Kitabiyat

Cemâl-i Halvetî (Rahimehullah) ve Eserleri -2-

Halvetiyye tarikatının Cemâliyye kolunun kurucusu Cemal Halvetî'nin (rahimehullah) Kısa Hayatı ve Ezerleri

Cemâl-i Halvetî (Rahimehullah) ve Eserleri -1- yazısı için tıklayınız

3) “er-Risâletü’l-Kevseriyye”

İçerisinde bir bölümde Kevser Sûresi’nin tefsiri ve kevser kelimesinin manaları incelendiğinden olsa gerek yazma nüshada “Kevseriyye” diye isimlendirilen 23 varaklık bu risale, menhec ve üslup açısından diğer eserleriyle tamamen aynıdır. 

 Risalenin konu ve içeriğini ise özellikle Halveti Tarikatı Meşayıhı arasında yaygın olan, İnsanın/Âdemin yedi “tavrı”ndan bahseden “Etvâr-ı Seb‘a” geleneğinin dokuzuncu asırdan bir örneğidir diyerek özetleyebiliriz. Belki bu risalenin, Yiğitbaşı Şemseddin-i Marmarâvî, Sofyalı Bâlî Efendi ve Cemaleddin-i Uşşâkî’nin risaleleri gibi diğer “Etvâr-ı Seb‘a” çalışmalarından farkının, söz konusu geleneğin erken dönem örneklerinden biri olmasının yanı sıra daha çok ayet ve hadis yorumu üzerinden yapılması, en azından müellifin bunu benimsemesi olduğu da söylenebilir. Nitekim müellif her ne kadar risaleye isim verilmesine etki edecek kadar çok Kevser Sûresi ve başka ayetlerle istişhad etse de eserin başında “Etvâr-ı Seb‘a”yı Haşr Sûresi’nin son ayetleri üzerinden yorumlamayı ahdeder ve bunu yerine getirir.  

Eserin bir diğer farkı da şudur ki, müellif -her ne kadar yazma nüshada farklı bir telifmiş gibi görünse de- risalenin sonunda “Etvâr-ı Seb‘a” ile alakasız görünen kırk hadis zikreder ve tasavvufî teviller yapar. Nitekim müellif bunu, şeyhinin ruhaniyetinden istimdad ederek başladığını söylediği risalenin girişinde “Allah Teala bu fakirin kalbine, Haşr Sûresinin ahirini “Etvâr-ı Seb‘a” üzerinden yorumlama ve kırk nebevî hadis toplayıp sır ve tevillerini şerh etme isteği ilka edince…” sözleriyle ifade eder. 

Özetle bu risale, bir yönüyle “Etvâr-ı Seb‘a” geleneğinin, diğer bir yönüyle de “kırk hadis” geleneğinin bir parçasıdır. 

Cemâl-i Halvetî’nin “er-Risâletü’l-Kevseriyye”sinin” 1062/1652 tarihli bir nüshasının ilk ve son sayfaları. 

 Süleymaniye Kütüphanesi, Lala İsmail Koleksiyonu, nr. 686, vr. 43-65 

4) “er-Risâletü’n-Nasriyye” 

Nasr Sûresi’nden bahsedildiği için “Nasriyye” diye isimlendirilen bu eser, 6-7 varaklık bir risaledir. Eserin üslubu ve metodu diğer risalelerle uyum içerisinde olmakla beraber farklı olarak bu risalede “Eyyühe’l-Ahu’l-Eazz/Ey aziz kardeşim” gibi hitaplar mevcuttur. 

Risale, içerik olarak bir “Etvâr-ı Seb‘a” risalesi değilse de onunla ilgisi olduğu açıktır. Şöyle ki risalede özet olarak birkaç bölüm vardır. 

Birinci bölümde müellif insanın yedi tavrı ile Kur’an’ın yedi mertebesi arasındaki ilişkiyi açıklar ve bunu her bir kelimesi veya cümlesi bir mertebeye/tavra işaret olacak şekilde Nasr Sûresi’nin tefsiri üzerinden yapar. 

İkinci bölümde ise insanın batınının yedi faslı ve zahirinin yedi mertebesinden bahsedilir. 

Daha sonra “Ümmühâtu’l-Esma” diye tabir ettiği Allah’ın yedi sübûtî sıfatının haftanın yedi gününün her birindeki karşılığını açıklayan, mescit kelimesinin harf harf lafzını ve manasını tasavvufî açıdan inceleyen ve manevî ve insanî burçlardan bahseden üçüncü ve son bölüm gelir. 

Eser şöyle sona erer: “Ey sevgili! Bil ki zikrettiğim bu hakikatler bu fakirin lisanından tamamen Allah’ın fazlıyla sadır oluyor. Allah’ın fazl u keremi olmasa şeyhimin kalp semasından bu fakirin kalbine bir damla bile yağmaz, bu hakikatler denizi dalgalanmaz ve kalpten lisana geçemezdi…” 

                                   

Cemâl-i Halvetî’nin “er-Risâletü’n-Nasriyye”sinin” bir nüshasının ilk ve son sayfaları. 

 Süleymaniye Kütüphanesi, Lala İsmail Koleksiyonu, nr. 686, vr. 185-191. 

5) “er-Risâletü’t-Tevhîdiyye”

Kelime-i Tevhid’in şerhi ve tevili konu edildiği için bu şekilde isimlendirilen eser, “Ey bu risaleye bakan/Ey bu makaleyi okuyan kişi” gibi diğer risalelerden farklı hitaplar içeren 12 varaklık bir risaledir. 

Eser Molla Cami’nin kelime-i Tevhid ile ilgili Farsça beytini naklederek başlar. Daha sonra müellif bu beyti görünce Levh-i Mahfuz’a yöneldiğini ve Allah’ın yardımı ve şeyhi Şaban Efendi’nin himmetiyle oradan birtakım inkişaflar hasıl olduğunu ifade eder. 

Risale boyunca müellif, Kelime-i Tevhid’in her harfini tek tek ele alıp, derin tasavvufî yorumlarla her harfin işaret ettiği hakikatlere değinir. Her harfte ortalama 4-5 işaret zikretmektedir. 

Eser, münkir müteassıb gafil ve mütekebbir kişilerden sakınılması gerektiğini, zira böyle insanlarla beraber olmanın insanın batınına ve manevi miracına zarar vereceğini anlatan nasihatvârî bir hatime ile sona erer. 

 

Cemâl-i Halvetî’nin “er-Risâletü’t-Tevhîdiyye”sinin” bir nüshasının ilk ve son sayfaları. 

 Süleymaniye Kütüphanesi, Lala İsmail Koleksiyonu, nr. 686, vr. 115-126. 

 6) “er-Risâletü’s-Sûriyye”

Kaynaklarda, yazma nüshanın başında ve içinde ismi belirtilmeyen 5-6 varaklık bu eser, Allah’a suret izafe eden müteşabih hadislerin tevilini içermesi sebebiyle diğer risalelerin isimlerine uygun olarak bizim tarafımızdan “Sûriyye” diye isimlendirildi.  

Müellif mukaddimede, “Allah Adem’i sureti üzere yarattı” hadis-i şerifinin birçok latif manalara ve gizli sırlara şamil olduğunu ve bazı kardeşlerin isteği üzerine bu hadisin tevili hakkında bir risale yazmaya karar verdiğini belirttikten sonra konuya giriş yapar. 

Eserde bu hadis dışında “Rabbimi bir genç suretinde gördüm” gibi Allah’a suret izafe eden hadisleri ve diğer müteşabih nasları da ele almaktadır. Bu itibarla risale “Müşkilü’l-Hadis” geleneğinin tasavvufî bir örneği olarak kabul edilebilir. 

Risalede özetle bu gibi müteşabih hadislerin zahirine inanmanın caiz olmadığı üzerinde durulur ve söz konusu hadislerin, zahirî alimlerin yaptığı zahirî ve lügavî tevillerin aksine tasavvufî ve derûnî teviller yapılır. Mezkûr hadiste suret lafzındaki zamirin Allah’a mı yoksa Adem’e mi döndüğü ihtimalleri değerlendirilip her iki veçhe göre de sahih mananın ne olduğu üzerinde durulur ve bu esnada diğer müteşabih ayet ve hadislerle de istişhad edilir. 

Cemâl-i Halvetî’nin “er-Risâletü’s-Sûriyye”sinin istinsah tarihi meçhul bir nüshasının ilk ve son sayfaları. 

 Süleymaniye Kütüphanesi, Carullah Koleksiyonu, nr. 1084, vr. 82-87. 

 

Cemâl-i Halvetî (Rahimehullah) ve Eserleri -3- yazısı için tıklayınız

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu