
بسم الله الرحمن الرحيم
Müellifin Terceme-i Hali
Müfîd İsmail Efendi hakkındaki bilgiler, genel olarak çağdaşı Müstakimzade Efendi’nin Tuhfetü’l-Hattâtîn’i, Âkifzâde’nin el-Mecmû‘u, Osmanlı Müellifleri ve Sicill-i Osmânî’ye dayanmaktadır. Bunların dışında müellifin kendi eserlerinden veya nüshalarının kayıtlarından bazı bilgiler elde etmek de mümkünüdür.
Doğumu
İsmail Müfîd Efendi 1132 senesinde İstanbul Davutpaşa’da dünyaya geldi. Babası Attar Ali Efendi’dir. [1]
Âkifzade’nin, vefat ettiğinde “takriben 80” yaşında olduğunu ifade etmesinden de[2] 1130’larda doğduğu anlaşılmaktadır.
Tahsili ve Hocaları
Kudsî Mehmed Efendi, Akkirmânî Mehmed Efendi ve Konevî İsmail Efendi’lerden[3] ilim okuyan Müfîd Efendi, Eğrikapılı Râsim Efendi’den de hat öğrenip[4] 1160 senesinde ondan sülüs ve nesih icazeti almıştır. [5] Ayrıca Kirişçi Yahya Efendi ve İbrahim Nâmık Efendi’den de hat meşk edip icazet almıştır. [6]
Tarikatı ve Şeyhi
Müfîd Efendi, Eyüp Murtaza Efendi tekkesi şeyhi, Nakşibendî meşâyıhından Abdullah Nidâî-i Kaşgarî’den “ahz-ı nisbet-i tarikat-ı Nakşibendiyye” eylemiştir. [7]
İleride zikredeceğimiz üzere müellif, şeyhinin Farsça bir risalesini tercüme etmiştir. Bu tercümenin başında şeyhine intisabını ve seyr u sülûkünü kısaca anlatmaktadır ki sadeleştirilmiş ve özet olarak şöyledir:
“Bu fakir küçüklüğümden beri ilim tahsili ve maarif kesbi ile meşgul olurdum. 40 yaşına yaklaştığımda “menâzil-i hayra ekrab-i vesâil olan Tarikat-ı Nakşibendiyye”ye mensup bazı dostların[8] teşvikiyle Eyüp’teki İdris Köşkü civarında Nidâî Şeyh Abdullah Efendi Hazretlerinin ziyaretiyle müşerref oldum. Eşiklerine yüz sürüp arzıhal ettikten sonra mutat olan istihareyi yapmaksızın Nakşibendî tarikatına girmeme ruhsat verip istiğfar, salavât, nefiy ve isbât zikri ile inâbe verdiler. Daha sonra ism-i celâl ve habs-i nefes telkin ettiler. Bir müddet sonra da hırka giydirip 1165 senesinde Farsça yazmış oldukları Risâle-i Hakkıyye’lerini iki defa bu bendelerine yazdırıp bir tanesini Sultan Mustafa Han’a (III) hediye ettiler. Fakir, kendilerinin meclislerine yüz sürdükçe bana hüsn-i zan ederler ve “bizim kâtib-i risâle İsmail Efendi dervîş-sıfatdır” diye himmet buyururlardı. 1172 senesinde bazı dostların teşvikiyle ruus imtihanlarına girmek için kendilerinden izin alınca buyurdukları dua ve okudukları Fatiha bereketiyle şeyhülislam Mehmed Salih Efendi’nin imtihanlarında bizzat temyiz u tahsîn buyurdular. Bunun üzerine bazı yârân, “kayd-ı ruus dervişliğe münafi değil midir?” diye tarizli bir şekilde şeyhime haber verdiklerinde şeyhim “böyle müderrisin dervişliğine zarar yoktur” diyerek bu bendelerini tebşir u tebrik eylediler. 1181 senesinde merhum Hafız İsmail Konevî Efendi, bu fakire olan muhabbetleri sebebiyle müstakillen ilimleri ve kitapları tedris etmeme icazet verdiler. 1201 senesinde de Üsküdar kadılığı ile şerefyâb oldum.”
Vazifeleri
1172 senesinde müderris olan Müfîd İsmail Efendi, 1201’de molla ve 1211’de Edirne mollası olup Mekke payesine nail oldu. [9] 1201 senesinde Üsküdar kadılığı yapmış ve burada yayınlayacağımız eserini bu esnada telif etmiştir. Müderrislik yaptığı medreselerin adı kaynaklarda geçmemekteyse de kendisi bir eserinde Şevval 1199’da Eminönü Hamidiye medresesinde müderris olduğunu söyler.
Müfîd Efendi, kendi mahallesine ismini veren Davud Paşa Camii’nde 20 yıldan fazla sabah namazlarından sonra farklı ilimlere dair eserler okutmuş, civarında bulunan evinde de İkindi namazlarından sonra dersler vermiştir. Yine yakınlardaki Hekimoğlu Ali Paşa külliyesine bağlı kütüphanede hafız-ı kütüplük yaparak vakitlerini mütalaa ve tahrirat ile geçirmiştir.[10] Müstakimzade hafız-ı kütüplük vazifesi ile “şöhretyâb” olduğunu ifade eder. [11] Nitekim Huzur Dersleri’nde ismi “Hâfız-ı Kütüb İsmail Efendi” olarak geçer.
Müfîd İsmail Efendi huzur-i hümayun derslerine mukarrir olarak katılmıştır. Hatta bu derslerden 26 Ramazan 1199’dakinde meydana gelen bir tartışma ile ilgili risale kaleme almıştır ki tarifi gelecektir. Huzur Dersleri’nde adı geçen ve 1197’de mukarrir olarak derslere katıldığı bildirilen “Hâfız-ı Kütüb İsmail Efendi”den maksat Müfîd Efendi olmalıdır.
Müfîd Efendi’nin müderris olduğu 1180-1200 seneleri arasındaki yoğun faaliyetleri dikkat çeker. Bu dönemde kendisini ilme, tedrise ve telife verdiği anlaşılmaktadır. Nitekim eserlerinin birçoğunu bu tarihlerde yazmıştır. Mehmed Süreyyâ, Müfîd Efendi’nin çok talebesinin bulunduğunu yazar.[12]
Müfîd İsmail Efendi’nin mührü:
رَبِّ وَفِّقْ وَأَعِنْ إِسْمَاعِيلَ
“Ya Rabbi! İsmail’i muvaffak eyle ve ona yardım et.”
Vefatı ve Kabri
5 Şevval 1217 senesinde 85 yaşında vefat eden Müfîd İsmail Efendi Davud Paşa Camii haziresine defnedildi. [13] Âkifzade 1218 senesinde vefat ettiğini yazar. [14] Bugün mezar taşında yazan tarih birincisidir.
Müfîd İsmail Efendi’nin Davud Paşa Camii Haziresindeki Mezarı:
“Hüve’l-Bâkî, sâbikan Edirne kâdîsı olub Mekke-i Mükerreme pâyesini ihrâz iden merhum u mağfur-leh Müfîd İsmail Efendi rûhiçun el-Fâtiha, sene 1217, fî 5 Şevval”
Bursalı Mehmed Tahir Efendi, onun vefatı için şu mücevher tarihi zikretmiştir:
[Fa‘ilâtün/Fa‘ilâtün/Fa‘ilâtün/Fa‘ilün]
Eylesün Yezdân Müfîd’i rahmetinden müstefîd (1217) [15]
Kişiliği ve Şairliği
Muasırı olan Müstakimzade Efendi, Müfîd Efendi’nin “yalnızlık ve inzivaya alışık, şiir u inşaya rağbeti olan, naif bünyeli, kısa boylu, az konuşan, tekellüf ve yapmacıklıktan uzak bir adam” olduğunu kaydeder. [16] Yine Müstakimzade şöyle der: “Tab‘-ı şiirîleri dahi olmağla basît u mürekkeb nazm u nesr ve inşâ ve şiirde mühezzeb gonca-i gülzâr-ı maarif, dekâyık-ı envâ‘-ı fünûna vâkıf bir vücûd-i behbûddur.” [17]
Mehmed Süreyyâ onun hakkında şöyle der: “Âlim, fâzıl, münşî, şair, salih, muttaki, Nakşibendî idi.” [18]
Âkifzade de onu “âlim, fâzıl ve fahru’l-mevâlî” diyerek övgüyle anar. [19]
Müstakimzade, onun şiirlerine örnek olarak şu kıtayı zikreder:
[Fe‘ilâtün/Fe‘ilâtün/Fe‘ilâtün/Fa‘lün]
Maksadın kâr ise ey dil bu ticâret-gehde
Zâhir u bâtınını eyle du-pây-ı pergâr
Zâhirin dâire-i halkda olsun dâim
Merkez-i Hak’da virüb bâtınına istikrâr[20]
Bursalı Mehmed Tahir Efendi de onun şu Rubaisini aktarır:
[Ahreb]
Bak sâ‘ate bir dakika fevt eylemeyüb
Oynatmada rakkâsı derûnda her gâh
Miftâh-ı inâbetle kur işit sen de
Dil sâ‘atini bi-savt-i Allâh Allâh[21]
Müfîd İsmail Efendi’nin Aile Efradı
- Torunu Mehmed Nureddin Efendi[22]
Hayatı hakkında bilgi yoktur. Diğer aile fertlerinin aksine mezar taşı da Davud Paşa Camii haziresinde tespit edilememiştir. Nureddin Efendi’nin oğlu olan ve birazdan zikredeceğimiz Mehmed Sâib Efendi’nin mezar taşında Nureddin Efendi’nin Mekke kadılığına kadar yükseldiği ve 1265 senesinde vefat ettiği zikredilmektedir. Mekke kadısı olanlara Mısır’dan verilmesi adet olan belli bir miktarın “Müfîd İsmail Efendi hafîdi Mehmed Nureddin Efendi’ye” verilmesi için Mısır valisi Abbas Hilmi Paşa’ya yazılan hüküm, Başbakanlık Osmanlı Arşivindedir. [23]
- Torunu Mehmed Sâib Efendi
Müfîd Efendi’nin torunu Mehmed Nureddin Efendi’nin (ö. 1265) oğlu olan bu zat müderristir. Kabri dedesinin yanındadır:
Davud Paşa Haziresinde Müfîd Efendi’nin torunu Mehmed Sâib Efendi’nin mezar taşı:
“Hüve’l-Bâkî, Mehrûm Müfîd İsmail Efendi hafidi, Mekke-i Mükerreme kadısı iken bin iki yüz altmış beş senesi Şevvâlü’l-Mükerremi gurresinde vefât iden Muhammed Nureddin Efendi’nin mahdumı müderrisîn-i kiramdan merhum el-Hâc Muhammed Sâib Efendi’nin rûhiçun el-Fâtiha, sene 1266”
- Damadı Hatibzade Mehmed Salih Efendi
Hayatı hakkında bilgi yoktur. Tahsili tamamladıktan sonra müderrislik ve kadılık yapmıştır.
Maraş kadılığının Hatibzade Mehmed Salih Efendi’ye tevcihine dair 1228 tarihli belge:[24]
“Maraş kadâsı Müfîd İsmail Efendi damadı Hatibzade Mehmed Salih Efendi dâîlerine…”
Bosna kadılığının Hatibzade Mehmed Salih Efendi’ye tevcihini havi 1231 tarihli belge[25]
Muhtemelen Bosna kadısıyken vefat eden Hatibzade Mehmed Salih Efendi, 1234 senesinde vefat ettiğinde Davud Paşa Camii haziresinde kayınpederinin yanına defnedilmiştir.
Müfîd İsmail Efendi’nin damadı Hatibzade Mehmed Salih Efendi’nin Davud Paşa Camii Haziresindeki Mezarı:
“Hüve’l-Bâkî Merhûm u mağfur Müfîd İsmail Efendi’nin damadı sâbikan Bosna kadısı merhum u mağfur-lehümâ Hatibzade Mehmed Salih Efendi’nin rûhiçun el-Fâtiha, sene 1234, 22 Zilkade”
- Damadı Kadızade Lutfullah Efendi
Hayatı hakkında bilgi yoktur. Edirne Üç Şerefeli Medresesi’nde müderrislik, Maraş ve Erzurum kadılığı yapmış, 8 Şaban 1225’te vefat edince kayınpederinin yanına defnedilmiştir.
Edirne Üç Şerefeli müderrisi Kadızade Lutfullah Efendi’ye Maraş kadılığının tevcihine dair 1216 tarihli belge[26]
Maraş Kadısı Lutfullah Efendi’ye Erzurum kadılığının tevcih edildiğine dair şeyhülislam Salihzade Ahmed Esad Efendi tarafından tahrir edilen belge[27]
Kadızade Lutfullah Efendi’nin Davud Paşa Camii Haziresindeki Mezarı:
“Hüve’l-Bâkî, Müfîd İsmail Efendi merhumun damadı sâbikan Erzurum kadısı Kâdızâde merhum u mağfur-leh Lutfullah Efendi rûhiçun el-Fâtiha, sene 1225, fî 8 Şaban”
Lutfullah Efendi’nin oğlu, dolayısıyla Müfîd Efendi’nin kızı tarafından torunu müderris Derviş Mehmed Arif Efendi de aynı hazirede medfundur:
Derviş Mehmed Arif Efendi’nin mezarı:
“Hüve’l-Bâkî, Müfîd İsmail Efendi merhumun hafidi, Lutfullah Efendi merhumun mahdûmı müderrisîn-i kiramdan merhum u mağfur-leh Dervîş Mehmed Arif Efendi ruhiçun el-Fâtiha, sene 1226”
Müfîd Efendi’nin hanımı Fatıma Hatun (ö. 1212), kızı Hanife Hanım (ö. 1251) ve kethüdası Hafız Mustafa Efendi’nin (ö. 1239) kabirleri de aynı hazirededir.
Müfîd İsmail Efendi’nin Eserleri
Müfîd İsmail Efendi, çok eser vermiş velûd müelliflerdendir. Eserlerinin birçoğu geçmiş eserler üzerine yapılan tercüme, ihtisar, şerh, haşiye, nazım gibi çalışmalardır. Tespit edilenler şöyledir:
1. Şerhu Müntehabi’l-Kenz
Ebu’l-Berekât en-Nesefî’nin (Rahimehullah) Hanefî fıkhına dair Kenzü’d-Dekâik isimli eserinin muhtasarının Türkçe tercüme ve şerhidir. Tespit edilen tek nüshası 114 varak olup İstanbul Üniversitesi’ndedir[28] ve 1235 senesinde istinsah edilmiştir.
2. Özr-i Şer‘î Risâlesi
Müfîd İsmail Efendi’nin önce Arapça yazdığı bir risaleden yine kendisi tarafından yapılan tercüme olduğu anlaşılmaktadır. Eserin Arapça metnine ulaşılamamıştır. Özrün mahiyeti, başlaması ve bitmesi, hükmü, izale etmenin yolları, mestlere mesh yapmanın keyfiyeti gibi konuları beş başlıkta ele alan eser ortalama 2 varak olup 4 nüshası tespit edilmiştir. [29] 1203-1223 seneleri arasında yazılan risalenin sonunda Sultan III. Selim’e dua ve şu kıta bulunmaktadır:
[Fa‘ilâtün/Fa‘ilâtün/Fa‘ilâtün/Fa‘ilün]
Pâdişâh-ı bahr u ber Sultân Selîm Hân’ın Hudâ
Devlet ü ömrin fezûn bahtın hümâyûn eylesün
Sıhhat-i zâhir safâ-yı bâtın makrûn idüb
Dâimâ a‘dâsını kahr u diğer-gûn eylesün
3. Risâle-i Hakkıyye Tercümesi
Müellifin şeyhi Abdullah Nidâî-i Kaşgarî’nin Risâle-i Hakkıyye isimli Nakşibendî tarikatına dair Farsça risalesinin Türkçe tercümesidir. Müellif, tarikata intisabı ve müderrisliği gibi kısmen hayatını anlattığı eserinin başında 1205 senesinde kendi sahilhanesinde ikamet ederken bu tercümeyi yapmaya karar verdiğini zikreder. İzahlı bir tercüme olan eser, müellifin şeyhi Abdullah Kaşgarî hakkında önemli bilgileri havidir. 2 nüshası tespit edilmiştir. [30]
4. Hediyye-i Nakşibendiyye
Nakşibendî tarikatına dair Türkçe bir risaledir. İçerik olarak benzediği bir önceki eserden ihtisarla hazırlandığı tahmin edilebilir. [31]
5. Siyâsetnâme Tercümesi
Şeyhülislam Minkârîzade Yahya Efendi’nin dedesi Bursalı Cöngî Dede’nin Siyâset-i Şer‘iyye diye bilinen Arapça eserinin Türkçe tercümesidir. Eserin 4 nüshası tespit edilmiştir. [32] 1170 senelerinde telif edildiği anlaşılmaktadır.
6. Terceme-i Fıkh-ı Keydânî
Lutfullah-i Nesefî’nin fıkıhtan namaza dair “Fıkh-ı Keydânî” diye bilinen Arapça eserinin Türkçe tercümesidir. Eserin 4 nüshası tespit edilmiştir. [33]
7. Terceme-i Kudûrî
Kudûrî’nin (Rahimehullah) el-Kitâb diye bilinen muhtasarının tercüme ve şerhidir. Arapça mukaddime ile başlayan eserin 7 nüshası tespit edilmiştir. [34] Müellifin vefatından 1 sene önce 1216’da telif edilmiştir.
8. Terceme-i Levâyih-i Câmî
Molla Câmî’nin (Rahimehullah) tasavvufa dair Levâih isimli Farsça risalesinin Türkçe tercümesidir. Eserin 8 nüshası tespit edilmiştir.[35] Tercümenin manzum mukaddimesi şöyledir:
[Mesnevî: Fe‘ilâtün/Mefâ‘ilün/Fe‘ilün]
Hamd olsun Cenâb-ı Mevlâya
Reh-güşâ oldı lâ vu illâ’ya
Lâ ile nefy-i gayr idüb bi’z-zât
Vahdet-i zâtın eyledi isbât
Kâle gelmez eger çi bu iksîr
Her ne hâl ise eylemiş tasvîr
İltizâm-ı Levâyih-i Câmî
Kaddesallâhu Sirrahu’s-Sâmî
Tercümânlık idüb Müfîd-i hakîr
‘Avn-ı Hak ile eyledi ta‘bîr
Bâb-ı Lâ’dan dühûl idüb giderek
Hakk’a vâsıl olaydı sa‘y iderek
Ne güzel rabt idüb dimiş Câmî
Silsilede bu nazm-ı Fercâmı
Be-hevâ vu heves der-û ne-resî
Tâ ze-Lâ negzerî be-hû ne-resî
Zikr u fikrinde eyleyüb her gâh
O safâdan ayırmasun Allâh
9. Hâşiye alâ Tefsîri’l-Beyzâvî
Kâdî Beyzâvî’nin (Rahimehullah) meşhur tefsiri üzerine yazılmış bir haşiyedir. Müellif mukaddimede kaynakları arasında Zemahşerî’nin, Ebussud Efendi’nin, Begavî’nin tefsirlerini ve hocası İsmail Konevî Efendi’nin Beyzâvî Hâşiyesi’ni sayar. Müfid Efendi’nin, vefatından bir sene kadar önce bu eserini yazmaya başladığı ve sonuna kadar ikmal etmeye niyet ettiği anlaşılmaktadır. Fakat elde bulunan en uzun nüsha Mâide Sûresi’nde son buluyor olup 7 Receb 1217 tarihlidir ki bu müellifin vefatından iki ay kadar öncedir. Müellif hattı olması muhtemel olan iki nüshası mevcuttur.[36]
10. Hadîs-i Erbaîn
Bu eserde müellif, eskilerin adeti üzere 40 hadis-i şerif toplamış ve her hadisin Arapça orijinal metnini zikrettikten sonra hadisi Arapça, Farsça ve Türkçe nazmetmiştir. 4 nüshası bulunan eser inşallah yakında yayınlanacaktır.
11. Risâle fî Keyyi’l-Himmasa
Şer‘î özre dair fıkhî bir risale olup Halep kadısı Âşirefendizade Mehmed Bahaeddin Efendi tarafından 1244 senesinde istinsah edilen bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesindedir.[37] Müellifin adı geçen özürlere dair Türkçe risalesinin muhtasar Arapçası gibidir.
12. Huzur Dersleri Risalesi
Müellifin, 26 Ramazan 1199’da huzur derslerinde Beraat (Tevbe) Sûresi’nin bir ayetine dair verdiği takrirlerden ibarettir. Eserde Kuyucaklızade Abdurrahman Efendi, Seyyid Abdi Efendi, Ahmed Münib Efendi, Ödemişli Ali Efendi, Viranşehirli Hasan Efendi gibi ulemanın da takrirleri zikredilmiştir. Tek nüshası tespit edilmiştir. [38]
13. Şerhu’l-Ahlâki’l-Adudiyye
Aduddîn el-Îcî’nin ahlaka dair Arapça eserinin Arapça şerhi olup Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından tercümesiyle birlikte yayınlanmıştır.
14. Şerhu Şemâili’t-Tirmizî
Şemâil-i Şerîf’in Arapça şerhi olup daha önce yazılmış yedi şerhten istifade ile hazırlanmıştır ki şunlardır: Nesîmüddîn Mîrek Şâh eş-Şîrâzî, Molla Hanefî Tebrîzî, İsâm-ı İsferâyînî, Muslihuddin Lârî, İbn Hacer el-Heytemî, Münâvî ve Ali el-Kârî (Rahimehumullah). Müellifin müsveddesi olan bir nüshası tespit edilmiştir.[39] Müellif mukaddimede Şevval 1199 tarihinde Bahçekapı Hamidiye Medresesi’nde müderris iken Şemâil’i okuttuğunu, bu sebeple şerh yazmak istediğini belirtir.
15. Nazmu Menâzili’s-Sâirîn ve Şerhi
Müfid Efendi bu eserinde, Hâce Abdullah Herevî’nin tasavvuf makamlarına dair Menâzilü’s-Sâirîn isimli eserini nazmetmiş ve daha sonra kendi nazmını şerh etmiştir. Mukaddimesinde Afîfüddîn Tilimsânî ve Abdürrezzâk Kâşânî’nin şerhlerinden istifade edildiği belirtilen eserin iki nüshası tespit edilmiştir. [40]
16. Manzum Kasîde-i Bürde Şerhi
Müellifin adeti üzere Kaside-i Bürde’nin her beytini üç beyit ile şerh etmeyi iltizam eden Arapça eserin başında 12 beyitlik bir mukaddime vardır. Şerhin vezni ve kafiyesi Kaside-i Bürde ile aynıdır. Eserin minhuvâtı havi iki nüshası tespit edilmiştir. [41]
17. Manzum Kasîde-i Bürde Tercümesi
Bir önceki eserin nüshalarının kenarında bulunur. Müellif Bürde’yi Arapça manzum şerh etmiş ve yine manzum olarak Müctes vezninde Türkçeye çevirmiştir.
18. Şerhu’l-Kasîdeti’l-Bedî‘iyye
Safiyyüddin el-Hillî’nin Bedî‘iyye diye bilinen ve Bürde’ye nazire olarak yazılan manzumesinin Arapça manzum şerhidir. 2 nüshası tespit edilmiştir. [42]
19. Terceme-i Es’ile-i Semaniye
Sultan Said Mirzâde’nin isteğiyle Seyyid Şerif Cürcânî (Rahimehullah) tarafından bir mukaddime ve felsefî/kelâmî sekiz sorunun cevabını havi Farsça risalenin Türkçe tercümesidir. Tek nüshası tespit edilmiştir. [43]
20. Manzum Kasîde-i Nûniyye Tercümesi
Müellifin Hızır Bey’in Kasîde-i Nûniyye’sine dair yaptığı iki çalışmadan biri olup Hezec bahriyle ve kasidenin kendi kafiyesiyle Türkçeye tercümesinden ibarettir.
Bunların dışında Müfîd İsmail Efendi, Delâilü’l-Hayrât ve Pend-i Attâr’ı şerh etmiş[44], Fenârî’nin İsagoci Şerhi’ne, İsâm-ı İsferâyînî’nin İstiâre’sine ve Taşköprîzade’nin münazaraya dair Âdâb şerhine haşiye yazmış, İbn Melek’in Menâr şerhini ve Kenzü’l-Ummâl’i ihtisâr etmişse de bunların nüshasına rastlanmamıştır. [45]
Yazının bir sonraki bölümünde Müfîd Efendi’nin Manzum Kasîde-i Nûniyye Şerhi’nin metni incelemesiyle birlikte yayınlanacaktır inşallah.
[1] Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 1311, IV/505.
[2] Âkifzâde, el-Mecmû‘, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Arabi Koleksiyonu, nr. 2527, vr. 67b.
[3] Nitekim müellif, bir eserinde Konevî İsmail Efendi’den “üstadım” diyerek bahseder. Bkz. Müfîd İsmail Efeni, Hâşiye alâ Tefsîri’l-Beyzâvî, Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 218, vr. 1b.
[4] Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 1311, IV/505.
[5] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 125.
[6] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 125, 126.
[7] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 125.
[8] Eserin bir nüshasının kenarında bu zatın “Haffâf el-Hâc Ahmed” olduğu belirtilmiştir.
[9] Bkz. Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 1311, IV/505.
[10] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 125.
[11] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 126.
[12] Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 1311, IV/505.
[13] Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 1311, IV/505.
[14] Âkifzâde, el-Mecmû‘, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Arabi Koleksiyonu, nr. 2527, vr. 67b.
[15] Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul, 1333/1914, s. 243.
[16] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 125.
[17] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 126.
[18] Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 1311, IV/505.
[19] Âkifzâde, el-Mecmû‘, Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Arabi Koleksiyonu, nr. 2527, vr. 67b.
[20] Müstakimzade, Tuhfe-i Hattâtîn, 1928, s. 125.
[21] Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul, 1333/1914, s. 243.
[22] Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, 1311, IV/505.
[23] BOA. C. ADL. 27. 1609.
[24] BOA. HAT. 1525.
[25] BOA. HAT. 1537-8.
[26] BOA. HAT. 1481.
[27] BOA. AE. SSLM. III. 423-24282.
[28] İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar Koleksiyonu, nr. 2218.
[29] İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar Koleksiyonu, nr. 2010 (1248 tarihli); 3723 (1229 tarihli); Süleymaniye Kütüphanesi, Reşid Efendi Koleksiyonu, nr. 251, vr. 58b-60a; Yazma Bağışlar Koleksiyonu, nr. 1264 (1242 tarihli).
[30] Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 1801, 3593.
[31] Süleymaniye Kütüphanesi, Darülmesnevi Koleksiyonu, nr. 169, vr. 0b-26a; İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Arapça Yazmalar Koleksiyonu, nr. 6460, vr. 186b.
[32] İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar Koleksiyonu, nr. 2010 (1248 tarihli); 3723 (1229 tarihli); Süleymaniye Kütüphanesi, Yazma Bağışlar Koleksiyonu, nr. 1264 (1242 tarihli).
[33] Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih Koleksiyonu, nr. 1525; Mihrişah Sultan Koleksiyonu, nr. 108 (1170 tarihli).
[34] Süleymaniye Kütüphanesi, Pertev Paşa Koleksiyonu, nr. 163 (Bayezid Camii şeyhizade Seyyid Mehmed Hayri Efendi, 1248); Halet Efendi Koleksiyonu, nr. 103 (1229 tarihli); Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 592 (Seyyid Ahmed Nüzhet, 1251); İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar Koleksiyonu, nr. 244 (1242 tarihli); nr. 2165 (1227 tarihli); nr. 3270 (Hâcegân-ı Dîvân-ı Hümâyûndan Mehmed Nazif, 1236); Manisa İl Halk Kütüphanesi, nr. 4607.
[35] Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi Koleksiyonu, nr. 3789 (Seyfeddin b. Muhammed Âlim, 1209); Mihrişah Sultan Koleksiyonu, nr. 206; İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar Koleksiyonu, nr. 10578 (1271 tarihli); İbb Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin Yazmaları, nr. 373 (1230 tarihli); nr. 1511 (Yenişehirli Mehmed Efendi, 1223); Konya Bölge Yazma Eser Kütüphanesi, nr. 6427.
[36] Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 218; Reşid Efendi Koleksiyonu, nr. 101.
[37] Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 916, vr. 69b.
[38] Süleymaniye Kütüphanesi, Hasan Hüsnü Paşa Koleksiyonu, nr. 80, vr. 85b-88a.
[39] Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 362.
[40] Süleymaniye Kütüphanesi, Hasan Hüsnü Paşa Koleksiyonu, nr. 237 (1205 tarihli); İstanbul Üniversitesi, Nadir Eserler Kütüphanesi, Arapça Yazmalar Koleksiyonu, nr. 6460 (1188 tarihli).
[41] Süleymaniye Kütüphanesi, Hasan Hüsnü Paşa Koleksiyonu, nr. 237 (1205 tarihli); Aşir Efendi Koleksiyonu, nr. 300 (1201 tarihli).
[42] Süleymaniye Kütüphanesi, Hacı Mahmud Efendi Koleksiyonu, nr. 3550 (1193 tarihli); Hasan Hüsnü Paşa Koleksiyonu, nr. 237 (1205 tarihli).
[43] Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 3593 (1208 tarihli).
[44] Mehmed Tahir Efendi, Müfîd Efendi’ye bir Pend-i Attâr şerhi nispet etmişse de Abdurrahman Abdî Paşa’nın Pend-i Attâr’a yazdığı şerhe Müfîd ismini verdiği bilgisiyle beraber mülahaza edilmelidir.
[45] Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul, 1333/1914, s. 243.