AkaidMakaleler

“Tevessül”ün Hadis ve Rivayetlerden Delilleri -2-

Bir önceki yazımızda Hz. Ömer’in, Hz. Abbas (radıyallahu anhüma) ile yaptığı tevessül ve buna gelen şüpheleri, ikinci olarak da İbn Ömer’in (radıyallahu anhuma) Ebû Talib’in şiiri  ile temessül etmesini ve buna gelen itirazları ele almıştık. Dileyenler buraya tıklayarak o yazımızı okuyabilir. Bu bölümde hadislerden delillere kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Üçüncü Delil

Osman b. Huneyf (radıyallahu anh) Hadisi

Osman b. Huneyf’ten (radıyallahu anh) şöyle rivayet edilmiştir: Âmâ bir adam Peygamber Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) gelerek şöyle dedi: “Allah’a bana şifa vermesi için dua et.” Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Dilersen dua edeyim, dilersen sabret. Eğer sabredersen bu senin için daha hayırlıdır” buyurdu. Adam dua etmesini istedi. Bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ona güzelce abdest alarak şu lafızlarla dua etmesini emretti: “Allah’ım senden, rahmet peygamberi olan elçin Muhammed’i sana vesile kılarak istiyor ve sana yöneliyorum. Ey Muhammed! Muhakkak ki ben bu sıkıntımı gidermesi için Rabbim’e seninle yöneldim. Allah’ım! O’nu (sallallahu aleyhi ve sellem) bana şefaatçi kıl.”[1] Hâkim’in rivayetinde şu şekilde geçmektedir: Adam bu lafızlarla dua etti, ayağa kalktı ve gözleri açıldı.

İmam Tirmizî (rahimehullah) şöyle demiştir: “Bu hasen sahih ve garib bir hadistir.” Hâkim (rahimehullah) bu hadisi sahih kabul etmiş, İbn Huzeyme de (rahimehullah) aynı şekilde sahih kabul ederek Sahîh’inde bu hadisin tahricini yapmıştır. Beyhaki (rahimehullah) Delâilü’n-Nübüvve’de bu hadisin tahricini yaptıktan sonra şöyle der: “Biz ed-Deavât isimli eserimizde bu hadisi sahih bir isnad ile rivayet ettik.”[2] Hafız İbn Hacer Netâicü’l-Efkâr’da şöyle demiştir: Bu sahih bir hadistir.[3]

Delalet Yönü

Bu hadis, zat ile tevessüle hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde açıkça delalet etmektedir. Çünkü hadiste Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), sahabîye kendisiyle tevessül yapmayı öğretmektedir.

Allame Selâme el-Kudâî bu hadisi aktardıktan sonra şöyle der: “Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) âmâ olan sahabîye şöyle demekle yetinmedi: “De ki: Allah’ım! Ben senden, gözlerimi bana geri vermeni istiyorum.” Bilakis Efendimiz Sahabeye “senden istiyorum” lafzından sonra “Sana, elçin Muhammed ile yöneliyorum” demesini emretti. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bununla da yetinmeyerek sahabîye duada kendisine yönelmesini öğretti ve sahabî, Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) nidâ ederek ve onu muhatap alarak şu ifadeleri kullandı: “Ey Muhammed! Muhakkak ki ben Rabbime seninle yöneldim.” Sahabî bunu Efendimizden (sallallahu aleyhi ve sellem) şefaat dilenme noktasında mübalağa yaparak yaptı. Zat ile tevessül yapmak noktasında ümmet için açık hâdise, sahabînin dua esnasında hitabı, Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) yöneltmesidir. Sahabînin dua esnasında Allah’a (celle celalühü) yönelirken Efendimize (sallallahu aleyhi ve sellem) nidâ etmesi şirk, haram veya mekruh değildir.”[4]

Şüphe

Bazı muhalifler bu delil için: “Bu olay Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatında ve onun emriyle gerçekleşmiştir. Yoksa onun vefatından sonra veya onun emri olmaksızın hiç kimsenin Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessül yapması caiz olmaz” diyerek itiraz etmektedirler.

Cevap

Hadisteki ifadeleri takyid ederek zat ile tevessülü bu şekilde sınırlandırabilmek için bunun delilinin gösterilmesi gerekir. Fakat böyle bir delil mevcut değildir. Bilakis yaptığınız kısıtlamanın aksine bizim delillerimiz bulunmaktadır. Bunları gelecek rivayetlerde zikredeceğiz.

Dördüncü Delil

 “Ey Muhammed! Seninle Rabbime yöneliyorum” hadisi.

Osman b. Huneyf’ten (radıyallahu anh) şöyle rivayet edildi: Adamın biri bir ihtiyacından dolayı sürekli Hz. Osman’ın (radıyallahu anh) kapısına geliyordu. Hz. Osman (radıyallahu anh) ona iltifat edip de ihtiyacıyla ilgilenmiyordu. Adam Osman b. Huneyf’i (radıyallahu anh) bulup bu durumdan ona şikayetlendi. Bunun üzerine Osman b. Huneyf (radıyallahu anh) o kişiye şöyle dedi: Abdestliğe gidip abdest al, sonra mescide gidip orada iki rekat namaz kıl. Sonra, “Allah’ım senden, rahmet peygamberi olan elçin Muhammed’i sana vesile kılarak istiyor ve sana yöneliyorum. Ey Muhammed! Muhakkak ki ben, sıkıntımı gidersin diye seninle Rabbime yöneliyorum” de ve peşine sıkıntını Allah’a arz et.

Adam bu tavsiye üzerine oradan ayrılır ve Osman b. Huneyf’in (radıyallahu anh) dediklerini yapar, Hz. Osman’ın (radıyallahu anh) kapısına gider. Muhafız gelir, adamı alıp Hz. Osman’ın (radıyallahu anh) yanına sokar. Hz. Osman, adamı kendisiyle oturmaya davet eder ve ona “sıkıntın nedir?” diye sorar. Adam da derdini anlatır. O da bu sorunu çözer ve adama “eğer ilerde başka bir sıkıntın olursa onu da gelip söylersin.”

Adam bu yaşananlardan sonra kalkıp Osman b. Huneyf’in (radıyallahu anh) yanına geri döndü ve ona: “Allah (celle celalühü) seni hayırla mükafatlandırsın. Sen halifeyle benim hakkımda konuşup aracı olana kadar halife bana iltifat edip de sıkıntımla ilgilenmiyordu” dedi. Adamın bu söyledikleri üzerine Osman b. Huneyf (radıyallahu anh) şöyle dedi: Allah’a (celle celalühü) yemin olsun ki ben halifeyle konuşmadım. Fakat ben şuna şahit oldum ki Resulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) âmâ bir adam gelip gözlerinin körleştiğinden şikayet etmişti. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) adama “sabret” dedi. Adam “Ey Allah’ın elçisi! Bana yardımcı olacak kimse yok, bu da bana çok zor geliyor” dedi. Bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) “abdestliğe gidip abdest al, sonra iki rekat namaz kıl. Sonra da şu duayı oku” buyurdu. Hadisin devamında ravi İbn Huneyf (radıyallahu anh) şöyle aktarıyor: Allah’a (celle celalühü) yemin olsun ki adam yanımızdan ayrıldı, bir süre sonra yanımıza geri geldiğinde sanki hayatı boyunca hiç kör olmamış gibiydi.[5]

Delalet Yönü

Bu hadisin zat ile tevessüle delalet etme vechi de aynı bir önceki hadiste olduğu gibidir. Hadiste Osman b. Huneyf (radıyallahu anh), Efendimizden (sallallahu aleyhi ve sellem) öğrendiği duayı adama öğretmektedir. Burada açıkça zat ile tevessül vardır. Hadiste tevessülün etkisi ortaya çıkmakta ve adamın sıkıntısı zat ile tevessül yoluyla izale edilmektedir.

Bu hadis, aynı zamanda Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) öğrettiği bu dua özelinde zat ile tevessülün onun hayatına has olmadığını da göstermektedir. Çünkü bu olay Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) vefatından sonra gerçekleşmiştir.

Muhaliflerimizin itibar etmiş olduğu Şevkânî bu konuda şunları söylemektedir: “Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessül onun hayatında, vefatından sonra, huzurunda veya gıyabında yapılabilir. Şurası aşikardır ki Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile hem hayatında hem de vefatından sonra tevessül yapıldığı, sahabenin sükûtî icmasıyla sabittir. Bu, Hz. Ömer (radıyallahu anh) Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile tevessül yaptığı zaman hiçbir sahabenin itiraz etmemesi ile gerçekleşmiş bir sükûtî icmadır.

Bana göre iki sebepten dolayı zat ile tevessülün cevazı Resulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) tahsis edilemez:

Birincisi: Geride anlattığımız üzere sahabenin sükûtî icmasının bulunması.

İkincisi: Fazilet ve ilim sahipleri ile yapılan tevessülün hakikatte onların salih amelleriyle yapılan tevessül olması. Çünkü faziletli olan her kimseyi faziletli yapan işlemiş olduğu amellerdir.” [6]

Devam edecek…


[1] Tirmizi, Sünen (3578); İbn Mace, Sünen (1385); Nesai, Sünenü’l-Kübrâ (9/244/10420).

[2] Beyhaki, ed-Deavâtü’l-Kübrâ (1/325/235).

[3] İbn Hacer, Netâicü’l-Efkâr (5/152).

[4] Selâme el-Kudâî, el-Berâhînü’s-Sâtia (s. 449).

[5] Taberani, el-Mu’cemü’l-Kebîr (9/30/8310), el-Mu’cemü’s-Sağîr (1/306/508); Ebû Nuaym, Ma’rifetü’s-Sahâbe (4/1959-1960/4928).

[6] Şevkânî, ed-Dürrü’n-Nadîd fî İhlâsi Kelimeti’t-Tevhîd, s. 19

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu