MakalelerTasavvuf

Beyzâde Mustafa Efendi’nin Nakşibendî Silsilesine Dair el-Kasîdetü’d-Dürriyye İsimli Manzûmesi -1-

İnceleme-Metin

بسم الله الرحمن الرحيم

Beyzâde Mustafa Efendi’nin Nakşibendî Silsilesine Dair el-Kasîdetü’d-Dürriyye İsimli Manzûmesi

 

Müellifin terceme-i halini yaptığımız yazı için buraya tıklayabilirsiniz. el-Kasîdetü’d-Dürriyye isimli eserin incelemesini birkaç başlıkta ele alabiliriz.

Eserin Mahiyeti ve Telif Tarihi

Beyzâde Efendi’nin Nakşibendi silsilesine dair kaleme aldığı üç manzumeden biri olan bu Arapça eser, 102 beyit olup aruzun Kamil [Mütefâ‘ilün Mütefâ‘ilün Mütefâ‘ilün] bahri ile yazılmıştır. Manzumenin kafiyesi mutlak, revîsi râ, redifi elif, vaslı ise yâ’dır.

Eserin telif tarihine dair kayıt yoksa da Murtazâ ez-Zebîdî’nin (rahimehullah) esere yazdığı takriz 1194 tarihli olduğuna göre bu tarihte Mısır’da yazılmış olması mümkündür.

Eserin Ekleri ve Muhtevası

Burada yayınlayacağımız eklerle birlikte eseri dört bölüme ayırabiliriz:

  • Murtazâ ez-Zebîdî’nin (rahimehullah) takrizi.

Recez bahriyle yazılmış 19 beyitlik manzume olan bu takriz, 1194 tarihli olup Beyzâde Efendi ve eserine dair övgüler içermektedir.

  • Müellifin manzumeye yazdığı mukaddime.

Mensur olan bu mukaddimede müellif, eserin telif sebebinden, isminden, vezninden ve kafiyesinden bahsetmektedir Müellifin Kamil bahrinin aruz ve darplarını ve bazı aruz kavramlarını incelediği bu bölüm, onun aruz ilmine olan vukufiyetini göstermektedir.

  • Manzumenin metni.

Manzumede müellif, Tarikat vazifesinden, velayetten ve bir şeyhe intisap etmenin öneminden bahseden kısa bir mukaddimeden sonra Nakşibendî tarikatındaki İmam Rabbânî’ye (kuddise sirruhu) ulaşan silsilesini şöyle sıralar: Beyzâde Mustafa Efendi (ö. 1200), Hafız Efendi (ö. 1199), Murad Buhâri (ö. 1132), İmam Muhammed Masum (ö. 1079), İmam Rabbânî (ö. 1034), (kaddesellâhu sirrahum).

  • Müellifin şeyhi Hafız Efendi’nin bu kasideyi yazdıktan sonra Beyzâde Efendi’ye verdiği hilâfet-nâme.

Eserin Telif Sebebi ve İsmi

Müellifin manzumeye yazdığı mensur mukaddimede telif sebebi, Beyzâde Efendi’nin meşayıha olan sevgisi ve rabıta kuvveti olarak gösterilmiştir.

Yine aynı mukaddimede eserin ismi el-Kasîdetü’d-Dürriyye fî Silsileti Sâdâtinâ’n-Nakşibendiyye olarak verilmiştir ki yazma nüshalarda da bu şekilde kayıtlıdır. Kasidecizade nüshasında ise fî Silsileti’s-Sâdeti’n-Nakşibendiyye şeklindedir.

Nüsha Tavsifi

Eserin 3 nüshası tespit edilmiştir.

  • Matbu Nüsha

Mehmed Murad Efendi’nin 1264 senesinde Beyzâde Efendi’nin tüm eserlerinin bastırdığı mecmuanın içindeki nüshadır.

  • Darülmesnevi Nüshası (ث)

Süleymaniye Kütüphanesi, Darülmesnevi Koleksiyonu, nr. 135, vr. 72-85’de kayıtlı nüshadır. Nüsha, Mehmed Murad Efendi’nin hattıyla olup Beyzâde Efendi’nin tüm eserlerini içermektedir. Mehmed Murad Efendi, eseri istinsah ederken bazı kenar notlar da düşmüştür ki burada yayınlayacağımız metinde bu notları da dipnot olarak tahkik ettik.

  • Kasidecizade Nüshası (ق)

Süleymaniye Kütüphanesi, Kasidecizade Koleksiyonu, nr. 721, vr. 216b-221a’da kayıtlı nüshadır. Nüsha, Seyyid Muhammed Halil b. Ahmed el-Kefevî isimli bir zat tarafından 1206 senesinde istinsah edilmiştir. Müstensih, eserin mukaddimesini müellifi Beyzâde Efendi’nin hattından istinsah ettiğini söyler. Yine müstensih, ferağ kayıtlarında ez-Zebîdî’nin (rahimehüllah) talebesi olduğunu, Mısır ve İstanbul’u ziyaret ettiğini ifade eder. Dolayısıyla Beyzâde Efendi’yle görüşmüş, belki ona talebelik yapmış olması da mümkündür. Doğrusunu Allah Teala bilir.

Biz metnin tahkikinde üç nüshayı da kullandık. Muvaffakiyet Allah’tandır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu