MakalelerTefsir

Sekizinci Yüzyıl Müfessirlerinden Ebû Hayyân el-Endelüsî ve el-Bahru’l-Muhît

Giriş

Bu bölümde Ebû Hayyân’ın (rahimehullah) doğumundan ölümüne kadar geçen biyografisi anlatılacaktır.

Ebû Hayyân el-Endelüsi’nin Kısaca Terceme-i Hâli

Umumiyetle Ebû Hayyân[1] diye bilinen müellifin tam adı:

Muhammed b. Yûsuf b. Alî b. Yûsuf b. Hayyân el-Endelüsî’dir. Hafız, müfessir, lugatçı, mukrî, zamanındaki nahivcilerin üstadı, Mısır diyarının alimi ve eşsiz eserler sahibi olan müellif, (h. 654) Şevvalinin sonlarına doğru (1256 Kasım ortaları) Gırnata’ya bağlı Matahşâreş beldesinde dünyaya geldi. Soyu Berberî bir aileye dayanmaktadır. Lakabı Esîrüddin olan Ebû Hayyân, kaynaklarda Gırnâtî, Nahvî, Nefzî[2] ve Ceyyânî[3] nisbetleriyle de zikredilmektedir.

Tahsili

Çocukluk yıllarının nasıl geçtiği hususunda kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlamak pek mümkün değildir. Yalnız şu var ki müellifin yaşadığı devirde Gırnata’da dini ve ilmi çevrenin oldukça parlak görünümünü nazarı dikkate alacak olursak, onun nasıl bir ortam içinde çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği hakkında az çok bir kanaat sahibi olabiliriz. Büyük bir ihtimalle müellif Gırnata’nın sosyal çevresinde hayat gailesinden uzak, huzur içinde hayatını sürdürmüştür.

Çocukluğundan itibaren ilim öğrenmeye başlayan Ebû Hayyân (Rahimehullah) doğduğu belde olan Gırnata’da 670 senesinde Hatîp Abdülhak b. Ali b. Abdullah el-Ensârî’den ifrad ve cem’ yoluyla, Hatîp Ebû Ca’fer Ahmed b. Tabbâ’ ve Ebû Ca’fer Ahmed b. Zübeyr’den de baştan sona kırâat-i sebayı okudu. Yine Ahmed b. Said b. Ahmed el-Kazzaz’dan Meryem süresinin sonuna kadar, Malaka’da Hafız Hasan b. Abdulaziz b. Ali b. Ebi’l-Ahvas’tan Hicr süresinin sonuna dek 7 kıraati okudu. Mısır’a geçince burada da İskenderiye’de 8 kıraatı Abdunnasîr b. Ali b. Yahya’dan, Kahire’de İsmail b. Hibetüllah el-Melihi’den 7 kıraati ve daha başka hocalardan kıraat kitaplarını okudu[4]. Ebû’l-Hasan el-Übbezî, Ebû Ca’fer Ahmed b. Zübeyr, Ali b. Ebi’l-Ahvas gibi hocalardan Arapça dersleri aldı. 673 yılında İmam Malik’in Muvatta’sını ibn Tabba’dan okuyan Ebû Hayyân, Şerefüddin ed- Dimyati ve başkalarından hadis ilmini tahsil etti.

Sarf, nahiv ve edebiyatta geniş bir birikimi olan müellif; tefsir, hadis, fıkıh, kıraat, lügat ve rical ilminde de mahirdir. Lakin Arapça ilminde imam olması diğer ilimlerini gölgelemiştir[5].

Endülüs’ten Ayrılması

Ebû Hayyan’ın (Rahimehullah) Gırnata’dan ayrılış sebebi, kaynaklarda birbirinden farklı olarak anlatılmaktadır. Bazılarına göre; hocası Ahmed b. Alî b. et-Tabbâ’ ile Ebû Hayyan arasında bazı ilmi tartışmalar vuku bulmuş, bunun neticesi olarak Ebû Hayyan, hocasını tenkit eder mahiyette olan “el-İlma’ Fi İfsadi İcazeti İbni’t- Tabbâ’” adını verdiği kitabı telif etmişti. Bunun üzerine hocası onu, “el-Fakih” adı ile bilinen Emir Muhammed b. Nasr’a şikayet etmişti. Emir de Ebû Hayyanı cezalandırmak üzere huzuruna çıkarılmasını emretti. Bu durumdan haberdar olan müellif, 679 yılında gizlice deniz yoluyla doğuya gitmiştir.[6]

Diğer bir görüşe göre de; mantık, felsefe, matematik ve edebiyat gibi dallarda mütehassıs ilim adamlarından bazıları Sultan’a gelerek: ‘Biz yaşlandık, bizden sonra bu ilimleri başkalarına aktaracak ilim adamı yetiştirmek istiyoruz. Ölmeden önce, bu ilim dallarında adam yetiştirebilmemiz için bize talebe tahsis edilmesi uygun olur düşüncesindeyiz’ demiş, Ebû Hayyan’ın (Rahimehullah) adını, okutmak istedikleri talebeler listesine almışlardı. Hatta özellikle O’na iyi bir maaş bağlanması, kendisine yiyecek kumanya ve giyecek elbise tahsis edilmesi de hükme bağlanmıştı. Bu durumdan memnun olmayan Ebû Hayyan (Rahimehullah), bu konuda kendisine yapılan teklifi kabul etmemişti. Ancak bu işe zorlanırım korkusu onun deniz yolu ile memleketinden gizlice doğuya kaçmasına sebep oldu.[7]

İşte sebep her ne olursa olsun 679 (1280) yılında Endülüs’ten ayrılıp doğuya seyahat eden Ebû Hayyân önce Fas’a uğradı, 3 gün sonra oradan İskenderiye, Kahire, Mekke, Medine, Şam ve Irak’a geçti. Bu arada hac farizasını yerine getirdi. Bu merkezlerde birçok alimden istifade etti.

Hocaları

Ebû Hayyan (Rahimehullah), kendilerinden istifade ettiği hocalarının sayısını 450-500 olarak belirtirken[8], icazet verenlerin sayısının ise bu rakamdan çok daha fazla olduğu nakledilmektedir. Makkarî’nin, Muhammed b. Said er-Raînî’den aktardığına göre ise 1000’den fazladır.[9] Onlardan bazıları:

Abdünnasîr b. Ali el-Meryûtî, İsmail b. Hibetullah el-Melîhî[10] Ebû’l-İz Abdülazîz el-Harrânî, Bahâeddin Muhammed b. İbrâhim İbnü’n-Nehhâs,[11] Alemüddin Abdülkerim b. Ali el-Irâkî, Ebû Cafer Ahmed b. İbrahim b. ez-Zübeyr[12], Ebû Cafer b. Beşir, Ebû Cafer b. Tabba’, Ebû Abdullah Muhammed b. Abbas el-Kurtubi[13], Ebû Abdullah Muhammed b. Salih, Ebû Muhammed Abdullah b. Harun, Abdülvehhab b. Hasen, Ebu’l-Hasen Ali b. Salih el-Ceseni, Ebû Muhammed Dimyati, Ebû’-Hasen b. Rebi’, İbnü ebi’l-Ehvas, Kutbu’d-din el-Kastallani, İbnü dekikü’l-îd, Takiyy b. Rezin, Ebu’l-Yemen b. Asakir, Abdülhak b. Ali el-Ensârî, Ahmed b. Said b. Ahmed b. Beşir el-Kazzaz, Yüsr b. Abdullah b. Muhammed B. Halef, Muhammed b. Yahya b. Abdurrahman B. Rabi’, Vecih b. Burhan, İbnü’l-Enmâtî, Muhammed b. Abdullah b. el-Benn, İbnü Hatip el-Mizze, Abdulvehhap b. el-Furat, Abdullah b. Ahmed b. Faris, Muhammed b. Süleyman el-Belhi(İbnü’n-nakip), Mûnise bintü’s-Sultân el-Melikü’l-Âdil Ebû Bekir b. Eyyûb, Şâmiyye bintü’l-Hâfız Ebû Ali Hasan b. Muhammed et-Temîmiyye, ve Zeyneb binti Abdüllatîf b. Yûsuf.[14] Öğrencisi Safedî’ye verdiği icâzetnâmede de elliden fazla hocasının adını zikretmektedir.

Talebeleri

Daha sonra Mısır’a dönerek Kahire’de ders ve telifle meşgul olan Ebû Hayyân, el-Kubbetü’l-Mansûriyye’de tefsir, Câmiu’l-Akmer’de kıraat okutmuş ve çeşitli ilimlerde müderrislik vazifesini ölünceye kadar sürdürmüştür.

Derslerinden pek çok âlim istifade etmiş, Abdülvehhab b. Ali b. Abdulkâfî Tâceddin es-Sübkî ile babası Ali b. Abdu’lkâfî Takıyyüddin es-Sübkî, Abdurrahim b. Hasen Cemâleddin el-İsnevî, Ebu’s-safa Selâhaddin Halil b. İzziddin Aybeğ b. Abdullah es-Safedî, Bahâeddin Abdullah b. Abdurrahman İbn Akil, İbrahim b. Muhammed Sefâkusî, Sirâceddin el-Bulkînî, Ahmed b. Abdülkadir b. Ahmed b. Mektûm, meşhur nahivci Cemâleddin İbni Hişâm, Ahmed b. Yusuf b. Muhammed b. Mesud es-Semînü’l-Halebî, Ahmed b. Muhammed b. Nahle ed-Dimeşkî, Ebû Bekir b. Aydoğdu eş-Şemsi, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdüllatif b. Muhammed b. Ali es-Sübkî, Muhammed b. Ahmed b. Ali b. Lebbân, İbrahim b. Ahmed b. Abdulvahid eş-Şâmî, İbrahim b. Ahmed b. Îsa b. Haşşab el-Kâdî, Salih b. Muhammed el-Kaymeri, Muhammed b. Muhammed b. Ali el-Gumârî, Abdullah b. Muhammed b. Ebû Bekir b. Halil el-Mekki, Muhammed b. Ali b. Muhammed (İbni Sekr), Muhammed b. Yakup el-Makdisi, Ahmed b. Ali b. Ahmed el-Gırnâtî, Ahmed b. Beyaz el-Hanbeli, Ahmed b. Muhammed b. Ali el-‘İnâbî ve oğlu Hayyan b. Muhammed b. Yusuf b. Ali[15] bunlardan bazılarıdır. Onun talebelerinden bazıları daha o yaşıyorken hoca ve üstad olmuşlardı.[16]

Eserleri

Ebû Hayyân’ın kıraat, tefsir, hadis, fıkıh, edebiyat, tarih, tabakat ve çeşitli dillerle (Arapça, Farsça, Türkçe, Habeşçe vb.) ilgili olarak yetmişten fazla eser yazdığı kaydedilmekte olup bunlardan bir kısmı günümüze ulaşırken çoğu kaybolmuştur.[17] Talebesi Safedi’ye verdiği icazette zikrettiğine göre tamamlanan eserleri 46’ya ulaşmakta, natamam olanlar ise 7 civarındadır.

1-.el-Bahrü’I-muhît. Dirayet tefsiri sınıfından sayılabilecek bir tefsir özelliği taşıyan eser, nahvî ve edebî yönü ağır basmasıyla birlikte aslında geniş ansiklopedik bir tefsirdir. Kendisi aynı zamanda mukrî olduğu için de kıraat mevzularında oldukça istifadeye şayandır.

Kenarında müellifin en-Nehrü’l-mâd adlı eseriyle, talebesi Tâceddin Ahmed b. Abdülkâdir’in el-Bahrü’l-muhit’in muhtasarı olan ed-Dürrü’l-lakit mine’l-Bahr bulunduğu halde sekiz cilt olan baskı ilk olma özelliğini taşırken Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türki’nin tahkiki[18] ve Mâhir Habbuş gözetimindeki bir heyetin tahkiki[19] ile basılan tefsir hakettiği tahkike kavuşmuştur.

  1. en-Nehrü’l-mâd. el-Bahrü’l-muhit’in bazı ilâveler ve değişiklikler ile kaleme alınmış bir muhtasarıdır. Önce el-Bahrü’l-muhit’in kenarında basılan eser, daha sonra 3 cilt olarak ve Daru’l-Cîl tarafından 6 cilt halinde müstakil olarak da yayımlanmıştır.
  1. Tuhfetü’l-erîb bimâ fi’l-Kur’âni mine’l-ğarib. Kaynaklarda İthâfü’l-erîb… adıyla zikredilen eserin çeşitli baskıları vardır. Bir Garibu’l-Kuran sayılabilecek eser anlatım kolaylığı sayesinde bir çok talebenin de istifadesini kolaylaştırmaktadır.
  1. et-Tezyil ve’t-tekmil fî şerhi’t-Teshîl. İbn Mâlik et-Tâî’nin (ö. 672/1274) sarf ve nahve dair Teshîlü’l-fevâid ve tekmîlü’l-makâsıd adlı eserinin şerhidir. 15 cilt olarak basılmıştır.
  1. İrtişâfü’d-darab min lisâni’l-Arab. et-Tezyîl ve’t-tekmîl’in bir muhtasarıdır. Suyuti (Rahimehullah) bu 2 kitap için der ki: “Arapçada bu 2 kitaptan daha büyük, daha câmî ve ihtilafları daha çok zikreden bir kitap yazılmamıştır. Ben de Cemu’l-Cevami isimli nahiv eserimde bu kitaptan istifade ettim.[20]
  1. Tezkiretü’n-nühât.
  1. el-İsfâru’l-Mülehhas min kitâbi şerhı’s-saffar li-Sibeveyh. Eser mefkuttur.
  1. Gâyetü’l-ihsân fi’n-nahv. Matbudur.

9.en-Nüketü’l-hisân fi şerhi Gayeti’l-ihsân. Matbudur.

  1. el-Mübdi’ fi’t-tasrîf. İbni Usfûr’un el-Mümtic fi’t-tasrîf adlı sarfa dair eserinin bir özetidir.
  1. el-Mevfûr min Şerhi İbn Usfûr. Zeccâcînin nahve dair el-Cümelü’l-kübrâ adlı eserine İbni Usfûr tarafından yazılan şerhin muhtasarıdır.
  1. Takrîbü‘l-Mukarrib. İbni Usfûr el-İşbîlî’nin nahve dair el-Mukarrib adlı eserinin şerhidir.
  1. el-Lemhatü’l-bedriyye fi’l-ilmi’l-Arabiyye. Nahve dair yedi babdan oluşan bu risaleye pek çok şerh yazılmıştır. Bunlardan İbn Hişâm el-Ensârî’nin (ö. 761/ 1350) şerhi Salâh Râvî’nin (Kahire 1982), Muhammed b. Abdüddâim el-Birmâvî’nin (ö. 831/1428) şerhi ise Abdülhamid Mahmûd Hassân el-Vekîl’in tahkikiyle (Kahire 1986) basılmıştır.
  1. el-İrtidâ’ fi’l-fark beyne’d-dâd ve’zzâ. Matbudur.
  1. el-Ebyati’l-vâfiye fî ilmi’l-kâfiye. Eser mefkuttur.
  1. el-Vehhac fî ihtisâri’l-Minhâc lin-Nevevî. İmam Nevevi’nin Minhac isimli eserinin muhtasarıdır. Eser mefkuttur.
  1. Nuhâti’l-Endelüs. Eser mefkuttur.
  1. Menhecü’s-sâlik fi’l-kelâmi ‘alâ Elfiyyeti İbn Mâlik. Matbudur.
  1. Şerhu kitâbi Sibeveyh. Eser mefkuttur.
  1. Kitâbü’l-İdrâk li-lisâni’l-Etrâk. el-İdrâk olarak da anılan eser, 2200 kelimelik bir sözlükle sarf ve nahiv bölümlerinden meydana gelmiştir. Kendi alanında elde mevcut ilk eser olan bu kitabın baskısı mevcuttur.

Kıraat ilmine dair 7 imamın her birine ayrı ayrı yazdığı el-Menâfi’ fî kırâati Nafî, el-Esîr fî kırâati İbni Kesir, el-Mevridü’l-gamr fi kıraati Ebi Amr, el-Müzenü’l-hâmir fi kıraati ibn Amir, er-Ravzu’l-bâsim fî kırâati Âsım, er-Remza fî kırâati Hamza, Takrîbü’nnâî fî kırâati’l-Kisâî ve 9 imamın kıraati hakkında yazdığı Gâyetü’l-matlûb fî kırâati Ya’kup isimli kitapları günümüze ulaşmamıştır.[21]

Vefâtı

28 Safer 745’te bir cumartesi günü ikindiden sonra Kahire’de vefat etmiş, ertesi gün Sofiyye mezarlığına defnedilmiştir. Ayrıca Dimeşk Emevi Camii’nde Rabîu’l-evvel ayında gıyabi cenaze namazı kılınmıştır. Ölümünden önce biraz rahatsızlandığı da kaynaklarda zikredilmektedir.[22]


[1]) Onun bu künyesi nadir olarak kullanılan künyelerdendir ve çok fazla meşhur olmuştur. Hucurat süresi ayet 11’in tefsirini yaparken künyenin faziletinden bahseder ve sonra şöyle der: “Özellikle de künye; az kullanılan, zamanında aynı künyeyi taşıyan biri bulunmadığında ne kadar da değerlidir. Zira onun böyle anılması onu havaya uçurur. Nitekim benim künyem de bu şekildedir. İsmim Muhammed’dir. Şayet künyem Ebû Abdullah veya Ebû Bekir gibi çokça kullanılan bir isim olsaydı bu kadar meşhur olamazdım.” el-Bahru’l-Muhit, 19/ 337 er-risaletü’l-âlemiyye

[2]) Nefze’ye nisbettir. Berber kabilelerindendir.Berber ise Berber bin Kays bin Aylan bin Muzarr’ın torunlarından gelmektedir. İbni Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine s.307/4

[3]) Ceyyan; Endelüs’te geniş kasaba ve köyleri olan bir şehirdir. Mu’cemü’l-Büldan, 2/ 195.

İbni Hacer Dürerü’l-kâmine’de Ebû Hayyan’ın en-Nüdâr’ından naklettiğine göre o şöyle demiştir: “Babam Ceyyan’dandır.” İbni Hacer, ed-Dürerü’l-kâmine fî a’yani’l-mieti’s-sâmine s.307/4

[4] İbn Cezeri, Gayetü’n-Nihaye, 2/285 (3555).

[5] Zehebi, Marifetü’l-Kurrai’l-kibar, 3/1473.

[6] Makkarî; en-Nefhu’t-Tıb 2/ 583

[7] Suyuti, Bugyetü’l-vuat, 1/ 281

[8] İbni hacer, Dürer, 6/ 58, Makkarî; en-Nefhu’t-Tıb 2/ 560

[9] Makkarî; en-Nefhu’t-Tıb 2/ 560

[10]) Kur’an-ı Kerim’i Verş ve Âsım tarikiyle Mısır’da bu hocasından almış ve Rasulullah Efendimize kadar olan isnadını teker teker tefsirinde zikretmiş, Verş tarikinin 13 kişilik olan isnadıyla gurur duymuş ve ardından Asım tarikinin 12 kişilik zincirini saymıştır. Bkz. Ebû Hayyan; el-Bahru’l-muhît s.28,29/1 er-Risaletü’l-âlemiyye

[11]) Bu üstadı ona Sibeveyh’in el-Kitab’ını baştan sona okutmuş, bitirdiğinde ise “Bunun gibi birisine hiç okutmamıştım” demiştir. Ayrıca ondan başka kitapları da okumuştur. Bkz: Lisanü’d-din b. Hatip; el-İhata fî ahbâri Gırnata s.45/3, es-Safedî; el-Vâfî bi’l-vefayât s.176/5

[12]) Bu üstadından Sibeveyh’in el-Kitab’ını, Zemahşeri’nin el-Keşşaf’ını ve başka eserler okumuştur. Ebû Hayyan a.g.e s.14,25/1

[13]) Meşhur müfessir Kurtubi.

[14]) İbni Hacer el-Askalani a.g.e 64/6, İbnü’l-Cezeri; Gayetü’n-nihaye fî tabakâti’l-kurra s.285/2, İbnü’l-Ammad; Şezerâtü’z-zeheb fî ahbari men zeheb s.251,252/8 Darü ibni kesir, Büyük Tefsir Tarihi c.2 s.550,551 Ravza yayınları; Ömer Nasuhi Bilmen.

[15])İbnü’l-Cezeri a.g.e. 285/2, İbni Hacer a.g.e 58/6, İbni Ammad a.g.e 252/8

[16]) es-Safedî a.g.e s.175/5

[17]) Raînî der ki: İrili ufaklı Ebû Hayyan’ın eserleri elliden fazladır. Makkarî ; Nefhu’t-tıb 2/563

[18] Merkezü Hecer tarafından 2015’te basılmıştır.

[19] Er-Risaletü’l-Alemiyye tarafından 2015 yılında ilk baskısı gerçekleşmiştir.

[20] Suyuti, Bugyetü’l-vuat, 1/ 282

[21]) ez-Ziriklî; el-‘Alâm, İbni Hacer a.g.e, Safedî a.g.e, Hacı Halîfe; Keşfü’z-zunûn, Ömer Nasuhi Bilmen a.g.e, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi; Ebû Hayyan, el-Bahru’l-mühît; naşirin mukaddimesi, Tuhfetü’l-erib bimâ fi’l-Kurâni mine’l-garîb; naşirin mukaddimesi. Eserleri için ayrıca bkz.  Tezkiratü’n-nühât, nâşirin mukaddimesi, s.20-21; Hadîce  el-Hadîsî, s. 101-126.

[22]) Safedî; A’yânü’l-asr 327/5, el-İsnevî; Tabakâtü’ş-Şafiiyye 219/1, İbni Kâdı Şehbe; Tabakâtü’ş-Şâfiyye 92/3

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu