Kur’an’a Göre Sperm, Sırt ile Göğüs Kafesi Arasında mı Üretilmektedir? Tarık, 7 Ayetini Nasıl Anlamalıyız?
Soru: Kur’an’a göre sperm kaburgada mı üretilmektedir? Tarık, 7 ayetini nasıl anlamalıyız?
Mühim Bir Mukaddime
İlgili ayete geçmeden önce mühim olduğunu düşündüğümüz bir noktaya temas etmek istiyoruz. Günümüzde hâkim ideoloji olan “modernizm” ve onun temel uzantısı “bilimcilik” hepimizi çepeçevre kuşatmış vaziyettedir. Ne modernitenin bize verdiği zararlardan ne de bilimin(!) içindeki ihtilaflardan ve ideolojilerden haberdarız. Vaziyet böyle olunca da önümüze bilim tepsisi ile sunulan herhangi bir şeyi sorgulamaktan ictinap ederiz.
Bu zihin yapısı bizi öylesine kuşatmıştır ki hidayet, ahlak, öğüt ve öte dünyayı kazanmanın rehberi olan yüce kitabımız Kur’an’a bile bir bilim kitabı olarak bakmaya, neredeyse her ayete bilimsel bir yorum bulmaya çalışır hale geldik.
Elbette bu zihniyette Müslümanlar yalnız değil. Yalnız olmadıkları için ateistler de Kur’an’a bilim kitabı olarak bakmış ve delaletinden bağımsız olarak her ayeti sanki bilimsel bir vakıadan bahsediyormuş gibi yorumlamış, kendilerine göre buldukları hatayı da(!) malzeme yapmaktan çekinmez hale gelmişlerdir. Halbuki Kur’an’da bilimsel veya başka bir hatadan bahsedilecekse bu, ayetin delaletinin kat‘i (kesin) olduğu yerlerde yapılmalıdır. Bir ayetin birden çok manaya ihtimalli olduğu yerde, tek bir yorumunun alınıp üzerinde fikirler üretip ardından hatadan bahsetmenin ahlakî ve ilmî bir hareket olmayacağı aşikardır.
Tarık, 7 Ayetine Gelince
Yapmış olduğumuz bu mukaddimeden, üzerinde durduğumuz soruda herhangi bir bilimsel duruma atıf yapılmamış veya bilimsel bir hata varmış da üstünü kapatıyormuşuz gibi anlaşılmamasını isteriz. Bizim belirtmek istediğimiz, her ayetten bilimsel kırıntılar bulmak için çaba sarf etmenin Kur’an’ın ruhuna uygun olmayacağıdır.
Sorumuza gelecek olursak Cenab-ı Allah, Tarık Sûresi’nde şöyle buyurmaktadır:
“İnsan neden yaratıldığına bir baksın! Atılan bir sudan yaratıldı. O, sırt (sulb) ile göğüs kafesi (terâib) arasından çıkar. İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kâdirdir. (Tarık, 5-8)
Görüldüğü üzere ayet-i kerimelerin vermek istediği ana mesaj (delalet), meninin üretim merkezinin neresi olup olmadığı değildir. Bilakis bir damlacık meninin içindeki milyonlarca sperm hücresinin birisinden yaratılan, bu kadar mükemmel sistemler ile donatılan insanın öldükten sonra yeniden dirilişi inkâr etmesidir. Yani, bir damla sudan var eden güç, topraktan yeniden yaratmaya güç yetiremeyecek midir? Elbette O buna kâdirdir.
Bununla beraber yedinci ayette, insanın yaratıldığı sıvının bel, sırt (sulb) ile göğüs kemikleri (terâib) arasından geldiğinin ifadesi konuya uzak olan kimselerin ilk bakışta kafasına takılabilmektedir. Zira erkek üreme hücresi olan spermin üretilme mahalli testistir.
Spermin Testislerde Üretildiği O Zamanda Bilinmiyor muydu?
Ayet hakkında yapılan yorumlara geçmeden önce şunu ifade edelim ki üreme hücresi ile testisler arasında alakanın bulunduğu asr-ı saaddet zamanında bilinen bir hadiseydi. Nitekim sahabeden Osman b. Mez‘ûn (radıyallahu anh) kendisini ibadete daha iyi verebilmek için ihtisa (hadm) olmak istemiş Peygamberimiz ise (sallallahu aleyhi ve sellem) onu bu fiili yapmaktan men etmiştir.[1] İhtisa veya hisa kelimeleri husye kökünden gelmektedir ki bu da erkeğin yumurtaları demektir. Yani hasî, yumurtaları alınmış kimse demektir ki bu kişinin artık çocuk yapması beklenmez. Dolayısıyla sperm ile testis arasında ilişkinin olduğu yeni bulunan bir olgu değildir. O yüzden ayetleri okurken dönemin sahip olduğu bilgi göz önünde bulundurulmalıdır.
Ayet-i Kerimenin Dört Manaya İhtimali
Ayet-i kerime hakkındaki yorumlara geçecek olursak birçok farklı görüş olduğunu söyleyebiliriz;
1. Spermin testislerde üretildiği doğrudur. Fakat sperm üretildiği gibi doğrudan penise ulaşmaz. Epididimis ve vas deferanstan geçtikten sonra seminal keseye taşınır. Oradan prostat bezine, ardından üretraya ulaşır. Dolayısıyla testis ile üretra birbirine son derece yakın olsa da belli bir merhaleden sonra sperm üretraya ulaşmaktadır. İşin ilginç tarafı seminal kesenin olduğu bölge sırttaki kemiğin sonu ile göğüs kemiğinin bitiminin altında yer alır ki bu da ayetin zahiri olan, meninin sulb ve terâib arasından gelmesine son derece muvafıktır.
2. Ayet-i kerime insanın yetişkin halinden değil de henüz embriyo halinden bahsetmektedir. Şöyle ki, bebek henüz embriyo halindeyken üreme organları (testis ve yumurta) bel ve kaburga arasındaki mesonephroslarda oluşur ve embriyo gelişip büyüdükçe aşağıya iner. Bu da tam olarak sulb ve terâib denilen yere karşılık gelir. Yani üreme hücrelerinin menbaı olan üreme organları, insanın yaratılışının başlangıcında sırt ve göğüs kemiği civarında bulunurken doğuma yaklaştıkça aşağılara inmeye başlamaktadır.
3. Tarık, 7 ayetinde yer alan “mâin dâfikin” (hızla atılan su) ifadesindeki “dâfik” kelimesi ism-i fail veznindedir. Yani “atılan” değil “atan” demektir. Müfessirlerimiz “mâin dâfikin” ifadesini sperme yorduklarından dâfik ism-i failinin, meful manasında olduğunu söylemişler, “atan” değil “atılan su” manasının kastedildiğini ifade etmişlerdir. Fakat bir görüşe göre ayette aslında anlatılmak istenen sperm değil, yumurtadır. Şöyle ki, rahmin sağ ve solunda ovaryumlar bulunur. Ovaryumların içinde de foliküller olup içleri su ile doludur. Foliküllerin içinde yumurta yetişir ve foliküller patlayarak, hızlı bir şekilde yumurtayı rahim boşluğuna gönderir. İşte “atan su” ifadesinden maksat da foliküllerin yumurtayı hızlıca atmasıdır.
4. Bir diğer yoruma göre ise ayette geçen “yahrucu” (çıkıyor) fiilinin zamiri bir önceki ayette yer alan “mâin dâfik”e (atılan suya) gitmemekte, onun da öncesinde yer alan “insan”a gitmektedir. Yani mana şöyledir;
“İnsan neden yaratıldığına bir baksın!” (5. Ayet)
“Atılan bir sudan yaratıldı.” (6. Ayet)
“(O) sırt (sulb) ile göğüs kafesi (terâib) arasından çıkar.” (7. Ayet)
“İşte Allah (başlangıçta bu şekilde yarattığı) insanı tekrar yaratmaya da kâdirdir.” (8. Ayet)
Bu manaya göre 7. ayette sırt ve göğüs kafesi arasından çıkacak olan “meni” değil, bizatihi “insan”dır. Zira 5,6 ve 8. Ayetlerde insandan bahsedilirken 7. Ayette de “çıkan” şeyin insan olması tuhaf değildir. Her ne kadar Arapçada zamirlerin genelde en yakın yere gönderilmesi tercih edilmekteyse de bu tarz kullanımların varlığı bilinmektedir. Dolayısıyla gramer açısından uzak bir yorum olduğu söylenemez. Gerçekten de anne karnındaki bebeğin yerleştiği, büyüyüp geliştiği bölge tam olarak sulb ve terâib arasıdır.
Özet
Özetleyecek olursak, Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) hadım olmak isteyen sahabîyi menetmesi o dönemde de üreme faaliyetinin testislerle alakası olduğunun bilindiğini göstermektedir. Dolayısıyla ayet hakkında yorumda bulunulurken bu bilgi göz önünde tutulmalıdır.
Bununla beraber ayet-i kerime dört farklı şekilde anlaşılmaya elverişlidir ki hiçbirisinde bilime zıt bir durum olmak şöyle dursun, bilimsel mucizeye işaret bile olduğu söylenebilir.
[1] Buhârî, Sahih, No: 5073