Kitaplar

Risâle-i Hâlidiyye ve Risâle-i Rabıta

Çalışılan Eserle İlgili Malumat

Çalışılan Eserin Adı:

“er-Risâletü’l-Hâlidiyye fî Âdâbi’t-Tarîkati’n-Nakşibendiyye”.

Eserin Müellifinin Adı:

Ziyâüddin Mevlânâ Hâlid b. Ahmed b. el-Hüseyin eş-Şehrezûrî el-Bağdâdî.

Müellifin Kısa Tercüme-i Hali:

Babası Hazret-i Osman radıyallâhu anh’ın, annesi Fâtımatüzzehrâ radıyallâhu anhâ’nın soyundan olan Hâlid-i Bağdâdî kuddise sırruhu, hicri 1193 (m. 1779) yılında bugün Irak’ın Süleymaniye beldesinden beş mil uzaklıktaki Karadağ’da doğmuştur. İlim tahsiline babasının yanında başlamış, sonra Şeyh Abdüllatif medresesinde tahsiline devam etmiş, ardından Bağdat’a gitmiştir. Kur’ân, fıkıh, usûl, lügat ve diğer ilimleri öğrenmiş, şiir, beyit ve düz hitabet hususunda mahir olmuş, hicri 1213 tarihinde yirmi yaşında ilen hocası Abdülkerim el-Berzencî’nin Süleymaniye’deki medresesinde müderrisliğe atanmış, fıkıh ve tefsirle beraber özellikle akaid ve hadis ilmine ağırlık vermiştir. Delhî’de bulunan Şeyh Abdullah Dihlevî kuddise sirruhu’ya intisab edip, sohbetlerine katılmakla beraber dergâhta misafirlere su dağıtımı ve bazı yerlerin temizlik işleriyle meşgul olmuştur. Bir yılı tamamlamadan seyr-i sülûkünü ikmal etmiş ve kendisine Şeyh Abdullah Dihlevî kuddise sirruhu tarafından beş tarikattan icâzet verilmiştir. Bir sene kaldığı Hindistan’dan hicri 1226 yılında Süleymaniye’ye geri dönüp irşad faaliyetlerini sürdürmüştür. Sohbet halkalarına Anadolu ve Kafkasya’dan âlimlerin iştirak etmesiyle beraber Nakşibendî şeyhi olarak şöhreti çok kısa bir sürede etrafa yayılmıştır. Şam müftüsü Allâme Hüseyin Efendi ile Şam ulemâsının kendisini davet etmesi ve yolculuğa dair manevi iznin verilmesi üzerine hicri 1238 yılında kalabalık bir halife tâifesiyle, Bağdat’tan Şam’a gelmiştir. Mevlânâ Hâlid kuddise sirruhu’nun Şam’a gelişiyle beraber hem halk hem de ilmiye sınıfı arasında bir hareketlilik başlamış ve bidatlerle mücadele için Şam’ın farklı semtlerinde terk edilmiş veya yıkılmak üzere olan cami ve müştemilatını tamir veya yeniden inşa ettirmiş ve bu camilere halifelerini görevlendirmiş, böylece bu ilmî ve tasavvufî canlılık, dalga dalga şehrin her tarafına yayılmıştır. Mevlânâ Hâlid kuddise sirruhu, Hacdan dönüşünden bir yıl sonra 11 zilkâde 1242 Salı günü Şam’da salgın olan taun hastalığına yakalanmış ve 50 yaşında hicri 14 zilkâde 1242 (miladi 9 Haziran 1827) Cuma gecesinde mübarek ruhunu teslim etmiştir. Cenaze namazını İbnü Âbidîn kıldırmıştır. Eserleri: el-İkdu’l-cevherî fi’l-fark beyne kesbeyi’l-Mâturidî ve’l-Eş‘arî, Ta’lîkât alâ hâşiyeti Siyalkûtî ala’l-Hayâlî, Câliyetü’l-ekdâr ve’s-seyfü’l-bettâr fi’s-salâti ala’l-muhtâr, Risâletü’r-râbıta, Risâle fî âdâbi’z-zikri li’l-mürîdîn, er-Risâletü’l-Hâlidiyye fî âdâbi’t-tarîkati’n-Nakşbendiyye, Risâle fî âdâbi’l-mürîd ma’a şeyhihi, Mektubât.

Çalışılan Eserin Vasfı ve İlmi Değeri:

er-Risâletü’l-Hâlidiyye, Nakşibendî Tarikatına mensup saliklerin ve diğer tarikat mensubu sûfîlerin riayet etmesi gereken edepleri ihtiva etmektedir. Hâlid-i Bağdâdî kuddise sirruhu, bu eserinde müridin bütün hallerinde riayet etmesi gereken sıdk, ihlâs, meşâyıha muhabbet, niyet, râbıta, kâmil şeyhe hizmet, mürşidin huzurunda bulunma ve konuşma, mürşidden feyiz almak için kalbi hazırlama, seyr-i sülûk ve nefisle cihad ve benzeri diğer edebleri zikretmiştir. Hak yolcusu müridin ihtiyaç duyacağı çok fâideli ve mühim olan bu edepleri, Kur’ân âyetlerinden, hadis-i şeriflerden, bu hususta tarikat erbabının ve ulemânın sözlerinden bir araya getirdiği delillerle birlikte zikretmiştir. Kendi ifadesiyle: “Lafızları kısa ve öz, fakat içerdiği manaları derin, faydası büyük bir” risâledir.

Eserin sonuna eserde geçen râbıta ile ilgili bölümün daha detaylı ve dört mezhep âlimlerinden nakledilen delillerle açıklamasını ihtiva eden, yine Hâlid-i Bağdâdî kuddise sirruhu’ya ait olan er-Risâletü’r-Râbıta eklenmiştir.

Eser, ehillerin ehli zülcenâheyn olan kâmil-i mükemmil bir mürşid tarafından yazılmıştır ve bütün tasavvuf erbabınca kabul görülüp ders kitabı olarak da okutulmaktadır.

Çalışılan Eserin İstifade Ettiği Kaynaklar:

Eser, sahasında orijinal bir hüviyete sahiptir.

Eser Üzerine Yazılan Şerh ve Haşiyeler:

Eser üzerine herhangi bir şerh veya hâşiye tespit edilememiştir.

Tahkik Çalışması İle İlgili Malumat

Çalışma Yapılan Eserin Tahkikinin Önemi:

Eserin tahkik çalışması birkaç yönden önemlidir.

– Eserin ders kitabı olması.

– Eserin orjinali Arapçadır ve medreselerimizde hep Osmanlıca tercümesi bulunmakta ve okutulmaktadır.

– Medreselerimizde Arapça eğitim verildiği için, Arapça okumak isteyenlere imkan sağlanabilecek olması.

– Daha önceki baskılarının tahkiksiz olması.

– Ta’liklerle biraz daha zenginleştirilmesi.

Çalışılan Eserin El Yazma Nüshaları ve Mukabelesi:

Risâle-i Halidiyye’nin tahkikinde, biri el yazması diğeri matbu iki nüshadan istifade edilmiştir ve ikisi de tamdır.

1- Süleymaniye Kütüphanesi Düğümlü Baba Nüshası: Kayıt no: (318). Nâsih ismi bulunmamaktadır. Fakat istinsah tarihi 24 Safer 1254 olarak verilmiştir. Eser bu nüshada Âdâbü’t-Tarîka diye isimlendirilmiştir. Nüsha remzi: (أ)’dir.

2- Kazan’da Hizâne Matbaa’sından matbu nüshadır. Hicri 1309 (m. 1890) tarihli matbu nüshadır. Eser, bu nüshada, er-Risâletü’l-Hâlidiyye fî Âdâbi’tTarîkati’n-Nakşibendiyye diye isimlendirilmiştir. Nüsha remzi: (ب)’dir.

Risâlenin nüshalarında, yer yer bazı yazım hataları bulunmaktadır. Bu hatalardan çok açık olanlara işaret etme ihtiyacı hissetmeden düzeltilmiştir. Risâlenin tahkikinde nüshaların herhangi birini asıl olarak tercih etmeden, her iki nüshadan da istifade edilmiştir. Zira her iki nüsha da birbirini tamamlamaktadır. Nüshalardaki düşüşlere ve bazı nüsha farklılıklarına dipnotlarda işaret edildi. Bazı müşkil kelimelerin tashihi ve mananın doğru anlaşılması için eserin Osmanlı Türkçesine tercüme edilen nüshalarından da istifade edilmiştir.

Râbıta Risâlesi’nin tahkikinde ise biri yazma diğeri matbu olmak üzere iki nüshadan istifade edilmiştir.

1- Süleymaniye Kütüphanesi Murad Buhari Nüshası: Kayıt no: (166).

2- Mektebetü’s-Seyda Baskısı.

Risâlenin tahkikinde mahtut olan nüshayı esas almakla birlikte bazı okunmayan ve yazım hatası olduğu tespit edilen yerlerde matbu nüshadan istifade edilmiştir.

Çalışılan Eserin Önceki Baskıları:

Eserin önceki baskıları şunlardır:

1- Kazan baskısı: Hicri 1037 (Miladi 1890) tarihlidir.

2- Kazan baskısı: Hicri 1309 (Miladi 1892) tarihlidir.

Çalışmanın Hal-i Hazırdaki Durumu:

Çalışma sona ermiş ve basılmıştır. Siraç Yayınevi’nden temin edilebilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu