HadisMakaleler

İbn Sa’d’ın (rahimehullah) et-Tabakât’ında Kendi Vefat Tarihinin Bulunmasını Nasıl Anlamalıyız?

Bismillahirrahmânirrahîm

Tarih ve tabakât kitapları hem geçmişi anlama hem de geleceğe ışık tutma açısından ilim erbabı katında en önemli ilim dallarındandır. Hicrî ilk asırdan günümüze kadar ulema tarafından bu alanda, şifahi olarak pek çok bilgi aktarılmış olmasıyla birlikte kitâbî olarak da pek çok tasnîfât yapılmıştır. Bunlardan birisi de hicri 3. asrın alimlerinden olup siyer ve tarih alanında ilk tasnifte bulunanlar arasında ismi zikredilen “İbn Sa‘d” namı ile meşhur Muhammed b. Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’tir. Yazmış olduğu “et-Tabakâtü’l-Kebîr” adlı eseri kendi alanında ulemanın ana kaynak olarak istifade ettiği bir kitap olmasıyla beraber aynı zamanda günümüze kadar ulaşan en eski “Tabakât” kitabı ünvânına sahiptir.

İbn Sa‘d’ın (rahmetullâhi aleyh) “et-Tabakâtü’l-Kebîr” adlı eserinde kendisinin ve kendisinden sonra vefat eden kimselerin hem terceme-i hali hem de vefat tarihleri bulunmaktadır. Bu yazımızda bu durumun nasıl anlaşılması ve İbn Sa‘d’ın (rahmetullâhi aleyh) kitabında, kendi vefat tarihini nasıl verdiğinden bahsedeceğiz. Meselenin daha iyi anlaşılması için ilk olarak kendisini ve kitabını kısaca tanıtmakta fayda olacaktır.

Muhammed b. Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)

İsmi

Tam adı Ebû Abdillâh Muhammed b. Sa‘d b. Menî‘ b. Abdillâh el-Basrî’dir. Ebû Abdillâh Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî’nin kâtibi olması sebebiyle kendisine “Kâtibü’l-Vâkidî”, talebesi olması hasebiyle de “Sâhıbü’l-Vâkıdî” denmiştir. Ulema katında daha çok “İbn Sa‘d” ismi ile maruftur.

Doğum ve vefat tarihleri hakkında bazı alimlerden farklı kaviller gelse de[1] asıl olan talebesi el-Hüseyin İbn Fehüm’ün zikrettiği ve ulemanın da kabul ettiği görüş, hicri 168 yılında doğup, 230 yılında 62 yaşında iken vefat ettiğidir[2].

Hocaları

Hocaları arasında “Süfyân b. Uyeyne”, “Muhammed b. Ömer el-Vâkıdî”, “İsmail b. Uleyye”, “Yezîd b. Hârûn”, “Vekî‘ b. el-Cerrâh”, “Hüşeym b. Beşîr”, “Ebü’l-Velîd et-Tayâlisî” ve “Ebû Âsım Dahhâk b. Mahled” gibi ulemanın önde gelen isimleri bulunmaktadır. İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh) daha fazla rivayete vakıf olmak için akranı olan “Yahyâ b. Ma‘în”[3] Ebû Hayseme ve Ali b. el-Medînî[4] gibi ulemadan da istifade etmiştir.

Talebeleri

Talebeleri arasında da aynı şekilde asrın önde gelen isimlerinden “İbn Ebi’d-Dünyâ”, “el-Hâris b. Muhammed b. Ebî Üsâme”, el-Hüseyin İbn Fehüm” ve “Ebü’l-Kâsım el-Beğavî” gibi kimseler bulunmaktadır.

İbn Sa‘d (rahmetullahi aleyh) siyer, sahabe ve tabiinin haberlerine ziyadesiyle hakim olması ve bu hususta kendisinden küçük ya da büyük fark etmeksizin, pek çok alimden istifade etmesi sebebiyle hem hadislere hem de kendi zamanına kadar olan ahbâra ciddi bir şekilde vakıf olduğu, ulema tarafından zikrolunmaktadır.[5]

et-Tabakâtü’l-Kebîr” kitabı

İbn Sa‘d (rahmetullahi aleyh)’in telif ettiği kitaplardan en önemlisi “et-Tabakâtü’l-Kebîr” «الطبقات الكبير» adlı eseridir. Günümüzde “et-Tabakâtü’l-Kübrâ” «الطبقات الكبرى» ismi ile basılmış ve yaygınlık kazanmıştır. Ancak ulema tarafından yaygın olarak kitaplarda zikredilen ismi “et-Tabakâtü’l-Kebîr”dir.[6] Bu eser, muhtevası ve mütekaddim olması sebebiyle kendisinden sonra gelen, siyer, tarih ve tabakât alanında kaleme alınmış olan her bir kitabın ana kaynaklarından birisi haline gelmiştir.

Musannif, eserinde Peygamber Efendimiz (sallallâhu teâlâ aleyhi ve sellem)in nesebinden başlayarak sahabe, tabiin ve kendi zamanına kadar olan kimselerin terceme-i hallerini yapmakta, onlardan gelen yahut onlar hakkında gelen rivayetleri toplamakta ve bunları tabaka tertibine göre sıralamaktadır. Ayrıca İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)in eserinin özelliklerinden birisi de içerisinde kendisine ait cerh ta‘dîl kavillerinin bulunmasıdır.

et-Tabakâtü’l-Kebîr”de İbn Sa‘d’ın Vefat Tarihinin Bulunması

Bu başlık yazımızın ana temasını oluşturmaktadır. İbn Sa‘d’ın et-Tabâkât’ında kendi ve kendinden sonraki birtakım kimselerin ölüm tarihlerini yazması ciddi bir işkaldir.

İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’in kitabında sadece kendi ve kendisinden sonrakilerin vefat tarihleri değil, terceme-i halleri de bulunmaktadır. Bunların İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)ten sadır olması muhal olduğuna göre bu bilgileri, kendisinden kitabını rivayet eden bir talebesinin yahut kitabı nesh edenlerden birisinin eklemiş olduğu anlaşılmaktadır.

et-Tabâkâtü’l-Kebîr’in Râvîleri

İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)in kendisinden “et-Tabakâtü’l-Kebîr” adlı eserini rivâyet eden 3 tane talebesi bulunmaktadır:

  • Ebû Bekir İbn Ebi’d-Dünyâ (v. 281)
  • el-Hâris b. Muhammed b. Ebî Üsâme (v. 282)
  • el-Hüseyin İbn Fehüm (v. 289)[7]

Ebû Bekir İbn Ebi’d-Dünya’nın rivâyeti bize ulaşmasa da Hatîb el-Bağdâdî “Târîhu Bağdâd” adlı eserinde İbn Asâkir (rahmetullâhi aleyhimâ)Târîhu Dimaşk” adlı eserinde onun isnadı vasıtası ile İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)ten fazlaca nakil getirmektedir.[8]

Ayrıca İbn Hayr el-İşbîlî (rahmetullâhi aleyh) “Fihrist” adlı eserinde “et-Tabakât” kitabı için Ebû Bekir İbn Ebi’d-Dünyâ vasıtası ile musannife ulaşan iki farklı tarik zikretmiştir.[9]

“el-Hâris b. Muhammed b. Ebî Üsâme” ve “el-Hüseyin İbn Fehüm” rivâyetleri günümüze kamil olarak ulaşmamaktadır. Ancak günümüze ulaşan ve matbu olan baskılarda esas alınan nüshalardan bazısı “el-Hâris b. Muhammed b. Ebî Üsâme” rivâyeti olarak gelirken,[10] bazısı da “el-Hüseyin İbn Fehüm” rivâyeti olarak gelmektedir.[11] Bununla beraber her ikisinin rivâyet ettiği bölümler de elimizde mevcuttur.[12] Günümüzde kitap bu farklı iki kişinin rivâyetleri mezcedilerek kâmil olarak basılmıştır.

İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh) ile alakalı kitapta geçen bilgiler şu şekildedir:

محمد بن سعد, صاحب الواقدي:

وهو مولى الحسين بن عبد الله بن عبيد الله بن العباس بن عبد المطلب الهاشمي، وتوفي ببغداد يوم الأحد, لأربع خلون من جمادى الآخرة, سنة ثلاثين ومئتين، ودفن في مقبرة باب الشام، وهو ابن اثنتين وستين سنة، وهو الذي ألف هذا الكتاب، كتاب الطبقات، واستخرجه وصنفه, وروي عنه، وكان كثير العلم، كثير الحديث والرواية، كثير الكتب، كتب الحديث، وغيره من كتب الغريب والفقه. اهـ.

“Vâkıdî’nin arkadaşı Muhammed b. Sa‘d:

Babası, el-Hüseyin b. Abdillâh b. Ubeydillâh b. el-Abbâs b. Abdilmuttâlib el-Hâşimî’nin azatlısıdır. 24 cemâziye’l-Âhir pazar günü Bağdat’ta 62 yaşında vefât etmiş ve Bâbü’ş-Şâm kabristanlığına defnedilmiştir.

Kendisi bu “Tabakât” kitabını telif ve tasnif edip ortaya koyan kimse olmasıyla birlikte kendisinden bu kitap rivâyet olunmuştur. Ayrıca kendisi, ilmi zengin, çokça hadis ve haber sahibi, hadis, garîbü’l-hadîs ve fıkıh alanlarında çokça kitap yazan bir şahsiyettir.”[13]

         Yukarıda da belirttiğimiz üzere bu bilgilerin İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’e ait olması mümkün değildir. Bu bilgiler hem talebesi hem de kitabının râvisi olan el-Hüseyin İbn Fehüm (rahmetullâhi aleyh)’e aittir. Nitekim bu bilgilerin aynısını

“وهو الذي ألف هذا الكتاب، كتاب الطبقات، واستخرجه وصنفه, وروي عنه” “Kendisi bu “Tabakât” kitabını telif ve tasnif edip ortaya koyan kimse olmasıyla birlikte kendisinden bu kitap rivâyet olunmuştur” kısmı olmaksızın Hatîb el-Bağdâdî “Târîhu Bağdâd” adlı eserinde, Mizzî “Tehzîbü’l-Kemâl” adlı eserinde ve Zehebî (rahmetullâhi aleyhim) “Siyerü A‘lâmi’n-Nübelâ” adlı eserinde, İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’in terceme-i halini zikrederken el-Hüseyin İbn Fehüm’ (rahmetullâhi aleyh)’den nakletmektedirler.[14] Dolayısıyla bu bilgilerin kitabın râvisi olan el-Hüseyin İbn Fehüm tarafından, kitabı nesh ederken yahut rivâyet ederken eklenmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Kendisinden Sonra Vefat Eden Kimselerin Terceme-i Hallerinin ve Vefat Tarihlerinin Bulunması

Kitapta İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’in dışında Yahya b. Ma‘în gibi başka kimselerin de terceme-i halleri ve vefat tarihleri verilmektedir.

Bu bilgilerden isim, nesep veya kişinin rivâyeti gibi bazı bilgilerin, bizatihi kitabın müellifi olan İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh) tarafından yazılmış olması gayet muhtemeldir. Ancak kendisinin söyleyemeyeceği vefat tarihi gibi bilgilerin ise talebesi tarafından eklendiği de aşikardır.

Şöyle ki talebesi olan el-Hüseyin İbn Fehüm, kitabı rivâyet ederken, vefat tarihi bulunmayan bazı kimselerin, terceme-i hallerine, vefat tarihlerini ve kendince faydalı olarak gördüğü malumatı, bilginin zayi olmaması ve ilmin bir sonraki nesle aktarılması amacıyla ziyade ettiği anlaşılmaktadır.

Ancak bununla beraber bu bilgileri kendisinin, İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’in kitabına izafe de bulunmak maksadıyla mı yoksa sadece ekstra bir bilgi vermek amacıyla mı zikrettiğini kesin olarak söylemek zordur. Çünkü rivâyet esnasında, hocanın kitapta geçen bir şey ile alakalı malumat verme durumu gayet yaygındır. Bu gibi durumlarda talebenin verilen açıklama yahut ziyade bir bilgiyi kitaptan zannetmesi ya da kitabın kenarına, sözün kime ait olduğunu belirtmeden yazması ve daha sonra gelen kimseler tarafından bu bilginin kitabın aslından zannedilmesi ve kitabın, o ziyade ile rivâyet edilmesi durumu olabilmektedir. Bu tarz durumlar sadece İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)in kitabına has olmayıp eski ulemanın kitaplarında da çokça görülmektedir.

Netice

İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’in “et-Tabakâtü’l-Kebîr” adlı eserinde, kendisine ait olmayan bir takım ziyade bilgiler bulunmaktadır. Ulema tarafından yapılan araştırma neticesinde bulunan bu ziyade bilgilerin, “el-Hüseyin İbn Fehüm”e ait olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu bilgilerin nâsihler ya da başka birileri tarafından değil, bizatihi kitabın râvisi ve İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)’in talebesi olan “el-Hüseyin İbn Fehüm” (rahmetullâhi aleyh)’e ait olduğu ortaya çıkmaktadır.


[1] Salâhuddîn es-Safedî rahmetullâhi aleyh “el-Vâfî bi’l-Vefeyât” (Dâru İhyâ’i’t-Türâs’l-Arabî, 3/75) adlı eserinde vefatı ile alakalı ihtilaf bulunmasıyla beraber hicri 222 yılında 62 yaşında vefat ettiğini nakletmiştir. Buna göre doğum tarihi (160) yılına denk gelmektedir.

İbn Ebî Hâtim “el-Cerhu ve’t-Ta‘dîl” (Dâru İhyâ’i’t-Türâs’l-Arabî, 7/262) adlı eserinde (236) yılında vefat ettiğini söylemiştir.

Zehebi Rahmetullâhi aleyh “el-‘Iber” (1/407) adlı eserinde (72) yaşında vefat ettiğini söylemiştir. Ancak “Târîhu’l-İslâm” ve “Siyerü A‘lâmi’n-Nübelâ” adlı eserlerinde bu bilginin aksine, İbn Sa‘d’ın talebesi el-Hüseyin İbn Fehüm’den (Rahmetullâhi Aleyhimâ) naklen (230) yılında (62) yaşında vefat ettiğini zikretmektedir.

[2] İbn Sa‘d, “et-Tabakâtü’l-Kebîr”, (9/368) Ali Muhammed Ömer, Mektebetü’l-Hancî baskısı, 1421/2001; Mizzî, “Tehzîbü’l-Kemâl”, 25/258 Müessesetü’r-Risâle, Beşşâr Avvâd Ma‘rûf, 1400/1980; Ayrıca Zehebî, “Siyer” ve “Târîhu’l-İslâm” eserlerine bkz.

[3] İbn Abdi’l-Hâdî es-Sâlihî, Tabakâtü Ulemâ’ü’l-Hadîs, 2/73; İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, 53/63.

[4] Zehebî, Siyerü A‘lâmi’n-Nübelâ, Mü’essesetü’r-Risâle, 10/665.

[5] bkz. İbn Nedîm, “el-Fihrist” s. 128; İbnü’l-Cevzî, el-Müntezam, 11/162; Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 3/267; Zehebî, Siyerü A‘lâmi’n-Nübelâ, 10/665.

[6] Ulemadan kitabın ismini “et-Tabakâtü’l-Kebîr” olarak zikredenler için bkz. İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, 47/269; İbn Seyyidinnâs, Uyûnü’l-Eser, 2/414; Zehebî, Siyerü A‘lâmi’n-Nübelâ, Mü’essesetü’r-Risâle, 5/672; Târîhu’l-İslâm, 10/664; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, 7/386; İbn Abdilhâdî, Tabakâtü Ulemâ’i’l-Hadîs, 2/73; Moğultây b. Kılıç, İkmâlü Tehzîbi’l-Kemâl, 3/369.

[7] Diyânet İslam Ansiklopedisi’nde İbn Sa’d (rahmetullâhi aleyh) maddesinde, “Ahmed b. Ubeyd”in hem İbn Sa‘d (rahmetullâhi aleyh)in talebesi olduğu hem de “Tabakât” kitabının râvisi olduğu bilgisi verilmektedir. Ulaşabildiğimiz kadarıyla ulema “Ahmed b. Ubeyd” (rahmetullah aleyh)’i talebesi olarak zikretse de “et-Tabakatü’-Kebîr” kitabının ravisi olarak zikretmemektedir. Bkz. Kelâbâzî, el-Hidaye ve’l-İrşâd, Dâru’l-Ma’rife, 2/496; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, Müessesetü’r-Risale, 25/256.

[8] Örnek olarak bkz. Hatîb el-Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 1/463; 1/469; 1/537; 2/22; 9/68; 9/444; 10/215; İbn Asâkir, Târîhu Dimaşk, Dâru’l-Fikir, 3/52; 9/180; 11/455; 13/301; 14/245.

[9] İbn Hayr el-İşbîlî, el-Fihrist, Dâru’l-Garbi’l-İslâmî, s. 279.

[10] Bkz. Topkapı Kütüphanesi, Ahmed-i Sâlis Koleksiyonu, nr. (2835).

[11] Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Şehit Ali Paşa Koleksiyonu, nr. (1905).

[12] Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Koleksiyonu, nr. (3305)

[13] İbn Sa‘d, et-Tabakâtü’l-Kebîr, Mektebetü’l-Hancî, 9/368.

[14] Hatîb el-Bağdâdî “Târîhu Bağdâd” Dâru’l-Garbi’l-İslâmî, 3/266; Mizzî, Tehzîbü’l-Kemâl, Mü’essesetü’r-Risâle, 25/258; Zehebî, Siyerü A‘lâmi’n-Nübelâ, Mü’essesetü’r-Risâle, 10/666.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu