Kitaplar

Feth-u Ebvâbi’d-Dîn fî Şerh-i Âdâbi’l-Müridîn – فتح أبواب الدين في شرح آداب المريدين لملا علي القاري رحمه الله

Çalışılan Eserle İlgili Malumat

Çalışılan Eserin Adı:

“Fethu Ebvâbi’d-Dîn fî Şerhi Âdâbi’l-Mürîdîn”.

Eserin Müellifinin Adı:

Molla Nureddin Ebu’l-Hasen Ali b. Sultan Muhammed el-Kârî.

Müellifin Kısa Tercüme-i Hali:

Molla Aliyyü’l-Kâri, bugün Afganistan sınırları içerisinde bulunan Herat’ta doğmuştur. Kıraat da dahil ilk medrese tedrisatını bu bölgenin âlimlerinden almış ve genç yaşlarında iken Safevî Devleti’nin kurucusu Şah İsmail’in fitnesinden dolayı Mekke-i Mükerreme’ye gitmiştir. İbn Hacer el-Heytemî (v. 973), Ali Müttekî el-Hindî (v. 975), Kutbuddin el-Mekkî (v. 990) gibi devrin büyük âlimlerinden dersler okumuştur. Molla Aliyyü’l-Kâri, ilimle meşgul olmanın yanında zühd ve verâsıyla sultan meclislerinden uzak durmuş, resmî vazifeleri kabul etmemiştir. Hat sanatına vukûfiyeti sebebiyle her sene iki Mushaf yazıp, birinin ücretiyle bütün senesinin rızkını temin eder, diğerinin ücretini de sadaka olarak dağıtırmış. Tefsir, hadis, fıkıh, akaid, ve usulleri, kıraat, ferâiz, lügat, edeb, nahiv ve daha birçok ilim sahasında yüzden fazla eser ve risale kaleme almıştır. Ulemâ-i uzzâb’dan (bekar) olup, hicri 1014 senesinde Mekke’de vefat etmiş ve Cennet-i Muallâ Kabristanı’na defnedilmiştir.

Çalışılan Eserin Vasfı ve İlmi Değeri:

“Müridlerin âdâbı” mevzusu, mutasavvıf ve şeyhlerin sohbetine katılanların, onlara bağlanıp tarikata girenlerin uymaları gereken edep ve erkândan, şeyh-mürid arasındaki münasebetlerin kaidelerinden bahseder ve dervişlere yol gösterir. Bu tür eserler, tasavvuf edebiyatı içerisinde “Âdâbü’l-Mürîdîn”, “Edebü’l-Mürid”, “Âdâbü’l-Mutasavvıfa”, “el-Vesâyâ” ve “Tarikatnâme” diye isimler alırlar.

“Müridlerin âdâbı” mevzusu, Ebu’n-Necib es-Sühreverdî’nin Âdâbü’l-Mürîdîn adlı eserinden daha önce de kaleme alınmıştır. Nitekim Hâris el-Muhâsibî (v. 243) Âdâbü’n-Nüfûs, Yahyâ b. Muaz er-Râzî (v. 258) Kitâbü’l-Mürîdîn, Cüneyd-i Bağdâdî (v. 297) Edebü’l-Müftakir İlallâh, Hakîm et-Tirmizî (v. 320) Âdâbü’l-Mürîdîn ve Edebü’n-Nefs, , Ebû Alî er-Rûzbârî (v. 322) Kitâbü Edebi’l-Fakr, Sülemî (v. 412) Âdâbü’s-Sohbe ve Hüsnü’l-Uşre, Câmiu Âdâbi’s-Sûfiyye, Âdâbü’l-Fakr ve Şerâituhu, Beyânü Zeleli’l-Fukarâ ve Mevâcibu Âdâbihim adlı eserleri yazmışlardır. Ayrıca bu mevzu, Ebu Nasr es-Serrac’ın (v. 378) el-Lümâ’sı, Ebû Tâlib el-Mekkî’nin (v. 386) Kûtü’l-Kulûb gibi eserlerinde geniş bir şekilde mevzu bahis yapılmıştır. Ancak müridlerle ilgili bu ve benzeri meseleler ayrıntılı ve düzenli bir şekilde ilk defa Ebu’n-Necib es-Sühreverdî’nin, Âdâbü’l-Mürîdîn adlı eserinde ele alınmıştır.

Ebu’n-Necib es-Sühreverdî’nin Âdâbü’l-Mürîdîn eseri, mukaddime ve 26 fasıldan oluşmaktadır. Mukaddimede sûfiyyenin, ehli sünnet itikadından farklı olmayan itikadi görüşlerini zikretmiştir. Ardından fasıllarda tasavvufun mahiyeti, makamlar ve haller, şathiyyat ve bir sûfinin ictimâi hayattaki yolculuk, giyim-kuşam, yeme-içme, açlık-tokluk, uyuma, evlenme, hastalık, ölüm ve benzeri hallerindeki edep ve kaidelerinden bahsetmiştir.

Âdâbü’l-Mürîdîn, Molla Aliyyü’l-Kâri’nin şerhinden önce, ikisi de Hint ulemasından olup, birincisi Şerhu Âdâbi’l-Mürîdîn adıyla Kübreviyye tarikatının Firdevsiyye kolunun şeyhi Şerefüddin Ahmed b. Yahya el-Mânerî (v. 782) ve diğeri el-Hâtime adıyla Muhammed b. Yunus el-Hüseynî Kîsûdirâz (v. 825) tarafından şerh edilmiştir.

Fethu Ebvâbi’d-Dîn adlı eser, Ebu’n-Necîb es-Sühreverdî’nin (v. 563) Âdâbü’l-Mürîdîn adlı eserinin Molla Aliyyü’l-Kârî (v. 1014) tarafından yapılan bir şerhidir. Molla Aliyyü’l-Kârî, metnin şerhine başlamadan önce Ebu’n-Necîb es-Sühreverdî’nin terceme-i hâline dair bilgiler zikretmiş, ardından şerhini icra etmiştir. Aliyyü’l-Kâri, bazen metin sahibinin, sûfiyyenin âdâb olarak benimsediği amellere dair zikretmiş olduğu delil ve şevâhidi daha da zenginleştirmiş, bazen de metin sahibinin delil veya şevâhid zikretmediği yerlerde kendi müktesebatıyla delil ve şevâhid getirmiştir. Bu delil ve şevâhid; âyet, hadis, sahâbe tâbiîn ve meşâyıhın söz ve fiilleri, lügat, şiirler ve bir takım müfid kıssalardır. Yani eser, şerh geleneğine ait üslûbu çok güzel bir şekilde icrâ ve ifâ etmiştir.

Metin sahibi Ebu’n-Necib es-Sühreverdî ve Âdâbü’l-Mürîdîn adlı eserinin kıymet-i hâiz olmasıyla beraber, Aliyyü’l-Kâri’nin şerh üslûbundaki mahirliği ve geniş mütalaasına işaret eden, metin içindeki âdâb ve erkânı âyet, hadis, selef-i sâlihîn ile meşayıhın söz ve fiilleriyle irtibatlandırması zaviyesinden şerhe büyük bir zenginlik kazandırmıştır.

Çalışılan Eserin İstifade Ettiği Kaynaklar:

Diğer iki şerhi elde edemediğimiz için Molla Aliyyü’l-Kâri’nin o eserleri görüp görmediğini ve onlardan istifade edip edemediğini tespit edemiyoruz. Bununla beraber şerhin belli başlı bir kaynak müracaatı yoktur. Yalnızca tesbit edebildiğimiz kadarıyla delil ve şevâhid olarak zikrettiği hadisleri, ya Suyûtî’nin (v. 911) el-Câmiu’s-Sağîr’inden ya da bizzat hocası Ali Müttekî el-Hindî’nin (v. 975) Kenzü’l-Ummâl’inden istifadeyle nakletmiştir. Zira hadislerin metin muvafakatı ve bu iki eserde geçen rumuzları üzerinden yer yer yanlış da olsa mutabakatı bunu göstermektedir.

  • Eserden İstifade Eden Kaynaklar:

Tespit edilememiştir.

  • Eser Üzerine Yazılan Şerh ve Haşiyeler:

Eserin kendisi şerh olmakla beraber, eser üzerine herhangi bir hâşiye tespit edilememiştir.

Tahkik Çalışması İle İlgili Malumat

Çalışma Yapılan Eserin Tahkikinin Önemi:

Fethu Ebvâbi’d-Dîn fî Şerhi Âdâbi’l-Mürîdîn adlı eser üzerine tahkik çalışması yapılıp akabinde eserin basılması birkaç husustan önemlidir.

1- Eser, yazma eser olarak kütüphanelerde bulunuyordu. Henüz bir baskısı yapılmamıştı. İlk baskısı yapılarak gün yüzüne çıkarılıp ümmetin istifadesine sunulması.

2- Tasavvuf edebiyatının önemli mevzularından biri üzerine ayrıntılı ve düzenli ilk hacimli eserinin bir şerhi olması.

3- Metin sahibinin kıymeti ve şarihinin mahareti.

4- Tasavvuf ve tarikatlardaki edep ve erkânın müdellel bir numunesi sayılabilmesi.

Çalışılan Eserin El Yazma Nüshaları ve Mukabelesi:

Nassın ispatı hususunda hepsi tam olan beş nüshadan istifade edilmiştir. Üç tanesi bilfiil mukabele yapılmış, diğer iki tanesi yardımcı nüsha olarak kullanılmıştır.

Bilfiil mukabele yapılanlar arasından biri asıl alınmış, diğer ikisi asıldaki bir eksikliği gideriyorsa, asıldaki bir tashifi veya yanlışı düzeltiyorsa ya da faydalı bir farklılık ifade ediyorsa dipnotlarda bu vaziyetler belirtilmiştir. Üç nüshada da tashif veya yanlış aynı olduğunda veya bir eksiklik bulunduğunda, diğer iki yardımcı nüshada tashif veya yanlışın doğrusu bulunup herhangi bir faydalı ziyade varsa, o iki nüshanın yardımıyla bu noksanlıklar nüsha bilgileri dipnotlarda verilerek giderilmeye çalışılmıştır.

Temel Nüshalar:

1- Kastamonu Kütüphanesi Nüshası: Kayıt no: (1242). 240 varak olup, her sayfası 17 satırdır. Mekke-i Mükerreme’de, Mustafa b. Ali tarafından, müellif nüshasından istinsah edilerek, 17 Zilhicce 1064 Cumartesi tarihinde yazımı sona ermiştir. “Asıl/الأصل” alınan nüshadır.

2- Kastamonu Kütüphanesi Nüshası: Kayıt no: (492). 90 varak olup, her sayfası 26 satırdır. Kastamonu’da, Ahmed b. Ali tarafından, müellif nüshasından yazılmış nüshadan istinsah edilerek, 17 Cemâziyelâhir 1197 Cuma gecesine yakın Perşembe ikindiden sonra yazımı sona ermiştir. “Elif/(أ)” nüshasıdır.

3- Kastamonu Kütüphanesi Nüshası: Kayıt no: (1078). 263 varak olup, her sayfası 19 satırdır. Muhammed Emin b. Abdülaziz tarafından, müellif nüshasından yazılmış nüshadan yazılmış nüshadan istinsah edilerek, 10 Rebiulevvel 1207 Cuma günü ikindiden sonra Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem’in mevlid gecesine yakın zamanda yazımı sona ermiştir. “Ba/(ب)” nüshasıdır.

Yardımcı Nüshalar

4- Nuru Osmaniye Kütüphanesi Nüshası: Kayıt no: (2418). 148 varak olup, her sayfası 23 satırdır. İstanbul’lu Cami İmamı Hafız Hacı Hüseyin b. Hacı Muhammed/Mehmed tarafından, yazımına Mekke-i Mükerreme’de başlanıp Medine-i Münevvere’de 18 Rebiulâhir 1143 yılında tamamlanmıştır. “Dal/(د)” nüshasıdır.

5- Hacı Selim Ağa Kütüphanesi Nüshası: Kayıt no: (498). 212 varak olup, her sayfası 21 satırdır. Nüshanın sonunda mukabeleli ve tashihli bir şekilde 14 Zilhicce 1153 tarihinde yazıldığı zikredilmiştir. “Sin/(س)” nüshasıdır.

Çalışılan Eserin Önceki Baskıları:

Eserin önceki baskısı yoktur. İlk defa basılmıştır.

Çalışmanın Hal-i Hazırdaki Durumu:

Çalışma sona ermiş ve basılmıştır. Siraç Yayınevi’nden temin edilebilir.

 

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu