HadisMakaleler

Muhtelifu’l-Hadis Kavramı

Muhtelifu’l-Hadis Kavramı

Allah Teâlâ insanlara rehber olması ve yol göstermesi için Peygamberimize (sallallâhü aleyhi ve sellem) Kur’an-ı Kerim’i indirmiş ve nasıl tatbik edilip nasıl anlaşılacağı hususunda da fahr-i kâinat Efendimizi örnek ve önder kılmıştır. Peygamberimizin tatbikatı ise hem kavlî hem fiilî hem de takrîrî olarak tezahür etmiş ve bu uygulama hadis-i şerif olarak adlandırılmıştır.

Her bir hadis-i şerif hem metin hem de isnad açısından incelenmekte ve bunun neticesi olarak hadisin sahih, hasen veya zayıf kısımlarından hangisine dâhil olduğu anlaşılmaktadır. Ancak ulema hadisleri sadece bu yönüyle incelemekle yetinmeyip, içerdiği mana açısından da tetkik etmişlerdir.

Mütekaddim ve müteahhir ulema hadis-i şeriflerin ayetlerle, başka hadislerle veya şer‘î bir delil ile çelişip çelişmediğini incelemişler ve bu hususa ciddi önem atfetmişlerdir. İşte bu ilme de Muhtelifu’l-Hadis denilmektedir.

Biz de bu yazımızda Muhtelifü’l-Hadis’in tarifinden, Müşkilü’l-Hadis ile arasında bulunan farktan, günümüzde “Muhtelifü’l-Hadis”in nasıl anlaşıldığından ve son olarak da bu hususta ulemanın kaleme almış olduğu birtakım eserlerden bahsedeceğiz.

Muhtelifü’l-Hadis’in Tarifi

“Muhtelif” kelimesi “ihtilaf” kelimesinden türetilmiş bir isim olup aslı ha-le-fe- maddesine dayanmaktadır. Müstakil olarak “muhtelif” kelimesi lügatte birbirinden farklı olmak, birbirine zıt/tam tersi olmak, başka bir şey ile çelişmek gibi anlamlara gelmektedir.

Istılâhî olarak birtakım tarifler yapılmıştır. Hâkim en-Neysâbûrî (rahmetullâhi aleyh) bu hususta şöyle demektedir: “Ulumu’l-Hadisin 29. nev‘i, Hz. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) in hadislerinin, (sıhhat açısından) kendileri gibi olan başka hadisler ile muaraza edenlerinin bilinmesini konu edinen bir nevidir”.[1]

İbn Salâh (rahmetullahi aleyh) Muhtelifü’l-Hadis’i iki kısımda değerlendirmiştir; birincisi, aralarında çelişki bulunan iki hadisin arasını cemetmenin mümkün olmasıdır ki bu durumda her ikisi ile de amel edilir.

İkincisi ise, birbirleri ile mana açısından çelişki halinde olan iki hadisin aralarını cemetmenin mümkün olmayıp ikisinden birisini tercih edilmesidir. Bu da bir önceki gibi iki kısma ayrılmaktadır; birincisi, ikisinden birisinin nâsih diğerinin mensuh olduğudur ki bu durumda nasih ile amel edilir.

İkincisi ise hangisinin nâsih, hangisinin mensuh olduğunun bilinememesidir. Bu durumda tercih sebeplerine başvurulur ve râcih olan ile amel edilir.[2]

İmam Nevevî (rahmetullahi aleyh) ise Muhtelifu’l-Hadis hakkında şöyle demektedir: Zâhiren manaları birbirine zıt olan iki hadisin aralarının cemedilmesi ya da iki hadis-i şeriften birisinin tercih edilmesidir.[3]

Netice olarak birbirine denk olan iki veya daha fazla hadisin arasında zahiren bir çelişkinin bulunması durumuna “Muhtelifü’l-Hadis” denildiği anlaşılmaktadır.

Muhtelifü’l-Hadis ile Müşkilü’l-Hadis Arasındaki Fark

Ulema, Muhtelifü’l-Hadis kavramında geçen “muhtelif” kelimesinin yerine yer yer “müşkil” kelimesini de kullanmış, dolayısıyla müşkilü’l-hadis diyerek muhtelifü’l-hadisi kastettikleri olmuştur.

Ancak ıstılah açısından bakıldığında muhtelifü’l-hadis ile müşkilü’l-hadis kavramları arasında fark olduğu aşikârdır.

Zira “Müşkilü’l-Hadis” kavramı, hadisin başka hadis ile taarruzunu ele aldığı gibi, hadisin Kur’an, akıl ya da ahkâm-ı şer‘iyyeye ait herhangi bir delile aykırı olması yahut başka bir şey ile çelişki durumu olmaksızın hadisin manasının müşkil[4] olması gibi hadis ile alakalı çok daha genel durumları esas almaktadır.

Dolayısıyla “Muhtelifü’l-Hadis” kavramı ile “Müşkilü’l-Hadis” kavramı arasında umum husus bağlantısı vardır. Her “Muhtelifü’l-Hadis” aynı zamanda “Müşkilü’l-Hadis” iken her “Müşkilü’l-Hadis” “Muhtelifü’l-Hadis” olmak zorunda değildir.

Günümüzde Muhtelifü’l-Hadis ya da Müşkilü’l-Hadis

Eskiden olduğu gibi günümüzde de “Muhtelifü’l-Hadis” veya daha umumi olarak “Müşkilü’l-Hadis” meselesi revaçta olan meselelerden birisidir.

Günümüzde eskiden tartışılmamış birçok meselenin gündemimizi meşgul etmesinin elbette birçok sebebi olabilir. Fakat muhtemelen öncelikli sebebi günümüzdeki pek çok insanın, kendi kendine okuma yapması sebebiyle zahiren birbirine zıt gözüken olaylar ile karşılaştığında, kendi aklına göre birisini tercih ederek diğerinin yanlış olduğunu söyleme eylemine girmesi veya meseleyi toptan inkâr etmesidir.

İnsanların aklı ve kendi benliğini ön plana alarak nakli ve kendisinden daha akıllı/bilgili ve tecrübeli insanlar olan din-i mübîn-i İslam’ı anlamak ve anlatmakta bir rehberlik görevi üstlenen ulemayı göz ardı etmelerinin neticesinin böyle olmasında şaşılacak bir durum yoktur.

İbn Salâh ve benzeri ulema (rahmetullahi aleyhim) bu alanın herkesin kelamda bulunabileceği bir alan olmadığını ve hakkını verebilecek olanların kimler olduğunu şu sözleri ile beyan etmiştir: “Muhtelifü’l-hadis ilmi, hadis ve fıkıh ilimlerini bünyesinde cemedip, müşkilleri çözen ince manalar dediğimiz “me‘ânî dekîka” yı yakalayabilen imamların işidir.”[5]

 

Muhtelifü’l-Hadis ya da Müşkilü’l-Hadis Hususunda Yazılan Eserlerden Bazıları

Bu alanda yazılmış birçok eser varsa da birkaç tanesini zikretmekle yetinelim:

  • Muhammed b. İdris el-İmâm eş-Şâfiî’nin (rahmetullahi aleyh) الأم “el-Ümm” adlı eseri

Bu eser aslında 11 cilt olarak basılmışsa da içinde nerdeyse bir cilt kadar hacme sahip olan اختلاف الحديث başlığı mevcuttur. İmam, ilgili başlıkta tearuz halindeki hadis-i şerifleri zikretmektedir.

  • İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim, تأويل مختلف الحديث Teʽvîlü Muhtelifi’l-Hadîs

Müellif, kitabında genel olarak hadisler arasında tearuzu esas almışsa da hadislerin, ayetlere tearuzu veya müteşabih hadislere nasıl yaklaşmamız gerektiğini de incelemiştir.

  • Tahâvî, Ebû Cafer Ahmed b. Muhammed b. Selâme, شرح مشكل الآثار Şerhu Müşkili’l-Âsâr

Alanındaki en mufassal ve en kapsamlı eserdir. Musannif, kitabı bablara bölmüş ve her bir babın altında birbirine muarız olan bir veya birkaç hadis getirmiş ve aralarını cemetme yolunu beyan etmiştir. İçerisinde 6179 hadis bulunmaktadır.

  • İbn Fûrek, Ebû Bekir Muhammed b. el-Hasen, مشكل الحديث وبيانه Müşkilü’l-Hadîs ve Beyânuhû

Musannif, kitabında Hak Teâlâ’nın esma ve sıfatlarıyla alakalı olan teşbih ve tecsime ihtimalli olan hadisleri zikredip bunların tevil etme şekli ile üzerlerinde bulunan şüpheleri gidermiştir.

[1] Hâkim, Ma‘rifetü Ulûmi’l-Hadîs, Mektebetü’l-Me‘ârif, s. 401.

[2] İbn Salâh, Mukaddime, Dâru’l-Me‘ârif, s. 477-478.

[3] Nevevî, et-Takrîb, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, s. 90.

[4] Anlaşılması zor, kapalı.

[5] İbn Salâh, Mukaddime, Dâru’l-Me‘ârif, s. 477; Irâkî, Şerhu’t-Tebsıra, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 2/108, İbnü’l-Mülakkin, el-Mukni‘, Dâru Fevvâz, 2/480.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu