FikriyatMakaleler

İblis-Şeytan Denklemi

İblis

İblis, insanı kıskanması sebebiyle Allah’a karşı gelen ve Allah karşısında küstahlık ve böbürlenmesi yüzünden lanet ve recme uğrayan insanın amansız düşmanı bir varlıktır.

İblis kelimesi Kur’an-ı Kerim’in on bir yerinde geçer. İblis, insanı Allah’a ters düşürmek için bütün varlığını seferber eden ve şeytan denen kuvvetle insanı iyiye ve güzele ters düşürmeyi kendine varlık gayesi edinmiştir.

Şeytan kelimesi ile de anılan İblis, aslında şeytan başlıklı tüm karanlık kuvvet ve kötülüklerin fert halinde temsilcisidir. Bu bakımdan şeytan kelimesi çoğul kullanıldığı halde (şeyâtîn) İblis kelimesi daima tekildir.

İblis, şeytânî faaliyetlerin beyni, babası olan varlıktır. İblis kelimesinin türediği iblâs mastarı, hayır ve mutluluktan ümit kesmiş olmaktan dolayı keder ve hırçınlığa düşmek, ümitsizlik ve pişmanlıkla perişan olmak anlamındadır.

İblis Cinlerdendir

Kehf suresi 50. Ayete göre İblis, cinlerdendir.[1] Buradaki cin kelimesi, cin denen varlıkları gösterdiği gibi, gözden saklı, görünmez, gizli anlamında da kullanılmış olabilir. Her iki halde de İblis, görünmeyen bir kuvvettir. Biz onu şeytanlık denen faaliyetleri ile fark ederiz.

Rahman Suresi 15. ayet-i celile, cinlerin atasının (cânn) dumansız ateşten yaratıldığını bildirir.[2] İblisin de nârdan yani ateşten yaratıldığı açıkça beyan edildiği üzere onun cinn taifesinden olduğu ortadadır.

O, Âdem Aleyhisselam’a secde etme emrini aldığı sırada melekler arasında bulunuyordu. Ancak Kur’ân-ı Kerim onu melek olarak anmamaktadır.

İblisin, Adem’e Secde Etmemesinin Sebebi Neydi?

Kur’ân-ı Kerim bu sorunun cevabını İblisin dilinden verirken şöyle diyor: Kuru çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattığın bir beşere secde etmek bana uygun düşmez. (Hicr, 33)

Ben, ondan hayırlıyım. Beni ateşten onu topraktan yarattın. (Sad, 76)

Bu beyanlardan ilk sonuç İblisin Adem’i küçük görmesi kibre sapmış olmak yüzünden ona secde etmekten kaçınmasıdır. Bundan da anlaşılır ki bütün “ben daha büyüğüm” iddialarının arkasında bir aşağılık kompleksi ve beceriksizlik yatar.

İblis-Cehalet

Eğer İblis Adem’in taşıdığı emaneti fark etmemişse bu taktirde bilgisizlik ve körlük illetinin temsilcisi demektir. O halde İblisi bilgisinin çokluğu yüzünden sapmış gösteren anlayışların Kur’an’a uymadığı anlaşılır. Tam aksine İblis cehaletinin kurbanı olmuştur.

İblis-Sevgi

İblis, aynı zamanda ilahi iradeye sevgi planında da ters düşmüştür. Çünkü seven sevdiği kişinin sevdiğine de muhabbet besler ve sevgi zıtlaşmayı değil, kaynaşmayı gerektirir. O, saygıyı nefrete, kaynaşmayı boğuşmaya çevirmenin de ilk temsilcisidir.

Muradullah ve Kıyas

Yaratıcı irade -yani Allah- hükmünü, aklın ve kıyasın üstünde ve ötesinde yürütür. Madde, akıl ve kıyas Firavun’a İsrailoğullarının tüm erkek çocuklarını öldürmekle kendisine düşman olacak çocuktan (Musa’dan) kurtulacağını söyler. Ama Allah, bu hesapları saf dışı bırakarak öyle müthiş bir karşılık verir ki kılı kırk yaran Firavun’a düşmanı olacak çocuğu kendi sarayında bizzat kendi hanımına besletir. İşte akıl ve kıyasın varabileceği son nokta burasıdır.

Âdem ile İblisin Beş Temel Karakter Farkı

Âdem’in seçilmesinin, İblisin de lanetlenişinin temelinde şu birbirinin zıttı beş şey vardır: Âdem; suçunu kabullenmek, pişmanlığını belirtmek, kendini kınamak, tövbeye sarılmak ve Allah’ın rahmetinden ümidini kesmemekle saadete erdi.

İblis ise hatasını kabul etmemek pişmanlığını itiraf etmekten kaçınmak, kendini kınamamak, aksaklık ve bozukluğu Allah’a nispet etmek ve rahmetten ümidi kesmekle mahvoldu.

Allah’ın güvenle sevgisini yitiren İblis, insanoğlu var oldukça faaliyet gösterme iznini koparır koparmaz, biricik düşman Âdem’i yıkmak için hemen işe girişti ve ilk darbeyi Âdem ile eşini cennetten çıkarmak için indirdi. Allah Teala Âdem’i bu konuda uyarmış olmasına rağmen (Taha 117-121) İblis onu kandırdı ve cennetten kovulmasını sağladı.

Kur’ân-ı Kerim, İblisin ordularından süvari ve piyade askerlerinden söz etmektedir. (İsra 61, Şuarâ 95) Bunlar İblisin kuvvetlerini temsil eden şeytanlardır.

Şeytan

Şeytan, İblisin kuvvetine ve faaliyetlerine verilen ad olup zaman zaman İblis yerine de kullanılır. Kur’an-ı Kerim bu duruma daha çok İblisin tavrı, tarzı, askeri, metodu, yardımcısı ve bazen de etkisi gibi ifadeler kullanır. Bu bakımdan İblis kelimesinin çoğulu olmamasına rağmen şeytanın, şeyâtîn diye çoğulu vardır.

On bir yerde kullanılan İblise karşılık şeytanın, seksen sekiz yerde tekil veya çoğul halde geçmesi İblisin öneminin, İblisin etkisinden çok diğer etkilerinde aranması gerektiğine dikkat çekmektedir.

İblis-Şeytan Farkı

Arap dilinde şeytan kelimesi insan hayvan ve cinlerden her türlü kötülüğe veya her türlü kötü, karanlık ruha isim olmuştur.

Kur’an-ı Kerim, şeytan ile İblisin fonksiyon bakımından aynı olduklarını göstermektedir. Başka bir ifade ile, İblis ve şeytan aynı varlığın iki adıdır. Yani şeytan, İblisin faal hale geçtiğinde aldığı hal ve kuvvetlerinin tümüne verilen isimdir. İblis de şeytan denen karanlık ve şer kuvvetlerinin kaynağı, babası olan varlığın özel adıdır.

Şeytan Allah’ın Değil, İnsanın Düşmanıdır

Şeytan her şeyden önce insanın düşmanıdır; Allah’ın düşmanı değil. Şeytanın Allah karşısındaki tavrı, isyan ve de nimete nankörlük tavrıdır. Yani şeytan Allah’ın dengi değil, kulu ve bendesidir, âsî ve nankör bir kuldur.

Şeytan her ne kadar bir şer ve karanlık güçse de Allah’ın irade ve takdiri içinde faaliyet gösterir. O, Allah’ı zor durumda bırakmak için değil insanı tahrik ve tahrip etmek için çalışır.

Şeytanın Kur’an-ı Kerim’de geçen sıfatlarının başında “recîm” (taşlanmış, kovulmuş) sıfatı gelmektedir. Bu sıfat ona Âdem’e secde etmekten kaçındığında bizzat Allah tarafından verilmiştir. (Hicr, 34; Sad, 77)

Şeytanın bir sıfatı da “merîd” (inatçı) (Hac 3, Nisa 117) olarak geçmektedir. Aynı anlamda bir yerde de mârid (Saffat, 7) kelimesi geçer.

Hıristiyanlık ve İslamiyet’te Âdem (Aleyhisselam)

Kur’an-ı Kerim Âdem’in (aleyhisselam) isyanı ile cennetten çıkarılışını ahlâkî bir düşüş, bir leke, bir kambur gibi görmez. Böyle olduğu içindir ki Hıristiyan düşüncesinin aksine Kur’an-ı Kerim, Âdem’in günahını affedilmiş gösterir. Hıristiyanların ezelî günah anlayışına yer vermez ve Âdem’in hatasını ondan sonrakilere intikal eden bir utanç gibi sunmaz.

Kötü Huylar ve Şeytan

Hadis-i şerifler insanın kabalık, karanlık, vahşet ve dehşet ifade eden bütün bedenî tavırlarını şeytan kaynaklı göstermektedir.

Şüphecilik, acelecilik, uyku düşkünlüğü, sürekli hayıflanmak, öfkelenmek hep şeytandandır. Geçmişe hasret ile geleceği karartmak da şeytandandır. Bu noktada şu hayat prensibini kütüb-i sittedeki bir hadis-i şeriften dinleyelim:

Sana yarayacak şeyi elde etmek için didin, Allah’tan yardım iste ve acze düşme. Böyle yapınca umduğunu elde edemezsin. Şöyle şöyle yapsaydım şöyle şöyle olurdu diye ahlanma; sadece şunu söyle: Allah böyle takdir etmişti ve O’nun istediği olur. Şunu iyi bil ki “eğer” ve “keşke” sözleri, sadece şeytanın iş görmesine kapı aralar.”[3]

[1] Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis’i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir! (Kehf, 50)

[2] Cinlerin babasını da dumansız bir ateşten yarattı. (Rahman, 15)

[3] Müslim, Sahih, No: 2664; İbn Mâce, Sünen, No: 4168.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu