Soru-Cevap

Kur’an’da Matematik Hatası(!) İddiası

Soru: Kur’an’da matematik hatası olduğunu iddia eden kimselere ne cevap verirsiniz?

Cevap: Günümüzde bazı kimseler Nisa Sûresi’nin 11 ve 12. Ayetlerinde yer alan miras taksiminin hatalı olduğunu, mirasın tam bölüştürülemediğini dolayısıyla da matematiksel bir hata olduğunu iddia etmektedirler.

Giriş

İlgili ayetlere geçmeden önce mühim bir hususu belirtelim. Şayet buradaki gibi “ciddi” bir iddia dile getirilecekse bazı şeylerin farkında olmak gerekir:

1. İslamiyet birkaç sene evvel gelmiş bir din değildir. 14 asırdan fazladır yeryüzünde olan, ahkamı 12 asır gibi bir süre boyunca birçok devletin idaresini oluşturan Kur’an merkezli bir sistemde “hata” olduğunu söylemek çok ciddi bir iddiadır. Zira bin seneden fazla bir zamanda milyonlarca kişi ölmüş, olabilecek her türlü kombinasyon meydana gelmiş ve her şart ve durumda miras taksimi sorunsuzca yapılmıştır. Dolayısıyla bu hatayı(!) modern dönemde yetişmiş meal okuyan kimselerin bulması elbette manidardır.

2. Mezhepler tarihi ile alakalı yazılan eserlere ufak bir göz gezdirilse -gerek İslam içi gerek İslam dışı- her bir mezhebin savunduğu görüşler, zikrettiği şüpheler, getirdiği deliller ve var olan ihtilaflara rahatlıkla ulaşılabilir. Tüm bunların açık bir şekilde kitaplarımızda yer alması İslam ulemasının kendisine olan güvenini gösteren en güçlü örneklerden biridir. Yorganın altına atılacak hiçbir mesele kalmamasına özen göstermişler, takipçisi çok az olan farklı görüşlerin dahi üzerine gitmişlerdir. Bu yüzden bu durum şayet bir “sorun” olsaydı muhakkak üzerine gidilir, hakkında tafsilatlı tartışmalar yapılırdı.

İşte bu sebeplerle “daha önce kimsenin fark etmediği” sorunların(!) kadîm dönemde değil de modern zamanda bulunuyor olması, esasında çok da dikkate alınacak bir husus gibi görünmemektedir. Zira masanın üstünde yeşil bir defter varsa ve o masaya oturup kalkmış on milyonlarca insan gelip geçmişse ve hiçbiri o defteri görmemiş ama son oturan kişi gördüyse burada sorun muhtemelen son oturan kişide olacaktır.

Nisa, Sûresi 11, 12 ve 176. Ayetler

Önemli olduğunu düşündüğümüz bu girişten sonra ilgili ayetleri zikredelim;

“Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Nisa, 11)

“Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)” (Nisa, 12)

“Senden fetva istiyorlar. De ki: “Allah, size “kelâle” (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa, bıraktığı malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler, o zaman (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Nisa, 176)

Matematik Hatası İddiası

Bu üç ayet-i kerimeden hareketle şöyle bir iddia ortaya atılmaktadır; kişi öldüğünde geriye sadece annesi kalırsa 1/3 (Nisa, 11), eğer çocuk yoksa ve sadece koca kalırsa ½ (Nisa, 12), ölenin çocuğu yoksa ve bir de kız kardeşi bulunursa ½ (Nisa, 176) oranında pay alacaklardır. Hal böyle olunca da netice 1/3+1/2+1/2= 8/6 çıkacak ve sonuç net olarak 1’i vermeyecektir.

Keza ölenin geriye üç kız evladı kalırsa 2/3, annesi kalırsa 1/6, babası 1/6 ve karısı da 1/8 alacaktır. Halbuki tüm bunları topladığımızda 27/24 gibi payın, paydadan fazla çıktığı bir netice ortaya çıkacaktır.

Cevap

Bu meseleyi birkaç maddede ele alacağız;

1. Birden Çok Kesirli Sayının Bulunduğu Her Kombinasyonda 1’e Ulaşılmaz

Gözden kaçan ilk mühim nokta burasıdır. Matematiksel olarak iki veya daha fazla kesirin her kombinasyonda tam olarak “1” sayısını vermesi mümkün değildir. Sözgelimi koca, anne ve kız kardeşin olduğu miras taksiminde siz her birine eşit olması için 1/3 oranını tayin ettiğinizde sonuç 1 çıkacaktır. Fakat bu taksim koca ve annenin olduğu yeni bir kombinasyonda 2/3’te kalacak ve 1’e ulaşma imkanı ortadan kalkacaktır.

Kur’an’ın miras taksiminde birden çok kesiri, birçok kombinasyonda kullanması sonucun mutlak olarak 1 çıkma zorunluluğunu ortadan kaldırmaktadır.

Buradaki itirazın sadece payın, paydadan büyük olduğu yerlerde yapılması da noksandır. Zira bir kişi ölse ve geriye annesi ve üç kızı kalsa bu oran 1/6+2/3= 5/6 olacaktır ve netice yine 1 çıkmayacaktır. Burada da pay, paydadan küçük çıkmaktadır. Hatta ölenin geriye sadece 3 kızı kalsa mirastan 2/3 alacaklar ve 1/3’lük kısım eksik olacaktır. Bunun gibi pek çok örnek vermek mümkündür.

Peki bu tarz eksiklik veya fazlalık bir sorun mudur? Bunun herhangi bir çözümü yok mudur? Yazımızın devamında inşallah bunları izah edeceğiz. Fakat bu başlıkta göstermek istediğimiz husus, farklı oranlarda kesirlerin bulunduğu kombinasyonlarda 1’i elde etmenin mümkün olmamasıdır.

2. Kur’an’daki Oranlar Nisbîdir

Bu husus da kesinlikle gözden kaçmamalıdır. Miras taksimatından bahseden ayetlerdeki oranlar duruma göre değişkenlik gösterebilen nisbî oranlardır. Yani bunlar, ölen kimseye yakınlık derecesine göre belirtilmiştir ve sürekli 1 neticesine ulaşmaya çalışmak beyhude olacaktır. Zira her ihtimal ve duruma göre, farklı değişkenlikte kesirli sayıları 1’e sabitlemeye kalkmak binlerce ihtimali zikretmek demektir ki bunun da ciddi bir hacim kaplayacağı aşikardır. Bunun yerine Cenab-ı Allah vârislerin nisbî oranlarını zikretmiş ve son derece sadelikle mesele çözülmüştür.

Reddiye

Payın paydadan büyük gelmesini matemaik hatası(!) olarak gösterenlere tersten bir örnek vermek istiyoruz. Ölen kimsenin geriye bir kızı kalsa ½ oranında mal alması gerekir. Peki başka vâris yoksa bu kişi yine de ½ mi alacaktır? Elbette hayır. Pay, paydaya eşitlenmek suretiyle taksim yapılacak, kız 2/2’sini almış olacaktır.

Nitekim Peygamber Efendimiz de (sallallahu aleyhi ve sellem) hisseler dağıtıldıktan sonra ortada kalan paranın vârise verilmesini söylemiştir. [1]

Dolayısıyla oran ½ diye kalan malın yarısı elbette çöpe gitmeyecektir. Bu sebeple İslam uleması payı büyüten bu uygulamaya “reddiye” adını vermiş ve dışarda hiçbir zaman mal ya da para bırakmamıştır.

Avliye

Avliye, reddiyenin tam tersi olarak paydanın, paya eşitlenmesi demektir. Az evvel iddiaya medar olan misali inceleyecek olursak, ölenin geriye annesi, kocası ve kız kardeşi kalırsa 1/3+1/2+1/2= 8/6 neticesi elde edilecektir. Çok açıktır ki bu şekilde dağıtım mümkün değildir. Çünkü bu oranlara göre anne %33, koca ve kız kardeş %50 alacaktır ve toplamda %133,3 sonucu olacaktır. Peki bunun çözümü nedir?

İşte bu noktada 8/6 olan neticeyi 8/8’e eşitlemek suretiyle işlem yapılacaktır. Dolayısıyla %50 alacak olan koca ile kız kardeş %37,5’e, %33,3 alacak olan anne de %25’e düşecektir. Bu sayede herkesin payından biraz azaltılması suretiyle mesele çözülmüş olacaktır. Bu çözüme “avliye” denilmektedir ve İslam’ın ilk döneminden beri uygulanagelmiştir.

Muhtemel Bir İtiraz

Bu noktada şöyle bir itiraz gelebilir: “Avliye ve reddiye ile uğraşmak yerine neden medeni hukuktaki gibi mirası vâris sayısına bölüp eşit dağıtmıyoruz?”

Bunun cevabı çok basittir. Medenî hukukta aslolan eşitlik iken, İslam hukukunda aslolan adalettir. Adaleti gözeten bir sistemde elbette herkese aynı payın verilmesini beklemek doğru olmayacaktır.

Kitaplar Dolusu Olasılıklar

Eğer ateistlerin iddia ettiği gibi miras paylaşımında bütün kombinasyonların 1’e eşit olacak şekilde bir denklem yazmak isterseniz bu, yüzlerce sayfalık bir hacim gerektirecektir. Çünkü mirasta çok fazla kombinasyon mevcuttur ve siz her kombinasyonun oran olarak değil de denklem olarak 1’e eşit olmasını isterseniz yığınla formül yazmanız gerekir.

Fakat Kur’an, denklemlerin 1 rakamına ulaşacak şekilde yüzlerce formül yazmak yerine insanların birbirlerine karşı alacakları nisbî oranları belirtmiştir. Bu oranları mirasa göre aynı ölçüde artırıp azaltmak (reddiye ve avliye) hem insanlar için daha kolaydır hem de yüzlerce ayrı kombinasyon ve formül yazma ihtiyacını ortadan kaldırır. İşte bu yöntemle yüzlerce sayfa ile anlatılabilecek denklemler, çok basit bir şekilde ayetteki birkaç cümle ile kolayca açıklanmıştır.

Netice

Yüce kitabımız Kur’an, 14 asır evvel nâzil olmuştur. 14 asır içinde milyonlarca Müslüman vefat etmiş ve miras taksimatı yapılmıştır. Çıkacak her sonuç, oluşabilecek her kombinasyon görülmüş ve çözüme kavuşturulmuştur. Dolayısıyla “Kur’an’da matematik hatası var, mirası tam bölüştüremiyor(!)” gibi söylemler kuru bir slogandan öteye geçemeyecektir.


[1] Buhârî, “Ferâiz”, 8; Müslim, “Ferâiz”, 2; Tirmizî, “Ferâiz”, 8.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu