Giriş
Ṭabaḳâtü’l-Müfessirîn ifadesi bir izafet tamlaması olup tabaḳât ve el-müfessirîn kelimelerinden müteşekkildir. Bu iki kelimeye bakacak olursak;
a) Ṭabaḳât “طبَقات” lafzı, “ طبَقة /ṭabaḳa” kelimesinin cem’i/çoğuludur. Lügatte/sözlükte “üst üste olan iki şeyin birbiriyle uyuşması, derece, mertebe ve konum bakımından örtüşmesi” anlamlarına gelen ve “طبق /ṭabaḳ” kelimesinden türetilen ṭabaḳa kelimesi, “sınıf, zümre, insan topluluğu” manalarına da gelir.[1]
İslâm telif geleneğinde, sahasında tanınmış şahsiyetlerin biyografilerini/hayat hikayelerini konu edinen telif türüne ṭabaḳât denir. Buna göre tabakat; sahâbe, tâbiîn, fukaha, muhaddisler, müfessirler ve kelamcılar gibi âlimler, edipler ve şairler, sûfîler ve ayırıcı özelliklere sahip olan kişilerden söz eden telif türünü ifade eder. Bir başka ifadeyle, aynı ya da yakın asırda veya mekânda yaşayıp önemli bazı durumlar ve vasıflar bakımından ortak özellikleri bulunan insan topluluklarının biyografilerini bir arada veren eserlere ṭabaḳât kitapları denir.
b) el-Müfessirîn “المُفسِّرين” kelimesi ise “المُفسِّر /el-müfessir” lafzının cem’i/çoğulu olup, “تفسير /tefsir” mastarından türetilmiş ismi faildir. Tefsir lügatte “açıklamak, izah ve beyan etmek” anlamına gelir.[2] Bazı detaylı tariflere girmeden kısaca ifade edecek olursak da müfessir; “Kur’ân-ı Kerim’in manalarını açıklama faaliyeti yürüten kimse” demektir.[3]
Buna göre ṭabaḳâtü’l-müfessirîn kavramını; “Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem’den günümüze kadar, tefsir/ Kur’ân-ı Kerim’in manalarını açıklama faaliyeti yürüten âlimlerin hayatlarını ve eserlerini alfabetik ya da vefat tarihleri itibariyle (kronolojik şekilde) ele alan biyografik eserlerin ortak adı” şeklinde tarif edebiliriz.[4]
Burada hatırlatılması gereken bir husus vardır ki, müfessir sayılarak hayatı ṭabaḳâtü’l-müfessirîn kitaplarında ele alınan alim tarafından yürütülen tefsir faaliyeti; bazen müstakil bir tefsir ya da tefsir haşiyesi telif etme, bazen na-tamam bir tefsir kaleme alma, bazen de sadece belirli bir sûre ya da ayet üzerine tefsir yazma faaliyetinden ibaret olabilir.
Ṭabaḳâtü’l-Müfessirîn Literatürünün Ortaya Çıkışı
Ṭabaḳât, her ne kadar hadis âlimlerinin geliştirmiş olduğu bir telif türü olsa da[5], ṭabaḳât kavramı tefsir de dahil olmak üzere farklı ilim dalları için de kullanılmıştır. Ancak tefsir tabakatının ortaya çıkışı geç bir döneme tekabül etmektedir. Bu gecikmenin sebeplerinden biri; erken dönem müfessirlerinin muhaddis tabakatları ya da genel tabakat eserlerinde kendilerine yer bulmaları; diğeri ise sonraki dönemde müfessirlerin, mezhebi aidiyetlerine göre fıkıh ve kelam merkezli tabakat çalışmalarında yer almalarıdır denilebilir.[6]
Buna göre, Hafız Süyûtî (ö. 911/1505) ile başlayan tefsir ilmi merkezli tabakat yazımının ortaya çıkışının ardından hızlı bir şekilde yayıldığı söylenebilir. Nitekim bunun bir yansıması olarak ṭabaḳâtü’l-müfessirîn kavramının ilim tasnifi çalışmalarında yer bulduğunu görmekteyiz. Mesela Süyûtî’den yaklaşık elli yıl sonra vefat eden Taşköprizâde Ahmed Efendi (ö. 968/1561), diğer ilim dallarında olduğu gibi tefsir âlimlerine dair çalışmalar için de İlmü ṭabaḳâti’l-müfessirîn terimini kullanmıştır.[7] Aynı şekilde Kâtib Çelebi (ö. 1067/1657) de İlmü ṭabaḳâti’l-müfessirîn başlığı altında müfessirlerin biyografilerini ele alan çalışmalara değinmiştir.[8]
Ṭabaḳâtü’l-Müfessirîn Kitaplarında Genel Tertip
Tabakātü’l-müfessirîn eserlerinde ilk tabakanın hangi dönemden başlatıldığı hususu önemli bir konudur. Müfessirlerin ilki Resûl-i Ekrem Sallallâhü Aleyhi ve Sellem ve onun kıymetli ashabı olduğu için bazı kitaplarda önce sahâbî müfessirlerin tanıtıldığı görülür. Kişinin eser telif etmiş olmasının esas kabul edildiği çalışmalarda ise daha çok tâbiîn dönemiyle başlangıç yapılır. Çünkü ilk telif eserler sahâbe sonrasında tâbiîn veya tebeu’t-tâbiîn âlimleri tarafından kaleme alınmıştır.
Müstakil bir tefsir dışında yer yer tefsirle ilgili eser meydana getirenlerin tanıtıldığı tür içinde her tabakanın ne zaman başlayıp ne zaman sona erdiği hususunda bir birlik bulunmamaktadır. Ancak zamandan hareketle telif edilen eserlerde hicrî her yüzyıl genellikle bir tabaka kabul edilmiştir.[9]
Ṭabaḳâtü’l-Müfessirîn Kitapları Dışında Müfessirler Hakkında Bilgi Veren Kaynaklar
Ṭabaḳâtü’l-müfessirîn alanında kaleme alınan eserlerin tanıtımına geçmeden önce, müfessirlerin biyografilerine bu eserler dışında çeşitli tasnif türlerinde de rastlanabileceğine dikkat çekmek gerekir.
- Bu konuda ilk olarak bazı tefsirlerin mukaddimeleri zikredilebilir. Mesela İmam Taberî (ö. 310/923) Câmi’u’l-beyân’ının mukaddimesinde Kur’ân’ı tefsir eden sahâbîlere değindikten sonra tefsir bilgisi övülen ve yerilen müfessirler hakkında bilgi verir. Yine Sa’lebî (ö. 427/1035) el-Keşf ve’l-beyân adlı tefsirinin mukaddimesinde, kendisinden istifade ettiği müfessirlere değinerek bir tefsir tarihi inşa eder. İbn Atiyye de (ö. 541/1147) el-Muḥarrerü’l-vecîz adlı eserinin mukaddimesinde sahâbe ve tâbiîn müfessirlerine dair bilgi verdikten sonra Allah’ın kitabının tefsirinin her neslin güvenilir isimleri tarafından devam ettirildiğini belirterek önde gelen müfessirlerin isimlerini zikreder. et-Teshîl li ulûmi’t-tenzîl sahibi İbn Cüzeyy (ö. 741/1340) ise mukaddimesinde müfessirlere özel bir başlık açarak müfessirlerin tabaka tabaka olduğunu vurgular. İbn Atiyye’nin mukaddimesindeki bilgileri tekrarlamasıyla birlikte İbn Cüzeyy’in, müfessirleri batılı/mağribî ve doğulu/meşrikî müfessirler şeklinde coğrafi mekân merkezli tasnif etmesi önemli bir farklılıktır.[10]
- Genel nitelikli tarih ve tabakat kitaplarında ya da muhaddislerin, Hanefî, Şâfiî, Hanbelî veya Mâlikî fıkıh âlimlerinin, kelamcıların, sûfîlerin veyahut Mu’tezile ve Şi’a gibi ehli sünnet dışı ekollere mensup alimlerin biyografilerine dair kaleme alınan hususi tabakat kitaplarında da söz konusu mezheplere mensup müfessirler tanıtılır.
- Başta Süyûtî’nin el-İtḳān’ı olmak üzere Ulûmu’l-Kur’an (Kur’an İlimleri) kitaplarının bir kısmında da “tabakātü’l-müfessirîn” başlıkları altında birtakım müfessirler tanıtılır. Mesela İbn Akīle’nin (ö. 1150/1737) ez-Ziyâde ve’l-iḥsân fî ʿulûmi’l-Ḳurʾân adlı hacimli kitabında 153. Bölüm “Ṭabaḳâtü’l-müfessirîn” başlığıyla adlandırılarak el-İtḳān’da yer alan bilgilerin genel bir tekrarı yanında müfessirlere dair bazı yeni bilgiler eklenmiştir.
- Son dönemde müstakil bir ilim dalı haline gelen Menâhicü’l-müfessirîn kitaplarında da tefsirlerinde takip ettikleri menhec/yöntem/usulleri incelenen müfessirlere dair biyografik bilgilere yer verilmiştir.
Bu noktada, tefsir okuyucuları açısından müfessirlerin biyografileri/hayat hikayelerini öğrenmenin yanı sıra, yazdıkları tefsirlerde izledikleri menheci/usulü bilmenin de ne kadar gerekli ve önemli olduğunu hatırlatmakta fayda vardır. Nitekim tefsir tabakatı kitaplarında adı geçen tefsirler hakkında nadiren bilgi verilir. Bu tür bilgiye ulaşmak için Menâhicü’l-müfessirîn kitaplarını ya da ansiklopedik eserleri incelemek gerekir. Menâhicü’l-müfessirîn kitaplarına örnek olarak Hüseyin ez-Zehebî’nin (1915-1977) et-Tefsîr ve’l-müfessirûn adlı meşhur çalışması zikredilebilir.
Devam edecek…
[1] Bk. Ebü’l-Hüseyn Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, “Ṭabaḳa”, Mu’cemü mekâyîsi’l-luga, thk. Abdüsselâm Muhammed Hârûn (Beyrut: Dârü’l-fikr, 1399/1979), 3/439; Ebû Nasr İsmâîl b. Hammâd el-Cevherî, “Ṭabaḳa”, eṣ-Ṣıḥâḥ: Tâcü’l-Luġa ve Ṣıḥâḥu’l-Arabiyye, thk. Ahmed Abdülgafûr Attâr (Beyrut: Dâru’l-İlmi’l-Melâyîn, 1399/1979), 4/1511.
[2] Mesela bk. Ahmed b. Fâris b. Zekeriyyâ, “Fesera”, Mu’cemü mekâyîsi’l-luga, thk. Abdüsselâm Muhammed Hârûn (Beyrut: Dârü’l-fikr, 1399/1979), 4/504.
[3] Bk. Müsaid b. Süleyman et-Tayyâr, et-Tahrîr fî Usûli’t-Tefsîr, (Cidde: Dâru Vakfi Edvâi’ş-Şâtibiyye & Dâru’l-Gavsânî, 2021), s. 20.
[4] Çiçek, Mehmet, Yazıcı, Burhan, Edirnevî’nin Ṭabaḳâtü’l-Müfessirîn Adlı Eserinin Tefsir Tabakat Literatüründeki Yeri, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, s. 120, Cilt: 22, Sayı: 41, Yıl: 2020 (Haziran).
[5] Bk. Efendioğlu, Mehmet, “TABAKAT”, 3/8: “Hadis”, DİA, 39/291-292.
[6] Bk. Kaya, Mesut, “Hadis ve Tarih İlimleri Arasında Tefsir Tabakat Literatürü: Histografik Bir İnceleme”, s. 41-43.
[7] Taşköprizâde Ahmed Efendi, Miftâhu’s-sa’âde, 1/260-261.
[8] Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn ‘an esâmi’l-kütüb ve’l-fünûn, thk. Mehmet Şerafettin Yaltkaya (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, ts.), 2/1105-1107.
[9] Bk. Birışık, Abdülhamid, “TABAKAT”, 2/8: Tefsir, DİA, 39/290.
[10] Bk. Ebû Cafer Muḥammed b. Cerîr et-Ṭaberî, Câmiʿu’l-beyân ʿan teʾvîli âyi’l-Ḳurʾân, thk. Abdullah b. Abdülmuḥsin et-Türkî (Mısır: Dâru Hecer, ts.) 1/74-87; Ebû İshâk Aḥmed b. Muḥammed b. İbrâhîm es-Sa’lebî, el-Keşf ve’l-beyân, thk. Şeyh Seyyid Kesrevî Hasan (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1425/2004) 1/5-16; İbn Atıyye el-Endelüsî, el-Muḥarrerü’l-vecîz fî tefsîri’l-kitâbi’l-ʿazîz, thk. Abdüsselâm Abdüşşâfî Muhammed (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1422/2001) 1/41-42; İbn Cüzeyy, Ebü’l-Ḳâsım Muḥammed b. Aḥmed, et-Teshîl li ‘ulûmi’t-tenzîl, thk. Muhammed Salim Haşim (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1415/1995) 1/13-14.