nin mektebine gönderdi.

Taha Sûresi’ne geldiğinde hocası Gebzeli Ahmed Efendi yerine talebelerinden Ahmed Efendi’yi tayin edip hacca gitti. Mehmed Murad Efendi, Ahmed Efendi’den Taha Sûresi’nden başlayıp devam etti ve on yaşına geldiğinde hafızlığını bitirdi.

Babası merhum Şeyh Abdülhalim Efendi, oğlunun hafızlığını bitirmesinin sevinciyle o zamanın gelenekleri üzerine hafızlık merasimi yapmak ister ve zamanında yaşayan büyük hafız kurraları hafızlık hatim merasimine davet eder. Bu merasimde Hafız Mehmed Murad Efendi Kur’an-ı Kerim’i baştan sona altmış altı sehiv/hata ile okuyarak hafızlık hatmini tamamlar. Perşembe günü Sultan Selim Camii’nde üç gün boyunca büyük hatim merasimi yapılır ve bolca ziyafetler verilir.

Mehmed Murad Efendi on yaşında hafızlığını bitirmiş ve ilim tahsiline başlamıştır. Evvela hafızlık hocası Ahmed Efendi’nin mektebinde iki sene daha devam ederek secavend, tecvid ve ilmihal tahsil etmiştir.

On iki yaşında babası Mehmed Murad Efendi’yi mektepten alır ve kendi Hangahlarında yaşayan Beyzade Efendi’nin müridleri ve müderrislerinden Bolulu Halil Efendi’ye emanet eder. Mehmed Murad Efendi hocası Halil Efendi’den sarf nahiv ilmine başlar, İmam Birgivî’nin muhalled eseri İzharu’l-Esrar adlı kitabını bitirir.

Ardından babası onu Sultan Ahmet camii vaizi iken vefat eden Ebu’l-feth Sultan Mehmed Han (Fatih) camii müderrislerinden Erzurumlu Şeyh Yahya Efendi’nin meclisine gönderir. Mehmed Murad Efendi Şeyh Yahya Efendi’den Molla Cami ve Molla Fenarî hazretlerinin İsaguci şerhini okur.

O esnada Saray-ı Hümayun hocalarından Çarşambalı Mehmet Said Efendi Tasdikât’a başlar. Bunu duyan Mehmed Murad Efendi hemen derse dahil olur. Mezkûr kitabı baştan sona okuyup bitirdikten sonra Tehzib’e başlar ve iki senede bitirir. Bununla birlikte Meşariku’l-Envar şerhi İbn Melek kitabını da baştan sona okuduktan sonra Şerhu’l Akaid’e başlar. Baş taraflarından bir miktar okuduktan sonra babası vefat eder. Buna son derece mütessir olan Murad Molla, iki sene kadar ilme ara verir. Bu esnada ehlullah kabirlerini ve zamanındaki meşayıhın dualarını almak ve onlardan istifade etmek için tekkelerini ziyaret etmiştir. Onların dualarını alan Murad Molla, sık sık nefis muhasebesi yapar, ahiret tefekküründe bulunurdu.

Mehmed Murad Efendi on sekiz yaşında Sultan Selim Camii yakınında Debbağ Yunus mahallesinde Hâce Neşet Efendi’nin talebelerinden, Hâce Mehmed Said Efendi’nin derslerine devam eder. Kendisinden Vehbî, Pend-i Attar, Gülistan, Bostan’dan bir miktar, Hafız Şirazi’nin Divan’ı ve Mefâtihu’d-Düriyye’yi okudu. Bu esnada Mehmed Murad Efendi’nin Hocası Hace Mehmed Said Efendi hacca gider. Mehmed Murad Efendi, hocası hacca gittikten sonra Ayvansaray yakınlarında Hz. Cabir b. Abdullah el-Ensari camii avlusunda bulunan Abdullah Kaşgari en-Nakşibendî müridlerinden Salih Afif el-Münzevî hazretlerinden haftada bir kere olmak üzere Divan-ı Saib’e başlar. Ancak bu kadarla iktifa etmeyip Neşet Namdar Efendi’nin büyük talebelerinden Süleyman Vahyi Efendi’nin haftada iki gün Divan-ı Şevket, yine haftada iki gün Mesnevi-i Şerif dersleri alır. Bu esnada Mehmed Murad Efendi’ye Mesnevi-i Şerif’i ders vermesi teklif edilir. Mehmed Murad Efendi de hocasından izin aldıktan sonra Mesnevi dersleri vermeye başlar. Altı ciltten oluşan Mesnevi-i Şerif’i baştan sona kadar defalarca okutur.

Murad Molla, Neşet Efendi’nin talebelerinden kethüda Mehmed Arif Efendi’den de istifade etmiştir. Ondan Örfi Şirazi’nin on iki adet kasidesini Mukantara, Habib, Istırlap risalelerini, Mesnevi’nin de başında Yehud veziri hikayesine kadar okudu.

El Aldığı ve On Sene Hizmetinde Bulunduğu Hocası

Bu dönemde Gülhane’deki Zeyneb Hatun Camii’nde ikamet eden ve daha sonra Üsküdar Selimiye Tekkesi’ne şeyh olan Nimetullah Nakşibendî’ye intisap etti. Kendilerinden Mişkatu’l-Mesâbih, İmam Rabbani hazretlerinin (kuddise sirruhu) Mektubât’ını, Celaleddin ed-Devvâni’nin İsbat-ı Vacib’ini ve Hikmetu’l-Ayn isimli eseri okudu.

Şeyh Nimetullah Efendi Türkçede mahareti olmadığından ders esnasında kâh Arapça kâh Farsça izah eder, Arapça konuştuğunda sanki bir Arap gibi, Farsça izah ettiği vakitte ise sanki Buhara’nın en fusahalarındanmış gibi fasih ve beliğ bir şekilde anlatırdı. Kendilerinin Arapça dilinde Nakşibendî Risaleleri vardır.

Kıraat İlmi

Mehmed Murad Efendi aynı yıllarda kıraat ilmine başlar. Kıraat ilmini evvela reîsülkurrâ Şeyh Coşkun Efendi diye tanınan Mehmed b. Mehmed isimli hocadan almıştır. Kendisinden on kıraatı okuyan Murad Molla, hatimden sonra Tayyibe ve Neşir tarikiyle Takrib’e başlar. Ne var ki Zümer Sûresi’ne geldiğinde hocası Coşkun Efendi vefat eder. Bunun üzerine Mehmed Murad Efendi, reîsülkurrâ olan Eyüp Sultan Camiinin baş imamı Abdullah Efendi’nin derslerine devam eder.

Abdullah Efendi’den kıraat-i aşereyi Mülk Sûresi’nden başlayarak Duha Sûresi’ne kadar okur. Takrip olmak üzere de Fatiha Sûresi’nden başlayarak üçüncü cüze kadar okur.

Mehmed Murad Efendi, hocası reisülkurra Abdullah Efendi’den bunların yanı sıra yedi kıraati şamil olan Şâtibi kitabının başından Ferşi Huruf konusuna kadar da okumuştur.

Mehmed Murad Efendi mezkûr ilimleri tahsil ettikten sonra akide ve kelam ilmine yönelir. 1230 tarihinde imamzade Mehmed Esad Efendi’nin derslerine devam eder ve kendisinden Şerhu’l-Akaidi’n-Nesefiyye ve Hayâlî haşiyesini iki buçuk sene zarfında okur.

Ardından Kâdî Larî ile Celal ed-Devvâni, Muhtasarü’l-Münteha, Şifa-i Şerif, ed-Dürer Şerhu’l-Gurer, Taftazani’nin Telhis şerhi Mutavvel, üç aylarda Ali Kuşçu’nun Vaziyye şerhi, Hulasetü’l-Hisab ve Menar Şerhi İbn Melek, Nebe suresinin tefsiri ve başka kitaplar okudu.

İcazet Name

Mehmed Murad Efendi 1240 senesi, Regaip gecesi yirmi kadar ders arkadaşıyla büyük cemaat huzurunda icazet aldı.

Aynı senenin 21 zülhiccesinde Sultan Selim Camii’nde kurra imamlar huzurunda hatim etmiş, Kasımpaşalı Şeyh Ahmed Efendi kendisine dua etmiş ve mezkur hocasından icazet almıştır. Mehmed Murad Efendi icazet aldığı gibi kıraat alanında yedi talebesine icazet vermiştir.

Hangahda Yapılan İlmi Faaliyet ve Hizmetler

Mehmed Murad Efendi babasının ölümünden (1230/1815) sonra onun yerine Murad Molla Tekkesi’nin meşihatına tayin edildi. Bu tekkede gece gündüz Mesnevi-i Şerif, Şifa-i Şerif’, kıraat ilimleri, Molla Cami, Aruz ilmi, Fıkıh ilmi, Şevket Divanı, Saib Divanı, Şâtibi okutuluyor, irşad faaliyetlerinde bulunuluyordu.

Mehmed Murad Efendi 1844’te tekkenin yanında bir Dârül Mesnevî inşa ettirdi. Dârül Mesnevî 18 Ocak 1845’te Sultan Abdülmecid’in katıldığı bir törenle açıldı. Bir müddet Sultan Ahmet Vaizliği de yapan Mehmed Murad Efendi 27 Şevval 1264 (26 Eylül 1848) tarihinde dâr-ı beka eyledi ve tekkesinin hazîresine defnedildi. Allah rahmet eylesin.

Eserleri

  1. Hulâsatü’ş-Şürûh. Mes̱nevî şerhlerinden yaptığı derlemeleri içerir (İÜ Ktp., TY, nr. 6309-6314).
  2. Mâ Hazar. Ferîdüddin Attâr’a nisbet edilen Pendnâme’nin şerhidir. Müellif nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan eser (Mehmed Ârif, nr. 260) dokuz defa basılmıştır (Özege, Katalog, III, 994).
  3. Kavâid-i Fârisiyye. Birçok defa basılan eseri (a.g.e., II, 842-843) Mehmed Tevfik Efendi Şerh-i Kavâid-i Fârisiyye adıyla şerh etmiştir (İstanbul 1267, 1285).
  4. Vekāyi‘nâme. Murad Molla en-Nakşibendî, bu eserinde inşa ettirdiği Mesnevîhâne’nin 1845 yılında yapılan açılış törenini anlatır. Ayrıca o yıl içinde İstanbul’da meydana gelen çeşitli olaylardan, meselâ Galata’da çıkan yangından, mübarek gün ve gecelerde yapılan dinî törenlerden, II. Mahmud’un kızı Âdile Sultan’ın nikâh merasiminden, bazı memurların azil, tayin ve vefatlarından bahseder. Tek nüshası Ali Emîrî Kütüphanesi’nde bulunan eser (nr. 103) M. Hüdai Şentürk tarafından yayımlanmıştır.
  5. Divan. Baş tarafındaki dört na‘ttan sonra Hz. Ali, Hz. Hatice, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin (ayrıca Hz. Hüseyin hakkında iki mersiye), tarikat kurucuları, büyük velîler ve mutasavvıflar hakkında yazılmış methiyelerden oluşan eser Dîvân-ı Molla Murad adıyla basılmıştır (İstanbul 1290).
  6. Mesmûât. Bazı müridleri tarafından derlenen eser şeyhin sohbet ve vaazlarından nakiller içermektedir (İbrahim Hakkı Konyalı Vakıf Ktp., nr. 113).
  7. Mektûbât. Arapça mektupları ihtiva eden risâleyi Mehmed İsmet adlı bir müridi derlemiştir (İbrahim Hakkı Konyalı Vakıf Ktp., nr. 114).
  8. Şerh-i Tuhfe-i Şâhidî (İstanbul 1256).
  9. Muînü’l-vâizîn (Süleymaniye Ktp., Dârülmesnevî, nr. 268).
  10. Mefâtîhu’d-Dürriyye Tercümesi (İstanbul 1251).

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu