Tasavvuf Kütüphanesi

“Hadâiku’l-Hakâik” İncelemesi

Tasavvuf Kütüphanesinden (1)

Tasavvuf Kütüphanesinden (1)

“حدائق الحقائق”

 “Hadâiku’l-Hakâik”

Müellif (İsmi-Doğumu-Vefatı)

Hadâiku’l-Hakâik, meşhur lügat kitabı “Muhtâru’s-Sıhâh”ın müellifi Ebu Abdillah Muhammed b. Ebî Bekr b. Abdilkâdir er-Râzî (rahimehullah) tarafından telif edilmiştir. Kaynaklarda kendisi hakkında çok bilgi bulunmayan müellif, Rey’de doğmuş, Buhara, Semerkant, Mısır, Şam, Anadolu gibi birçok bölgeye seyahat etmiştir. 666/1268 senesinde Konya’da Sadreddîn Konevî’den (rahimehullah) İbnü’l-Esîr’in (rahimehullah) “Câmi‘u’l-Usûl” adlı eserini okuduğuna göre bu tarihten sonra vefat etmiş olmalıdır. Bunun dışında vefat tarihine dair net bilgi yoktur.

Eserleri

Müellif her ne kadar lügat ve edebiyatta temeyyüz etmişse de tefsir, kelam, tasavvuf ve tarih gibi birçok ilim dalında eser vermiş çok yönlü bir alimdir. Lügata dair “Muhtâru’s-Sıhâh”, “Ravzatu’l-Fesâha” ve “Kitâbu’l-Emsâli ve’l-Hikem”, tefsire dair “Tefsîru Garîbi’l-Kur’ân” ve “Es’iletü’l-Kur’ân”, kelama dair meşhur Mâtürîdî Akâid manzumesi “Bed’ü’l-Emâlî”nin şerhi olan “el-Hidâye mine’l-İ‘tikâd” adlı eserler veren müellifin bunlar dışında muhtelif meselelere dair eserleri de vardır. [1]

Hadâiku’l-Hakâik

Müellifin tasavvufa dair telif ettiği eser ise yazımızın konusu olan “Hadâiku’l-Hakâik” isimli kitaptır. Mezhepte Hanefî-Mâtürîdî olan müellifin tarikattaki meşrebine dair bilgi yoktur. Zahir olan, onun bir tarikata intisap etmediğidir. Nitekim tarikatlar döneminde yaşamasına rağmen tasavvufî eserlerinin ilk dönem tasavvuf eserlerine benzemesi bunu göstermektedir.

Eserin İçindekiler

Müellif eserin girişinde bu kitabı Kur’ân-ı Kerîm, Peygamberimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) hadisleri, sahâbe ve tâbi‘î’nin eserleri ve hakikat ve tarikat erbabı olan âriflerin/sûfîlerin sözlerinden istifade ederek hazırladığını ifade eder. Daha sonra kitabı altmış bölüme ayırır ve birinci bölümden konuya giriş yapar.

Bu bölümlerin başlıklarını şöyle sıralayabiliriz; tövbe, mücâhede, uzlet ve halvet, nefse muhalefet, haset, gıybet, dünya, emel, susmak, tefekkür, fakirlik, korku, ümit, hüzün, ağlamak, açlık,  kanaat, tevekkül, bela, sabır, rıza, teslim, takva, zühd, vera‘, yakîn, ihlas, ubudiyet, hürriyet, fütüvvet, cömertlik, sıdk, haya, huşu ve tevazu, edep, tasavvuf, ahlak, sefer, zikir, şükür, dua, irade, tevhid, murâkabe, istikamet, velayet, marifet, sohbet, mahabbet, gayret, şevk, semâ‘, nefis, ruh ve kalp, feraset, kerametler, rüyalar, hakikat ehlinin ölüm anındaki halleri, meşâyıhın kalplerini koruyup onlara muhalif davranmayı terk etme, müride on iki vasiyet, hakikat ehlinin kullandığı ıstılahlar (vakit, makam, hal, kabz-bast, heybet-üns, tevâcüd-vecd-vücûd, cem‘-tefrika, fena-beka, gaybet-huzur, sahv-sekr, zevk-şürb, setr-tecellî, mahv-isbât, muhâzara-mükâşefe-müşâhede, levâih-tavâli‘-levâmi‘, bevâdih-hücûm, telvin-temkin, kurb-bu‘d, şeriat-hakikat, nefes, havâtır). [2]

Görüldüğü üzere neredeyse her bölümde bir tasavvufî hal/makam ele alınır. Son bölümlerde ise muhtelif meseleler ve kavramlar kısmı vardır.

Gerçekten de müellif ahdettiği gibi incelediği her meseleyi önce ayet ve hadisler, sonra sahabe ve tabiin sözleri, son olarak da önceki sûfîlerden aktarılan nakilleri bolca zikreder. Müellifin iyi bir lügat alimi olduğu için olsa gerek kitabı diğer eserlerden ayıran husus, kavramların lügat manasını ve farklı kullanımı zikrederek bir lügat kitabı gibi de incelenmesidir.

Her bölümde sıralama şöyle ilerler, önce lügavî izah, sonra ayetler ve hadisler, daha sonra selef alim ve sûfîlerinin sözleri, son olarak varsa müellifin kendisinden ekleyeceği bir izah veya bir nasihat.

Hadâiku’l-Hakâik ve er-Risaletü’l-Kuşeyriyye

Başlıklardan ve içeriğinden anlaşıldığı üzere müellif, başta Kuşeyrî’nin (rahimehullah) “er-Risâle”si olmak üzere kendisinden önce yaşamış mutasavvıfların eserlerinden bolca istifade etmiştir. Öyle ki bazı bölümler olduğu gibi adı geçen eserden nakledilmiştir. Müellif “er-Risâle” dışında Kelâbâzî’nin (rahimehüllah) “et-Taarruf”u ve es-Serrâc et-Tûsî’nin “el-Lüma‘ isimli eserinden de istifade etmiş olabilir.

Kitabın baş kaynağı “er-Risale”dir. Öyle ki kitabı “er-Risâle”nin bir muhtasarı saymak çok uzak olmayacaktır. Nitekim müellif er-Râzî’nin bu kitabı dışında İmam Kuşeyrî’nin Esmâ-i Hüsnâya dair kaleme aldığı et-Tahbîr isimli eseri ihtisar ederek el-Muhtâr mine’t-Tahbîr’i yazdığı bilinmektedir.[3] Dolayısıyla müellifin tasavvuf konusunda da İmam Kuşeyrî’nin bu eserini ihtisar etmiş olması uzak değildir.

Müellif eserinde zikrettiği bir ibareyi, senedi hazfettikten sonra ya olduğu gibi er-Risâle veya onun gibi kaynaklardan nakleder veya herhangi bir değişiklik yapar. Bu değişiklik birkaç şekilde olabilir:

  • Sözün kailinin ismini hazfedip “denildi ki” ifadesiyle nakletmek ki bunun örneği çoktur.
  • Sözün bir kısmını hazfetmek ki özellikle uzun rivayetlerde bunu yapar.
  • Söze ziyade yapmak ki bu nadirdir. Örneğin Kuşeyrî’nin Yahya b. Ebî Kesîr’den naklettiği, “Kim insanlara karışırsa onlara karşı yumuşar. Kim de onlara yumuşarsa onlara riyakarlık yapar” sözüne[4] bir ziyade yapar ve der ki: “Kim de onlara riyakarlık yaparsa münafıklık yapmış olur. Bunu yapan da cehennemin en alt tabakasını hak eder.”[5]

Eserdeki Özgünlük Örnekleri

Yine de kitap orijinallikten yoksun değildir. Nitekim bazı bapların sonunda kaynaklardan nakli bitirdikten sonra müellif kendi tespitlerini veya nasihatlerini aktarır. Örneğin mücâhede bölümünde er-Risâle’deki bu bölümü ihtisar ettikten sonra şöyle der:

“Bil ki mücahedenin birçok çeşidi vardır. Kabiliyetine ve neyin kendisine daha meşakkatli geldiğini bilip bilmemesine göre her müridin layık olduğu mücahede çeşidi vardır ki o diğer müride uygun olmayabilir.

Mesela krallar için namaz ve oruç ile mücahede etmek sadaka ve köle azat etmekten daha ağırdır. Esnaf ve tüccar için ise durum tersinedir. Keza zamanımızın bazı fakihleri için mecliste tartışmayı, mücadeleyi, üstünlük taslamayı terk ederek mücahede yapmak, namaz ve oruçtan daha zordur… Yazın oruç ile mücahede etmek kışın oruç tutmaktan daha zordur.

Özetle müridlerin yapması gereken mücahede çeşidi, kendisine değil onu terbiye eden şeyhin görüşüne bırakılmalıdır. Yoksa iş tehlikelidir.”[6]

Yine ahlak bölümünde konuyu Kuşeyrî’den (rahimehullah) naklen özetledikten sonra nasihat kabilinden şöyle der:

“Ey mürid! Öyleyse leşten daha aşağı olan dünya ehlinin kapıştığı şeylerde nefsinin hazlarını terk etmeye gayret et! Zira leş bazen bir köpeğin olur ve kimse ona ortak olmaya gayret etmez. Dünya ise böyle değildir. O ortaksız bir şekilde kimseye ait olmaz. Dünya sevgisi uğrunda helak olan nice insanlar nice dinler geldi geçti! Kim dünyaya buğzedip dünyevî hazlarını terk ederse her bela ve fitnenin kaynağı olan haset ve nizâ‘ hasletlerinden kurtulur.”[7]

Özet

Özetle Hadâiku’l-Hakâik, er-Risâle’nin ihtisar edilerek yeni tertip ve tehzib edilmiş ve bazı ziyadeler eklenmiş halidir. Çok uzun olmamakla beraber aslî meseleleri içeren tasavvufî eser okumak isteyenlerin istifadesine açıktır. Allah’ın rahmeti müellif Muhammed b. Ebî Bekir er-Râzî üzerine olsun!

Eserin Yazmaları ve Baskıları

Son olarak eserin birçok yazma nüshası mevcuttur.[8] Daha önce iki kere basılmıştır:

Birincisi Saîd Abdülfettâh tarafından Kahire Üniversitesi ve Dâru’l-Kütübi’l-Kavmiyye nüshalarından tahkik edilerek 2001 senesinde neşredilen Mektebetü’s-Sekâfeti’d-Dîniyye baskısıdır ki muhakkıkın zikrettiğine göre nüshalarda tarih ve müstensih bilgisi yoktur.

İkincisi İbrahim Şemseddin tarafından hangi nüshaya dayanıldığı belirtilmeden 2012 senesinde neşredilen Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye baskısıdır.


[1]  Bkz. ez-Ziriklî, el-A‘lâm, Dâru’l-İlim, Baskı: 15, 2002, VI/55, Elmalı Hüseyin, Râzî Muhammed b. Ebû Bekir, Tdv İslam Ansiklopedisi, XXXIV/487.

[2] Kalın fontla yazılan başlıklar “er-Risâletü’l-Kuşeyriyye”de geçmeyen konulardır.

[3]  Kitabın birçok yazma nüshası mevcuttur. Mesela bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 3594 vr. 2b, Reşid Efendi Koleksiyonu, nr. 591 vr. 1b.

[4] Bkz. el-Kuşeyrî, er-Risâle, Thk. Enes Muhammed Adnan eş-Şerfâvî, Dâru’l-Minhâc, Baskı: 3, 2020, s. 316.

[5]  Bkz. er-Râzî, Hadâik, Thk. Said Abdülfettah, Mektebetü’-Sekâfeti’d-Dîniyye, Baskı: 2, 2007 s. 42.

[6]  Bkz. er-Râzî, a.g.e, s. 38.

[7]  Bkz. er-Râzî, a.g.e, s. 178.

[8]  Bkz. Bursa İnebey Yazma Eser Kütüphanesi, Ulucami Koleksiyonu, nr. 1634, vr. 1b (789/1387 tarihli), Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Koleksiyonu, nr. 1760 vr. 1b (863/1458 tarihli), Kayseri Raşid Efendi Kütüphanesi, nr. 21500 vr. 1b (939/1532 tarihli), Süleymaniye Kütüphanesi, Şehit Ali Paşa Koleksiyonu, nr. 2732 vr. 1b (964/1556 tarihli), Hacı Mahmud Efendi Koleksiyonu, nr. 4541 vr. 109b (967/1559 tarihli), Şehit Ali Paşa Koleksiyonu, nr. 1164 vr. 0b (tarihsiz).

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu