Soru-Cevap

Oruç Tutmak Sağlığa Zararlı mı?

Soru: Bazı kimseler oruç tutmanın sağlığa zararlı olduğunu söylemektedir. Bu doğru mudur?

Cevap: Pragmatist bir dünyada yaşadığımız muhakkaktır. Modern zamanda bir işin güzelliği, bize sağlamış olduğu maslahat ile doğru orantılıdır. Eğer bir şey bireysel veya toplumsal olarak “fayda” sağlamıyorsa yapılmasına da ihtiyaç kalmayacaktır.

Bu bakış açısından elbette ahkâm-ı şer‘iyye de nasibini almıştır. Günümüzde bir insana “içki içme” dediğimizde “ama kimseye zararım yok” cevabını alıyorsak; “kadın-erkek karışık oturma” dediğimizde “niyetim kötü değil” karşılığı veriliyorsa pragmatizm damarlarımıza kadar işlemiş demektir.

Bu bakış açısının helal-haram meselelerinde câri olmasından daha kötüsü, bunun ibadetlere de sirayet etmiş olmasıdır. Modern insan abdest almayı “temizlenme” amacı görmekte; namazı “meditasyon” olduğu için kılmakta; hacc ve umreyi ise “kültürel ziyaret” olduğu için yerine getirmektedir. Halbuki ibadetleri yerine getirmemizdeki yegâne sâik, onların emr-i ilâhî olmasıdır.

Hikmet Değil İllet

Üzerimize farz olan ibadetlerin farz olma sebebi/illeti Cenab-ı Allah’ın bunu emretmiş olmasıdır. Başka bir şey değil. İbadetlerin bireysel veya toplumsal faydası olabilir mi? Evet, belki yüzlerce faydasını sayabiliriz fakat hiçbir fayda/menfaat/maslahat o ibadetin farz kılınışında temel gerekçe değildir. Dolayısıyla bazı şeylerin helal kılınmasının veya bazı ibadetlerin farz olmasının hikmetleri elbette vardır. Lakin üzerinde durduğumuz husus hikmet değil, illettir.

Orucun Faydası veya Zararı Önemli mi?

Açıkçası orucun insan sağlığı açısından faydalı veya zararlı olup olmaması çok ciddi bir ehemmiyet içermemektedir. Çünkü Müslümanca bakış, oruç tutmayı kimin emrettiği ile ilgilenir, fayda veya zararı ile değil.

Bu söylediklerimizden ahkâm-ı ilâhiyyede fayda veya hikmetin olmadığı neticesi anlaşılmamalıdır. Vurgulamak istediğimiz nokta, fayda ve zararın asıl mesele olmayıp, sonradan gelebilecek bir husus olduğudur.

Dert Ettikleri “İnsan Sağlığı” mı “İslam” mı?

İslam’a dair her bir madde aleyhine sarf-ı mesai yapmayı nerdeyse ibadet telakki eden bir güruh mevcuttur. Bu insanlara göre “tesettür, kadının d vitamini almasını engeller, hacca gideceğimize fakirlere yardım yapmamız gerekir, oruç tutuyor olmamız sağlığımız için zararlıdır.”

Onların bu ikaz ve tavsiyeleri elbette sağlığımızı düşünmelerinden veya Müslüman toplumun iyiliğini istemelerinden kaynaklanmıyor. Zira Müslümanlar zulüm görürken herhangi bir tepkide bulunmuyor oluşları meselelerinin “insan sağlığı” değil “İslam” olduğunu göstermektedir.

İnsan sağlığı onların temel derdi olsaydı, ülkemizde bir yılda ölen her 100 kişinin 3’ünün alkol sebebiyle olması onları harekete geçirir, alkole karşı önlem alınmasını isterlerdi. Zira %3 gibi bir rakam, Türkiye’de her sene yaklaşık 17.000 insanın ölümü anlamına gelmektedir. Ama alkol, seküler bir materyal olduğu için eleştiril(e)memektedir. Örnekleri uyuşturucu maddeler veya cinsel hastalıklar gibi şeylerle de çoğaltabiliriz. Lakin neticenin hasıl olduğunu düşünüyoruz.

Oruç Tutmak Zararlı mı?

Yukardaki mühim girişi yaptıktan sonra oruç ve insan sağlığını inceleyebiliriz.

Muhaliflerin iddia ettiği gibi oruç tutmak gerçekten zararlı mıdır? Bunu, onların istediği gibi bilimsel açıdan inceleyelim.

Şunu ifade edelim ki günümüzde ya sürekli oruç tutmak veya aralıklı oruç tutmak Müslim-Gayrimüslim hemen her toplumda görülen bir uygulamadır. Müslümanlar bunu dini saikle yapsa da kişi inançsız bile olsa sırf faydasından ötürü bunu uygulamaktadır.[1]

Zira oruç tutmanın yağ yakımını hızlandırdığı, mide ve bağırsakları dinlendirdiği, zihin fonksiyonlarını güçlendirdiği, insülin direncine karşı müspet tesir yaptığı, kalp sağlığını koruduğu ve bağışıklığı güçlendirdiği müsellem bir husustur.[2]

Orucun faydaları elbette bu maddeler ile sınırlı değildir. Uzun süre aç kalmanın (otofaji) kanser hücrelerinin yok edilmesinde ve sağlam hücrelerin onarılmasında çok ciddi bir etkisi bulunmaktadır.[3]

Bunlarla birlikte Ramazan’da bir ay oruç tutan sağlıklı şahısların trombositlerinde inceleme yapılmış ve Total Antioksidan Seviye (TAS), Total Oksidan Seviye (TOS) ve Oksidatif Stres İndeksi (OSİ) izlenmiştir. Ramazan ayı gelmeden iki gün evvel, Ramazan ayının ortası ve sonunda aynı kişilerin kanlarına bakılmış ve birtakım farklılıklar tespit edilmiştir. Mesela TAS seviyesi Ramazan ayından önce düşükken Ramazan’ın ortasında ve sonunda artış gözlemlenmiş p<0,01 seviyesinden p>0,05 seviyesine yükselmiştir.

TOS ise tam tersi olarak Ramazan’dan önce p<0,05 seviyesinden p<0,01 seviyesine düştüğü gözlemlenmiştir.

Dolayısıyla Ramazan oruçları antioksidan kapasiteyi arttırmış, oksidatif stresi ise azaltmıştır.[4]

Adlouni ve arkadaşları Ramazan öncesi ve oruç sırasında yaptıkları çalışmalarda serum total kolesterol seviyelerinin ortalama %7,9 civarında azaldığını tespit etmişlerdir. Aynı şekilde trigleserit seviyelerinin %30 azaldığını; serum HDL kolesterolün %14,3 arttığını ve LDL kolesterolün de (kötü kolesterol) %11,7 azaldığını gözlemlemişlerdir.[5]

Yine yaptıkları başka bir çalışmada Ramazan orucunun serum apo B seviyelerini azaltırken, serum apo AI (Apo lipoprotein AI) seviyelerini arttırdığını bulmuşlardır. Elde edilen bulgulara göre, Ramazan orucunun serum Apo lipoprotein metabolizmasını olumlu bir biçimde etkilediği ve bunun kalp-damar hastalıklarını önlemeye katkıda bulunabileceği sonucuna varılmıştır.[6]

Maislos ve ekibi ise çalışmalarında Ramazan ayında HDL kolesterol seviyelerinin önemli ölçüde (%23) arttığını gözlemlemiş ve oruç tutmanın plazma HDL kolesterol seviyelerini artırmak için ilaçsız ve çok etkili bir yöntem olduğunu tespit etmişlerdir.[7]

Oruç ve Susuzluk

Bazı kimseler oruç tutmanın faydasını kabul etse de susuz kalmanın herhangi bir faydasının olmayacağını iddia etmektedirler.

Böbrek

2003 senesinde yayımlanan Nature dergisinde bu hususla alakalı kapsamlı bir çalışma yapılmış ve sağlıklı kimselerin böbreklerinin susuzluk sebebiyle herhangi bir zarar ile karşılaşmadığı neticesine varılmıştır.[8]  Çünkü iftar ve sahurda alınan su miktarı bunun önüne geçmektedir.[9]

Bilinç

Uzun süre susuz kalmak bilinç üzerine menfi tesir yapsa da yapılan çalışmalar 24 saat susuzluğun bile bilinç üzerine hiçbir negatif etkisinin olmadığını ortaya koymaktadır.[10]

Kalp

Avrupa kardiyoloji derneğinin oruç ve kalp sağlığı hakkında yaptığı araştırmalarda da oruç müddetince susuz kalmanın kalp üzerine olumsuz bir yanı olmadığını göstermektedir.[11]

Görüldüğü üzere oruç müddetince yaşanan susuzluk, sağlıklı kimselerin sağlığını bozmamaktadır. Sıhhatleri oruç tutmaya elverişli olmayan hastalara gelince onlar zaten bu ibadet ile mükellef değildirler;

“Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç farz kılındı. İçinizden hasta veya yolcu olan, tutamadığı günlerin sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için bir yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız eğer bilirseniz sizin için daha hayırlıdır.” (Bakara, 183-184)

Oruç tutmanın faydalarını sadece bilimsel açıdan incelemek eksiklik olacaktır. Zira oruç vesilesi ile beş vakit namaz kılmayan kimselerin dahi teravih ve bayram namazı kılmaları, zekat verecek birçok kimsen bu ibadetini yerine getirmek için Ramazan ayını tercih etmesi toplumdaki dayanışmayı ciddi manada arttırır.

Bununla birlikte oruç, varlık gayemiz olan Cenab-ı Allah’ı razı etme yolundaki en büyük engel olan “nefs” terbiyesi için de bulunmaz bir fırsattır.

İtiraz, orucun bilimsel faydası üzerinden geldiğinden bu maddelerdeki faydalarından tafsilatına girmeyeceğiz.

Hamd, Allah’a mahsustur.


[1] https://tr.euronews.com/2018/09/07/saglikli-ve-uzun-yasamin-anahtar-aralikli-oruc

[2] http://www.konev.org.tr/makaleler/oruc-tutmanin-bilimsel-faydalari

[3] https://avesis.ankara.edu.tr/yayin/6a8f32a5-30af-429f-91a5-00ab6702a288/ac-kalmanin-oruc-tutmanin-ve-otofajinin-saglikli-yasamda-ve-kanserde-onemi

[4] Bu çalışmanın detayı için bkz. Çelik, Gülşah, Oruç Tutan Sağlıklı Gönüllülerin Trombositlerinde Oksidan ve Antioksidan Düzeyinin Araştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Harran Üniversitesi, 2015.

[5] Adlouni A, Ghalim N, Benslimane A, Lecerf JM, Saile R. Fasting during Ramadan induces a marked increase in high-density lipoprotein cholesterol and decrease in low density lipoprotein cholesterol. Ann Nutr Metab. 1997;41(4):242-9.

[6] Adlouni A, Ghalim N, Saïle R, Hda N, Parra HJ, Benslimane A. Beneficial effect on serum apo AI, apo B and Lp AI levels of Ramadan fasting. Clin Chim Acta. 1998 Mar 3;271(2):179-89.

[7] Maislos M, Abou-Rabiah Y, Zuili I, Iordash S, Shany S. Gorging and plasma DL cholesterol– the Ramadan model. Eur J Clin Nutr. 1998 Feb;52(2):127-30.

[8] Leiper JB, Molla A. Effects on health of fluid restriction during fasting in Ramadan. European journal of clinical Nutrition, Nature. 2003;57(S2): S30.

[9] Emami-Naini A, Roomizadeh P, Baradaran A, Abedini A, Abtahi M. Ramadan fasting and patients with renal diseases: a mini review of the literature. Journal of research in medical sciences: the official journal of Isfahan University of Medical Sciences. 2013;18(8):711.

[10] Szinnai G, Schachinger H, Arnaud MJ, Linder L, Keller U. Effect of water deprivation on cognitive-motor performance in healthy men and women. American Journal of Physiology-Regulatory, Integrative Comparative Physiology. 2005;289(1):R275-R80.

[11] https://www.sciencedaily.com/releases/2018/03/180301091641.htm.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu