Kitaplar

Muhammed b. Bedreddin el-Münşî ve “Nezîlü’t-Tenzîl”

Muhammed b. Bedreddin el-Münşî ve Nezîlü’t-Tenzîl

Hicri 10. Asır Osmanlı ulemasından, Haremeyn şeyhi Muhammed b. Bedreddin el-Münşî Rahimehullah, Manisa’nın Akhisar kazasında doğdu. Asıl adı Muhyiddin Mehmed olup Saruhânî ve Akhisârî nisbeleriyle de anılmış ayrıca Türk, Arap ve Fars edebiyatlarına vukufu ve bu dillerde edebî risâleler yazması sebebiyle de “Münşî” diye meşhur olmuştur.

Münşî Rahimehullah ilk medrese derslerini memleketi Akhisar ve Manisa’da yaptıktan sonra İstanbul’a giderek Ebü’l-Leys Alîsî ve Câfer Efendi gibi müderrislerden icâzet aldı. 958’de (1551) hocası Câfer Efendi Şam kadısı olunca onunla birlikte Şam’a gitti. Bir müddet sonra İstanbul’a döndü ve 963 (1556) yılında Mısır’a kadı tayin edildi.

Uzun bir süre orada kaldıktan sonra memleketine dönen Münşî Rahimehullah tedris ve telifle meşgul oldu. 981’de (1573) başladığı Nezîlü’t-tenzîl adlı eserinin telif çalışmalarını sürdürürken “bu çalışmanın bereketiyle” Rebîülâhir 982’de (1574) Mescid-i Nebevî şeyhliğine tayin edilip 989’da tamamlamaya muvaffak olmuştur. Ayrıca tefsir bizzat müellif tarafından sultan III. Murad’a takdim edilmiştir.

Tasavvufa da yönelmiş olan Münşî Rahimehullah Nakşibendî şeyhlerinden Hakîm Çelebi’ye Kuddise Sirruhu intisab ederek tarikat dersi almıştır.

Hicri 1001 (1592) yılında Medine’de vefat edip Bakī‘ Mezarlığı’na defnedildi. Bazı kaynaklarda ise Mekke’de öldüğü söylenmiştir.

Nezîlü’t-Tenzîl

Kaynaklarda Nezîlü’t-tenzîl, Tenzîlü’t-tenzîl ve Tefsîrü’l-Münşî diye de anılan eser, Müellifin mukaddimesinde de belirttiği üzere Ramazan 981’de (Aralık 1573) Akhisar’da başlayıp onun bereketiyle ertesi yıl Medine haremliği vazifesine atanmış, 13 Safer 983’de vazifesine başlamıştır. Oradaki vazifesinin yoğunluğundan ötürü olsa gerek tefsirini yazmaya bir süre ara vermiş ve nihayet 13 Şaban 989’da Medine’de tamamlamaya muvaffak olmuştur. Ayrıca tefsir bizzat müellif tarafından sultan III. Murad’a takdim edilmiştir.

Müellifin akidede ehli sünnet, fıkıhta Hanefi mezhebi, kıraatte İmam Asım’ın Hafs rivayetini takip ederek hazırladığı bu veciz tefsir, alanında muteber kaynaklardan istifade edilerek telif edilmiştir. Yer yer Mu‘tezile, Cebriyye ve Kaderiyye gibi fırkaların görüşleri reddedilmiş, bazen de tasavvufi ve işari yorumlar yapmıştır.

Kur’ân-ı Kerim’in belağatını gayet iyi yansıtan bir tefsir olması ve yukarıda kısaca işaret edilen diğer özellikleri sebebiyle medreselerde ders kitabı olmaya elverişli bir tefsir olarak değerlendirilebilir.

Nüshaları

Eserin çok sayıda yazma nüshası vardır (Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 19, Âşir Efendi, nr. 390, Hamidiye, nr. 117, Ayasofya, nr. 282, Lâleli, nr. 140; İÜ Ktp., nr. 737, 5036; Nuruosmaniye Ktp., nr. 147; Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 101; Köprülü Ktp., Fâzıl Ahmed Paşa, nr. 144; Râgıb Paşa Ktp., nr. 232; TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 566; Kayseri Râşid Efendi Ktp., nr. 35; Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Haraççıoğlu, nr. 154; MÜ İlâhiyat Fakültesi Ktp., nr. 6813).

Projenin Durumu

İsmailağa Telif ve Araştırma Merkezi tarafından muteber nüshalara itimat edilerek yoğun bir çalışma sonucu tahkik edilen eser, inşallah kısa bir süre sonra basılıp gün yüzüne çıkarak kadim mirasımızdan bir kitap daha tarihin tozlu sayfalarından biz okuyucuların istifadesine sunulacaktır. Gayret bizden muvaffakiyet Allah’tandır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu