Makaleler

Âyete’l-Kürsî ve Fazileti

بسم الله الرحمن الرحيم

Giriş

Ayete’l-Kürsî, Müslümanlar arasında pek çok gaye için okunmaktadır. Bunlardan en yaygın olanı ise korku, endişe ve panik durumlarında korkulan şeyden korunmak maksadı ile okunmasıdır. Ayete’l-Kürsî’nin fazileti ve faydaları hakkında pek çok hadis-i şerif zikredilmiştir. Bu yazımızda Ayete’l-Kürsî’nin bazı faziletlerini zikrederek anlam ve önemine vurgu yapacağız.

Ayete’l-Kürsî ve Manası

Ayete’l-Kürsî kelimesi aslında Arapçadan dilimize geçmiş bir kelimedir. Arapça olarak okunuşu “آيَةُ الْكُرْسِي” “Âyetü’l-Kürsî” şeklindedir. Muhtemelen Türkçede telaffuzu ağır olduğundan dile kolay gelmesi ve telaffuzunun hafif olması adına “Ayete’l-Kürsî” şeklinde yaygınlaşmıştır. Galat-ı meşhurun lügat-ı fasihten evla olmasına binaen yazıda Ayete’l-Kürsî ismini kullanacağız.

Ayete’l-Kürsî Bakara sûresinin 255. Ayet-i kerimesidir. Ayete’l-Kürsî kelime olarak ‘Âyet’ ve ‘Kürsî’ kelimelerinden müteşekkildir. İçerisinde taht, saltanat gibi anlamlara gelen “Kürsî/Kürsü” kelimesinin geçmesi hasebiyle kendisine “Ayete’l-Kürsî” Kürsü ayeti denilmiştir.

Arapçası:

اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَنْ ذَا الَّذ۪ي يَشْفَعُ عِنْدَهُٓ اِلَّا بِاِذْنِه۪ۜ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُح۪يطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ٓ اِلَّا بِمَا شَٓاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَۚ وَلَا يَؤُ۫دُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظ۪يمُ ﴿ البقرة: ٢٥٥ ﴾

Meâli:

“Allâh ki; Kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur! (Başı sonu olmayan, Zât’ına ait bir hayatla) Hayy’dır; (yaratıklarını yönetme ve koruyup kollama işini dâima üstlenmiş bulunan bir) Kayyûm’dur. Ne (uyku öncesindeki) bir gevşeme, ne de bir uyku kendisini tutmaz. Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar (mülkiyet ve hâkimiyet bakımından) sadece O’na aittir. Kim o’nun izni olmadan onun huzurunda şefaat edecek kimsedir? O, (yaratıklarının) önlerinde olanları da, arkalarında bulunanları da (onların geçmiş-gelecek, dünya-âhiret, görülen ve görülmeyen her şeylerini) bilmektedir. (Öğretmeyi) dilediği şeyler hariç, onlar O’nun ilmi(nin tealluk ettiği sonsuz bilgileri)nden hiçbir şeyi kavrayamazlar. (Arş’ının önündeki tahtı olan) Kürsü’sü (ise) gökleri ve yeri kaplamıştır. O ikisini(n yedi kat tabakalarını) korumak kendisine hiç de ağır gelmez. (Eş ve benzerden, tüm noksanlık emâreleri ve sonradan olma belirtilerinden son derece yüce olan) Aliyy de; (Zât’ına nispetle, her şeyin değersiz kalacağı bir büyüklük sahibi olan) Azîm de ancak O’dur!”

Ayetin İsimleri

Bu ayet-i kerîme’nin pek çok ismi bulunmaktadır. Bunlar arasında en meşhur ve yaygın olanı “Ayete’l-Kürsî” ismidir ki Peygamber Efendimiz sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem ve ashabı tarafından da hadis-i şeriflerde bu isim kullanılmıştır.[1] Medine döneminde inen bu ayet-i kerime, Tevhîd’in temellerini ve Allah’ın Esma ve sıfatlarını anlatmaktadır.

Ayet-i kerîmenin okunuş maksadına ve içerdiği anlama göre 41 tane farklı ismini Muhammed Hakkı en-Nâzilî (rahmetullâhi aleyh) Hazînetü’l-Esrâr adlı eserinde zikretmiştir.[2]

Bunlardan bazıları şunlardır:

  • “آية الكرسي” “Ayetü’l-Kürsî” Kürsî ayeti.
  • “أعظم الآيات” “A‛zamü’l-Âyât”. Ayetlerin en büyüğü/yücesi.
  • “سيدة آي القرآن” “Seyyidetü Âyi’l-Kur’ân”. Kur’ân ayetlerinin efendisi.
  • “أفضل آي القرآن” “Efdalü Âyi’l-Kur’ân”. Kur’ân ayetlerinin en faziletlisi.
  • “آية التوحيد” “Âyetü’t-Tevhîd”. Tevhîd ayeti.
  • “آية المستعينين” “Âyetü’l-Müste‛înîn”. Yardım isteyenlerin ayeti.
  • “آية الآمنة” “Âyetü’l-Âmine”. Emniyet ayeti.

Âyete’l-Kürsî’nin Fazileti

Kur’ân-ı Kerîm ayetlerinin her biri farklı anlamlara ve farklı faziletlere sahiptir. Bunlar arasında Ayete’l-Kürsî, Fatiha gibi pek çok fazileti bulunan son derece zengin bir duadır. Kendisi hakkında Peygamber Efendimiz sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem’in, sahabenin, tabiinin ve ulemanın zikretmiş olduğu pek çok fazilet ve fayda bulunmaktadır.

Ayete’l-Kürsî “Allah” lafzı ile başlayarak, içerisinde Allah Teâlâ’nın pek çok sıfatının zikredildiği ve en sonunda Allah azze ve celle’nin en yüce olduğuna delalet eden “Aliyyü’l-Azîm” sıfatları ile biten bir ayeti kerîmedir.

Ayete’l-Kürsî, ayetlerin hem efendisi hem de en muazzamıdır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) hakkında şöyle buyurmuştur:

“Her şeyin bir zirvesi/tepesi vardır. Şüphesiz ki Kur’ân’da zirve olan ise Bakara suresidir. Ve içerisinde Kur’ân ayetlerinin efendisi olan Âyete’l-Kürsî bulunmaktadır.”[3]

Bir seferinde sahabeden birisi Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’e “Kur’ân ayetlerinin en yüce/büyük olanı hangisidir?” diye sorduğunda kendisine “اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۜ” cevabını vermiştir.[4]

Diğer bir hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem Übeyy b. Ka‘b radıyallâhü anhü’ya “Allah’ın kitabında, hangi ayet en yüce olanıdır?” diyerek soru sormuştur.

Cevap olarak Übeyy b. Ka‛b (radıyallâhü anh)’tan “اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ” ayeti” cevabını işitince, Peygamber Efendimiz sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem onun göğsüne vurarak kendisini tebrik etmiştir.[5]

Ebû Abdillâh el-Kurtubî (rahmetullahi aleyh) ayetin bu kadar şan, şeref ve yücelikte olması ile ilgili hocası Ebû Cafer Ahmed el-Kaysî (rahmetullâhi aleyh)’den şunu nakletmiştir:

“Ayete’l-Kürsî en şerefli ayettir. Çünkü içerisinde Allah Teâlâ’nın ismi, zahiren ve zamirler ile birlikte toplamda 18 kere tekrar edilmiştir ki; Ayete’l-Kürsî’nin dışında başka bir ayette böyle bir şey yoktur”.[6]

Ayeti kerimenin fazileti ile alakalı bir başka hadisi şerifde Peygamber Efendimiz (sallallâhü teâlâ aleyhi ve sellem) surelerin faziletinden bahsederken bakara suresi ile ilgili olarak her bir ayetin 80 melek ile birlikte indiğini söylemiş ve Ayete’l-Kürsî’nin de arşın altından çıkartılarak/alınarak bize ulaştırıldığını ifade etmiştir.[7]

Sahabe-i Kirâm efendilerimizden Ebû Ümâme el-Bâhilî radıyallâhü anh da 4 ayetin Kenzü’l-Arş’tan (Arşın hazinesinden) olduğunu bunlardan bir tanesinin de Ayete’l-Kürsî olduğunu söylemiştir. [8]

Ulema ise Ayete’l-Kürsî’nin ayetlerin en ulvisi olmasının sebebini “Uluhiyyet vahdâniyyet hayat, ilim, mülk, kudret ve irade gibi Allah Teâlâ’nın Esma ve sıfatından usulü seb’ayı ihtiva etmesinden ötürüdür” şeklinde açıklamışlardır.[9]


[1] Bkz. Tirmizî, Fazâ’ilü’l-Kur’ân, hadis no: (2878); Abdürrezzâk es-San‘ânî, Musannef, Dâru’t-Te’sîl, 3/282 (6099); Dârimî, Sünen, Dâru’l-Beşâ’iri’l-İslâmiyye, s. 770 (3704); İbnü’z-Zureys, Fazâ’ilü’l-Kur’ân, Dâru’l-Fikir, s. 84 (166).

[2] Muhammed Hakkı en-Nâzilî, Hazînetü’l-Esrâr, Matba‛atü’l-Hayriyye, s. 126-139.

[3] Tirmizî, Fazâ’ilü’l-Kur’ân, hadis no: (2878); Abdürrezzâk es-San‘ânî, Musannef, Dâru’t-Te’sîl, 3/282 (6099); Humeydî, Müsned, Dâru’s-Sekâ, 2/207 (1024).

[4] Ebû Dâvûd, Hurûf, hadis no: (4003); Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, Mektebetü İbn Teymiye, 1/334 (999).

[5] Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 1/556 (810-258); Ebû Dâvûd, Salât, hadis no: (1460).

[6] Ebû Abdillâh el-Kurtubî, et-Tizkâr fî Efdali’l-Ezkâr, Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, s. 179.

[7] Ahmed b. Hanbel, Müsned, Mü’essesetü’r-Risâle, 33/417 (20300); Ebû Bekir er-Rûyâni, Müsned, Mü’essesetü Kurtuba, 2/323 (1284), 2/331 (1307); Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, 20/230 (541); Ebû Abdillâh el-Mervezî, Muhtasaru Kıyâmi’l-Leyl, s. 168.

[8] İbnü’z-Zureys, Fazâ’ilü’l-Kur’ân, Dâru’l-Fikir, s. 80 (148); Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, Mektebetü İbn Teymiye, 8/235 (7920).

[9] Nevevî, el-Minhâc, Dâru İhyâ’i’t-Türâsi’l-Arabî, 6/94.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu