Makaleler

Çinli Dört Hanefî – Mâturîdî Alim

Kısaca Çin İslam Tarihi

Çin, İslamiyet ile ilk defa Tang Hanedanlığı (608-907) döneminde 618-626 yılları arasında tanışmıştır. Henüz Peygamberimizin (sav) hayatta olduğu bir dönem olan 618-626 yılları arası İslam tarihi açısından oldukça önemlidir. Çünkü bu tarihler Müslümanların hicret için yer aradıkları ve İslamiyet’in Mekke dışına çıktığı yıllardır. Bu dönemde Mekke dışına çıkan Müslümanlardan dördünün deniz yolu ile Çin’e gelmiş olmaları muhtemeldir. Çünkü tarihi kayıtlara göre Çinliler ve Araplar arasındaki ticari ilişkilerin V. yüzyılın ilk yarısına dayandığı tahmin edilmektedir.

Müslümanlar 651 yılında Hz. Osman (ra) döneminde Çin’i ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaret, Hz. Osman’ın (ra) Çin İmparatoru Tang Gaozong döneminde Çin’e elçi göndermesiyle gerçekleştirilmiştir. Resmi olarak yapılan bu ziyaretten sonra iki devlet arasında ziyaretler devam etmiştir. 651’den 798 yılına kadar geçen 147 yıllık süre zarfında İslam elçileri 39 kez Çin’e ziyarette bulunmuşlardır. Müslümanlar ile Çinliler arasında 651 yılında başlayan bu diplomatik ilişkiler, birçok tarihçi tarafından İslamiyet’in Çin’e giriş tarihi olarak kabul edilmektedir.

Tang Hanedanlığı döneminde İslamiyet Çin’de yayılmaya başlamış, Guangzhou şehri, Müslümanların yoğun olarak yaşadığı yerleşim birimi olmuştur. Aynı şehirde “Huaisheng” adındaki cami, Çin’de inşa edilen ilk cami olmuştur. Tang döneminde 751 yılında Abbasiler ile Çinliler arasında meydana gelen Talas Savaşı, Müslümanlar ile Çinliler arasındaki ilk savaştır. Bu savaşın belki de en önemli tarafı, Müslümanların, Çin’in icadı olan “kağıt” ile tanışmış olmalarıdır. Kağıt, Müslümanlarla birlikte önce Semerkant’a oradan da Arap dünyasına ve Avrupa’ya taşınmıştır.

Daha sonra kurulan Song Hanedanlığı (960-1279) dönemi, Çin’de Müslüman nüfusunun hızla artığı dönemlerdendir. Bu dönemde inşa edilen Niujie Cami halen Pekin’de ibadete açıktır.

Moğol hükümdarı Kubilay, 1271’de Song Hanedanlığına son vererek Yuan Hanedanlığını (1271-1368) kurmuştur ki bu hanedanlık Çinlilere ait değildir. XIV. yüzyılda Yuan Hanedanlığının sonunda Çin’de Müslümanlar dört milyondan fazla sayıya ulaşmıştır. Arap, Pers, Türk olsun ayrım yapılmaksızın Çin’deki tüm Müslümanlar için kullanılan “Huihui” kavramı bu dönemde ortaya çıkmıştır.

Yuan Hanedanlığının son bulmasıyla birlikte Çin ulusu, Ming Hanedanlığı (1368-1644) çatısı altında yönetime tekrar gelmiştir. Ming Hanedanlığı, Müslümanları asimile etme politikası başlatarak onların giyim, yeme içme, evlilik törenleri, cenaze törenleri, kullandıkları isimler dahi her konularını müdahil olarak, Müslümanların Çinlileşmesi ve asıllarını unutmaları için çok baskı ve zorbalıklar yapmışlardır. Mesela Ming Hanedanlığı dönemine kadar Çinlilerden farklı giyinen Müslümanlar, bu dönemde Çinliler gibi giyinmeye, daha önce Müslümanların isimleri Arapça, Farsça veya Türkçe iken bundan sonra Çince isimler kullanmaya mecbur bırakılmışlardır. Ayrıca daha önce Arapça ve Farsça konuşan Müslümanlar, yavaş yavaş bu iki dili terk etmiş, Çince konuşmaya başlatılmışlardır. Bir dönem sonra bu iki dil tamamen unutulmuş, dinin asıl kaynaklarından öğrenilmesi zorlaşmıştır. Bu dönem, önceki dönemlere nispeten Müslümanlar için çok daha zor bir dönemdir.

Yuan Hanedanlığından sonra Mançular tarafından kurulan Qing Hanedanlığı (1636-1912), Çin tarihinin son hanedanlığıdır. Bu dönem Müslümanlar için Çin tarihinde en zor dönemlerden birisidir. Daha önceki dönemlerde Çin’in her bölgesine yayılmış olan Müslümanlar, bu dönemde adeta Çin’in batı bölgesine hapsolunmuş, üzerlerindeki siyasi baskı her geçen gün artmıştır. Çin tarihinde yaşanan Müslüman ayaklanmalarının çoğu da bu dönemde olmuştur.[1]

Çin Müslümanlarının Mezhebi

Tacikler hariç Çin Müslümanlarının çoğunluğu Sünnî olup Hanefî mezhebine mensupturlar.[2] Çin-Afganistan sınırında yaşayan küçük Tacik topluluğu ise Şiiliğin İsmailî koluna mensuptur. Ayrıca Çinli Müslümanların ekserisi tasavvuf ehlidir. Zira 16. yüzyılda Ming Hanedanlığı’nın sonlarına doğru Orta Asya’dan Çin’in kuzeydoğu bölgesine göç eden sufiler yani Menhuanlar bölge de Nakşibendi, Kadiriyye, Kubriyye ve İşhakiyye tarikatlarının yayılmasına vesile olmuşlardır.[3]

İslam dini Çin’e genel olarak, Semerkant, Buhara, Nesef, Belh, Ferğâna gibi ilmi merkezleri bünyesinde barındıran Orta Asya’dan girmiş ve yayılmıştır. Bu bölgedeki Müslümanların kahir ekseriyetinin mezhebi amelde Hanefi, kelamda Mâturîdî olmasının bir neticesi olarak, tarihten günümüze değin Çin Müslümanları da amelde Hanefi, kelamda Mâturîdî’dirler.

Tarih boyunca Çin’de birçok İslam alimi yetişmiş olsa da biz bu makalemizde kelâmî ve felsefî yönleriyle ön plana çıkmış dört meşhur Mâturîdî alimine yer vereceğiz.

  • Wang Daiyu (Şeyh Davud)
  • Ma Zhu (Şeyh Yusuf)
  • Liu Zhi (Şeyh Salih)
  • Ma Dexing (ŞeyhYusuf)

Çin’de Ming Hanedanlığından itibaren başlayan asimilasyon politikası gereğince Çince ad ve soyadı kullanma mecburiyetinin getirilmesi, batıda ve kuzeydeki Orta Asya devletleriyle ilişkilerin yasaklanması, Hacca gitmek isteyenlere engeller çıkarılması, Müslüman olmayan Çinli kadınlarla evlenmenin zorunlu kılınması, devlet kademelerinde görev almak isteyenlere Çince’yi ve başta Konfüçyanizm olmak üzere Çin klasiklerini bilme şartının getirilmesi, Çin’de yaşayan Müslümanları hem sosyal hayatta hem dinî eğitim ve uygulama alanında ağır sorunlarla karşı karşıya bıraktı.

Bu olumsuzluklara binaen İslâm’ın unutulacağı kaygısının artması üzerine Hu Dengzhou (Muhammed Abdullah İlyas) (v. 1597) öncülüğünde Çin’deki medrese sisteminden “jingtang jiaoyu” (cami eğitimi) denilen yeni bir uygulamaya geçildi; bu uygulamada müfredata Arapça ve Farsça yanında Çince de kondu. Bu medreselerde Çince ile İslâmî eserler kaleme aldılar ve bu külliyata Han Kitap adını verdiler.[4]

Yukarıda ismini verdiğimiz dört alim de, farklı dönemlerde bu medreselerde yetişmiş en meşhur alimlerdendir.

1. Wang Daiyu (Şeyh Davud) (v. 1658)

Wnag Daiyu Çin’in en meşhur Müslüman alimlerindendir. 1570-1590 yılları civarında, o dönem çok sayıda Müslümanın yaşadığı Nanking şehrinde dünyaya geldi. İslâmî adı Davud’dur. Müslüman bir ailenin çocuğu olup küçük yaştan itibaren İslâmî ilimleri öğrenmeye başlamış, hadis, tefsir, fıkıh, kelâm, felsefe ve tasavvuf okumuştur. En önemli hocası Ma Junşi’dir. 1645 yılında Mançular’ın Nanking’i işgal etmeleri üzerine Pekin’e taşınmak zorunda kaldı.

Konfüçyüsçü Müslümanlardan kabul edilen Wang, öğrencileri tarafından “dört dinin (İslâm, Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Budizm) ustası” diye anılırdı. Ayrıca Çin dinlerine ve klasiklerine dair bilgisiyle tanındı, kendisini “gerçek Huiler’in şeyhi” olarak adlandırdı.

Eğitim hayatını bitirdikten sonra, Çin dinleri ve felsefî akımlarına karşı İslam dinini savunmak, Çinli Müslümanlar arasında yanlış bilinen İslâmî düşünceleri ve amelleri düzeltmek, asimile olmaya yüz tutmuş ve her geçen gün Çin kültürünü iyice kabullenmeye başlamış Müslümanları tekrardan dinlerine yaklaştırmak adına Çince eserler telif etmeye başlamıştır. Wang aynı zamanda nüshaları günümüze kadar gelebilen en eski orijinal Çince İslâmî metinlerin yazarıdır.

Nanking şehrinden Pekin’e taşınmak zorunda kalan Wang, ahir ömründe Sanlihe’de bir camide vazife yapmıştır. 1658 veya 1659 yılında Pekin’de vefat etmiş ve vazifeli olduğu caminin mezarlığına defnedilmiştir. Ancak ne cami ne de kabir günümüze ulaşmamıştır

Geride bırakmış olduğu çok kıymetli Çince üç eseri şunlardır:

  • Zhengjiao zhenquan(Hak Öğretinin Sahih Tefsiri / Şerhu’l-hak li-dîni’l-hak): İslâmî kuralların Çince yorumlandığı ilk eser olup iki cilttir. Bu eserinde kelam, fıkıh ve tasavvuf ilimleri çerçevesinde itikadî, fıkhî ve ahlakî konulara temas ederek İslam dinini arz etmiştir. Çin dilinde alanında yazılan ilk eser olması hasebiyle paha biçilmez bir eserdir.

 

  • Qingzhen daxue(İslâm’ın Büyük Öğretisi / el-Marifetü’l-İslâmiyyeti’l-kübrâ): Wang’ın en önemli eserlerindendir. Bir girişle üç bölüm ve uzun bir sonuçtan oluşan eserde Wang, Konfüçyüsçülüğün temel sosyal kaidelerini kabul etmiş, bunların İslâm’la çelişmediğini ortaya koymuş, tevhid inancını felsefe boyutunda anlatmaya çalışmıştır.
  • Xizhen zhengda(Gerçeğe Yönelik Doğru Cevaplar / el-Cevâbu’l-hak limen yurîdü’l-hak): Wang’ın talebeleri tarafından derlenen eser Müslüman âlimlerden ve halktan gelen soruların yanı sıra Budist, Taoist ve Konfüçyüsçü bilginlerin sorduğu 200 kadar soru ile Wang’ın bu sorulara verdiği cevaplardan oluşmaktadır.[5]

2. Ma Zhu (Şeyh Yusuf) (v. 1709)

Çin’de yetişen en meşhur İslam alimlerinden Ma Zhu, 1640 yılında Zardandan eyaletinin başşehri Yongchang Fu’da doğdu. İslâmî adı Yusuf olup Çinliler tarafından Wen Bing, Zhong Xiu ve Zhinan Laoren diye tanınmaktadır. Müslüman ve mütedeyyin bir aileden gelen Ma Zhu, Buharalı kumandan Seyyid el-Ecel Şemseddin Ömer’in on beşinci ve Peygamberimizin (sav) kırk beşinci dereceden torunudur. Henüz küçük yaşındayken hem annesini, hem de babasını kaybeden Ma Zhu, önce dedesinin, daha sonra ise amcasının himayesinde yetişmiştir.

1665 yılında, o dönemde Yunnan eyaletinin en bilgili kişisi sayılan He Guanwu’dan öğrenim görmek üzere Wuding’e gitti. Burada kısa zamanda tanınıp, bilgi ve başarısı ile etkili oldu.

1669’da Pekin’e gitti. Guo Zi Jian adlı imparatorluk akademisinde öğretim görevi alıp, Pekin’deki çalışmaları esnasında bütün gayretini Arapça ve Farsça yazılmış İslâmî eserleri araştırmaya sarfetti. Konfüçyanizm’den uzaklaşarak tamamen İslâm’a döndü. Pekin’de kaldığı on sekiz yıl zarfında “sevgili dedem” diye bahsettiği Peygamberimiz (sav) hakkında araştırmalar yaptı. Ma Zhu, yukarıda hayatını incelediğimiz Wang Daiyu’nun hayranlarındandır. 1709 yılları civarında vefat etmiştir.

Eserlerinden bazıları şunlardır:

  • Qingzhen Zhinan(Gerçek Dinin Rehberi / el-Hidâyetü’l-İslâmiyye): Kitabın ana konuları başta tevhid ilkesi, diğer iman esasları ve fıkha dair meseleler olmakla beraber onuncu bölümü İslâm dünyasında ortaya çıkan bidat fırkaları, özellikle Kalenderiyye gibi sûfî cereyanlarla ilgilidir. Ma Zhu, asıl şöhretine bu eseri ile ulaşmıştır.
  • Jing Quan: Konfüçyanist teoriye dayanan, İslâm ahlâkı ile de bezenmiş politika konusundaki bu eser, iki ciltliktir.[6]

3. Liu Zhi (Şeyh Salih) (v. 1724)

1660 yılları civarında Çin’in Nanking şehrinde Müslüman ve mültezim bir ailenin evladı olarak dünyaya geldi. İslâmî ismi Salih’dir. Babası Liu Sanjie Çin’de yetişmiş İslam alimlerindendir. İlk eğitimini babasından aldı. On iki yaşında Nankin’de bulunan Yuan medresesine girdi. Burada dönemin âlimlerinden, babasının da hocası olan Yuan Ruqi’den ders aldı. Arapça, Farsça ve Çince’yi de bu medreselerde öğrendi. Sekiz yılını Çin klasiklerine ayırdı. Ardından tekrar İslâmî ilimlere yöneldi ve altı yılını İslâmî eserlere ayırdı. Sonraki üç yılını Budist, bir yılını da Taoist kanonlarına hasretti.

En tanınmış Çinli Müslüman âlim ve düşünür olarak kabul edilen Liu Zhi bu hususta babasını ve hocası Yuan Ruqi’yi geride bırakmıştır. Çin’deki entelektüel üretim döneminin Gazzâlî’si diye anılmış, eserleri Han Kitap külliyatının, düşünceleri ise Konfüçyanist Müslümanlar olarak adlandırılan ekolün zirvesi kabul edilmiştir.

1724 yılları civarında vefat eden Liu Zhi, doğup büyüdüğü şehir olan Nanking’e defnedilmiştir.

Liu Zhi, gerek kendi döneminde gerekse sonraki dönemlerde Çinli Müslümanlar arasında en çok okunan yazar olmuş, eserleri pek çok defa basılmıştır. Liu Zhi, on sekiz yıl boyunca sürdürdüğü çalışmalar sırasında İslâm’a olan hayranlığının daha da arttığını söylemiş, yüzlerce kitap yazdığını, ancak bunların sadece onda birini yayımladığını, yayımlanan kitaplardan üçünün kendisi için büyük önem taşıdığını belirtmiştir ki onlar şu eserleridir:

  • Tianfang Xingli (İslam Metafiziği / Kitâbu’r-rûh): Eser Han Kitapiçerisindeki orijinal felsefî eserlerden biri, hatta en önemlisi olarak kabul edilmiştir. Eserde tevhid, nübüvvet ve mead başlıkları altında usûlü’d-dîn meseleleri incelenmiş, ayrıca İslâm’ın Konfüçyanizm’e olan yakınlığı ile Budizm ve Taoizm’e olan uzaklığı gösterilmeye çalışmıştır. Çinli Müslüman yazar Ma Lianyuan eseri Letâif adıyla Arapça’ya kısmen çevirmiş, Letâif’e bir de şerh yazmıştır.
  • Tianfang Dianli: Eserde fıkıh, ibadet ve ahlâk kuralları teorik bir çerçevede ve metafiziksel boyutu ile ele alınmış, Çin bilgelerinin öğretileriyle İslâm’ın ahlâk, âdâb ve ibadet ilkelerinin uyuştuğu gösterilmeye çalışılmıştır.
  • Tianfang Zhisheng Shilu: Liu Zhi bu eserinde Peygamberimizin (sav) hayatını âdeta Çin’de yaşamış bir bilge gibi anlatmıştır.[7]

4. Ma Dexing (Şeyh Yusuf) (v. 1874)

1794 yılında Yunnan eyaletine bağlı Taihe’de (günümüzdeki Xiaguan) doğdu. Daha ziyade Ma Fuchu olarak bilinmekle birlikte Yunnanese Müslümanları arasında en yüksek dinî rütbeye sahip olduğu için Ma Lao Baba ve Yusuf isimleriyle de anılır. İlim ehli bir aileden olup İslâmî geleneklere göre yetiştirilmiştir.

Eğitimini tamamladıktan sonra tedris faaliyetlerine girişmiş ve Yunnan’da birçok medrese açarak kendisinden sonra alimlerin yetişmesine vesile olmuştur.

1857’de Doğu Yunnanese Müslümanlarının lideri olarak ilân edildi ve bu yüzden 1855-1873 Yunnanese isyanıyla ilişkilendirildi. Ma Dexing, olaylar esnasında Yunnan’ın Mançu hükümetiyle barışçı bir çözüm arayışı fikriyle hareket etti.

Bir müddet sonra liderliği Du Wenxiu’ya bırakıp kendini dinî hizmetlere adadı. Mançu hükümeti tarafından Yunnan şeyhülislâmı rütbesiyle ödüllendirildi. Bu teveccühü bir barış işareti olarak değerlendiren Ma Dexing, Müslüman direnişçi liderleri ikna etmeye çalıştı. Ancak bu öneriyi benimsemeyen lider Du Wenxiu yenilerek idam edildi. Direnişçiler Mançu tarafından bastırıldı ve birçok Müslüman toplu halde öldürüldü. Ma Dexing de direnişle doğrudan ilişkisi bulunmakla suçlandı ve 1874’de camide Kur’an okurken şehid edildi.

Mevsûî bir âlim olan Ma Dexing, Arapça ders notlarından Kur’an tefsirine kadar çok çeşitli alanlarda otuzu aşkın eser kaleme almıştır.

  • Hac Seyahatnamesi: Eserleri arasında en tanınmışı bu kitap olup, 1841’de çıktığı hac yolculuğunu anlatmaktadır. Eseri Arapça kaleme almıştır.
  • Sidian Yaohui(Dört Kanunun Özeti / el-Câmiu’l-muhtasar li’l-mebâdii’l-erbaa): Bu eser onun dinî ve ilmî seviyesini göstermesi açısından önemlidir. Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm imanın şartları, ikinci bölüm namazın önemi, üçüncü bölüm hayat ve ölüm hakkındadır. Üçüncü bölümde dünya hayatıyla ahireti anlatan müellif, ilk olarak ehl-i sünnetin görüşünü izah edip sapık fırkaların görüşlerini reddetmiş, daha sonra mevcut Çin kültüründen etkilenen Çinli Müslümanların inançlarındaki müphem noktaları da aydınlatmaya çalışmıştır. Eserin dördüncü bölümünde iyi ve kötünün ne olduğu anlatılmaktadır. Müellifin bu kitapta ortaya koyduğu İslâm ve Konfüçyanizm hakkındaki tesbitleri, onun kendisinden öncekilerin hiçbir zaman ulaşamadığı dinî ve felsefî derinliğini gözler önüne sermektedir.[8]

Son olarak Rabbimden niyazımız, asırlardır Çin’de Müslümanlara karşı devam eden zulüm ve işkencelerin bir an önce bitmesi ve Çinli Müslüman kardeşlerimizin dinlerini özgürce yaşayabilmeleridir.


[1] Bak. Ertuğrul Ceylan, “Çin Kaynaklarına Göre İslamiyet’in Çin’e Girmesi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2/2 (2016): 27-36.

[2] Hee Soo, “ÇİN”, TDV İslam Ansiklopedisi, VIII, 323-329.

[3] Mervenur Lüleci Karadere, “Çin Müslümanları”, İNSAMER, (2016): 1-7.

[4] Bkz. Esra Çifci, “HAN KİTAP”, TDV İslam Ansiklopedisi, EK-1, 528-531.

[5] Bkz. Esra Çifci, “WANG DAIYU”, TDV İslam Ansiklopedisi, EK-2, 655-656; Heyet, el-Mevsûatü’l-İslâmiyye es-Sîniyye, s. 580.

[6] Bkz. Chang-Kuan, “MA ZHU”, TDV İslam Ansiklopedisi, XXVII, 269-270; Heyet, el-Mevsûatü’l-İslâmiyye es-Sîniyye, s. 352; Zehratü’d-din, Cuhûdu ulemâi’s-Sîn el-Müslimîn, s. 25.

[7] Bkz. Esra Çifci, “LİU ZHİ”, TDV İslam Ansiklopedisi, EK-2, 160-161; Heyet, el-Mevsûatü’l-İslâmiyye es-Sîniyye, s. 352.

[8] Bkz. Chang-Kuan, “MA DEXING”, TDV İslam Ansiklopedisi, XXVII, 266-267; Heyet, el-Mevsûatü’l-İslâmiyye es-Sîniyye, s. 327.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu