Fikriyat

Valilikten Veliliğe: Hazım Oktay Başer (Vali Amca)

Vali Amca ‘nın Viladeti ve Nesebi…

Hazım Oktay Başer, nam-ı diğer Vali Amca …

(1937 m.) senesinde dünyayı teşrif buyurmuşlar.

Nevşehir’in Arapsun (Gülşehir) ilçesine bağlı hacılar köyünde…

Babaları Fazıl Bey, Valideleri Müveddet Hanım…

Dedeleri Hazım Efendi ve üç kardeşi, uzun seneler Arapsun müftülüğü makamını ihraz etmişler.

Büyük babaları mülazım Emin Efendi, er olarak başladığı askerlik hizmetine, padişah fermanıyla subay olarak müdavim bulunmuş ve emekliliğinden sonra da Arapsun belediye reisliği vazifesini yürütmüştür.

Eğitimi, Muvazzafiyetleri ve İzdivacı…

Vali Amca, ilk mektebi Çorum’da, orta mektebi ve liseyi de Yozgat’ta itmam ettikten sonra, (1959 m.) senesinde mülkiye mektebinden mezun olmuştur.

Küçük kardeşi Emin Bey’in eğitimine destek olabilmek için o tarihlerde pek tercih edilmeyen İstanbul Maiyet memurluğuna talip olmuş, iki sene sonra Beşiktaş, daha sonra sırasıyla Gelendost (Isparta), Eğirdir ve Keçiborlu beldelerinde kaymakam vekilliği ve belediye reisliği yapmıştır.

Keçiborlu kaymakam vekili iken, orada hükümet tabibesi olarak vazife yapan ve sonraları ihvan arasında “Doktor Anne” olarak bilinecek olan, Neriman Keser hanımla evlenir.

(1963 m.) senesinde Çamlıdere (Ankara) kaymakamı olur. Sonrasında Şabanözü (Çankırı) beldesine cebrolunur. Daha sonra Bozova (Urfa) ve Havsa (Edirne) kaymakam yardımcılığı ve Kars vali yardımcılığı vazifesini icra etmiştir.

Kars Valisi, Emniyet genel müdürü olunca, Vali Amcayı da yanına yardımcı olarak alır. Bu vazifeyi de bir müddet yürüttükten sonra Konya valiliği makamını ihraz eder. Artık o Konya’nın biricik Vali Beyidir…

(1983 m.) senesinde kendi isteği ile emekli olur…

Mücadelesi ve Gayret-i Diniyyesi…

Vali Amca en kötü dönemlerde dahi İslamî hassasiyetleri ve değerleri muhafaza etmeye azami gayret göstermiş, hiçbir hal ve şartı kendisine ruhsat sebebi saymamış ve Müslüman kimliğinden en ufak bir tavizi dahi kendisine mubah görmemiştir.

“Ben Şeriatçıyım”

Çamlıdere (Ankara) de kaymakamlık yaparken, o dönemde gerçekten ciddi bir cesaret isteyen ‘’Ben şeriatçıyım’’ ifadesini kullanır. Kullanır fakat bir avuç akrep sürüsü tarafından insanların gözünde vahşileştirilmiş, manası değiştirilmiş, lakin hakikatte hayatın ve mematın kendisiyle anlam kazandığı ve Müslümanım demekten başka bir mana taşımayan bu cümleyi kullanmak o yıllarda irtikâbına asla tahammül gösterilemeyen bir suçtur. Bunun üzerine yapılan tahkikat esnasında Başmüfettiş kendisine “’Şeriatçı değilim de’ dosyanı kapatayım” der. Nahif kulaklarının duymuş olmaktan hicap duyacağı bu gaflet efsunlayan nefretengîz teklif üzerine adeta Hızır Efendi merhumun:

“De, Korkma! Müslümanım, göğsün imanla dolsun.

İrtica İslam ise, başımın tacı olsun”

mısraları Vali Amcanın şahsında ete kemiğe bürünür ve baş müfettişin, sert bakışlarla süzdüğü meşum suratına şu cevabı haykırır:

‘’Hayır ben Şeriatçıyım, ama siz Şeriatın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz.’’

Bu vakadan sonra, bir mahrumiyet bölgesine, elektrik ve suyu olmayan Şabanözü (Çankırı) beldesine sürgün edilir.

“Ben Emri Cenab-ı Allah’tan Alırım”

Bir gün Vali Amca Kars vali yardımcısıyken, melun bir cemiyete iştirak etmek mecburiyetinde kalır. Jandarma komutanı, Kars Valisine, olanca yüzsüzlüğüyle “İkimizin de yardımcısı içki içmiyor. İkimiz de onları çağırıp içki içmelerini emredelim” şeklinde kendisi gibi tiksindirici gayet şeni bir teklifte bulunur. Jandarma komutanı yardımcısına “Şu rakıdan iç!” der. Yardımcısı özür beyan eder fakat komutan ısrar edince mukavemet gösteremez ve içer.

Sonra yardımcısının nasıl bir aşkın davanın neferi olduğunu anlayamamış olan Vali, “Sen de şu rakıdan iç!” teklifini en yanlış kişiye yöneltir. Vali Amca, bütün ısrarlara rağmen, o pis bardağa elini bile sürmez ve sonunda dünyevi amirine dönerek, sanki

(إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلائِكَةُ أَلاَّ تَخَافُوا)

(Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine melekler iner de iner ve derler: Korkmayın…)[1]

Ayet-i kerimesi o an kendisine hitaben inmişçesine şu ibretlik cevabı verir:

‘’Sayın Valim! İçki hususunda ben, emri sizden değil, Cenab-ı Allah’tan alırım. Allah içkiyi yasaklamış ve haram kılmıştır.’’

“Asıl Hain Sizsiniz”

Kars Valisi, Emniyet genel müdürü olunca Vali Amca gibi şahsiyetli bir insanı yanına yardımcı olarak almak için çok ısrar eder. Vali Amca da bu ısrar neticesinde teklifi kabul eder.

Bu vazifeyle muvazzaf iken

(إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تُؤَدُّوا الْأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا)

(Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi emrediyor)[2]

ayet-i celilesi mucibince çokça imanlı, tertemiz, dürüst ve liyakatli insanı vazifeye alır. Fakat bazı insanlar öğretilmiş yalanları gözleriyle gördükleri gerçeklerden önde tutmakta ısrarcıdırlar. Şahsiyetine hayran olduğu ve yanında gelmesi için bin türlü ısrarda bulunduğu yardımcısının bu isabetli tutumundan rahatsız olan Emniyet müdürü, Vali Amcayı çağırıp, “Oktay Bey! Sen bir hainsin. Ne kadar şeriatçı varsa, polis olarak almışsın” diye çıkışır.

Duymakta olduğu bu hezeyanlar karşısında Vali Amca soğukkanlılığından hiç taviz vermeyerek şu iki omuzdan tutucu ve sarsıcı cevabı verir

‘’Müdürüm! Asıl hain sizsiniz. Çünkü benim gibi bir Şeriatçıyı genel müdür yardımcısı yaptınız”

Akabinde, her ne kadar yalan ve tezviratla lebâlep bir talimden geçmiş olsa da fıtraten insaf sahibi olduğunu düşündüğü Müdüre, inançsız insanların tehlikesini ve bu memlekete asıl menfaat sağlayacak olanların inançlı insanlar olduğunu gayet tatlı bir uslûb-i lisan ile izah ediverir.

Dinimin Emri

Konya Valiliği esnasında namazları cemaatle kılan Vali Amca bazen imamlık da yaparmış.

Dünyayı imar ederken ahireti ihmal etmeyen bir valiye sahip olma bahtiyarlığına erişen herkesin sevinmesi gerekir. Fakat dünya kötülerin ve kötülüğün de mevcut olduğu bir yer. İşte bu kötüler, güzel Konya’nın güzel valisini kendileri gibi olan bazı yetki sahiplerine şeytan yanlarına uğradıkça şikayet ederlermiş.

(إِنَّ الصَّلَاةَ كَانَتْ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ كِتَابًا مَوْقُوتًا)

(Şüphe yok ki namaz, müminler üzerine vakitleri belli olarak yazılmış bir yazıdır)[3]

ayet-i kerimesine samimiyetle inanan Vali Amca, gelen müfettişlere her defasında “Bu benim dinimin emridir” diyebilmiştir.

“Gelecek Sene Bir Daha”

Vali Amcanın valiliği esnasında yaptığı hayırlar bunlarla sınırlı değildir. Vali Amca, Valilik vazifesini icra ederken hacca giderek inkılap sonrası hacca giden ilk vali olma unvanına nail ve o devirlerde mülahaza dahi edilemeyecek bir hayra fatiha olur.

Küfrün, o devirdeki en büyük silahı olan medya, mezkûr vakıa ile alakalı iğrenç bir tavra bürünür ve iblisi dahi kıskandıracak küstahça bir eda ile ‘’Açıklama bekliyoruz’’ derler.

Ama Vali Amcanın

(يُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلاَ يَخَافُونَ لَوْمَةَ لاَئِمٍ)

(Allah yolunda mücadele ederler ve alaycıların kınamasından da çekinmezler…)[4]

ayet-i kerimesine levhte okumuşçasına inanan ve amel eden birisi olduğunu unutmuşlardır.

Beklenen açıklama fazla gecikmez.

“Onlara söyleyin! Gelecek sene bir daha hacca gideceğim.”

Ve dediği gibi de yapar…

“Buyurun, Kime Bakmıştınız?”

Ömrü boyunca

(وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى)

(İyilik ve takva hususunda yardımlaşınız.)[5]

emr-i ilâhisine sadık kalmak suretiyle Müslümanların daim hamisi bulunan Vali Amca, zikir meclislerinin dağıtıldığı, medreselerin kapatıldığı, Kur’an yuvalarının acımasızca tarumar edildiği dönemlerde nüfuzunu kullanarak herkesin yardımına koşmuştur.

Bir keresinde Vali Amca, her köşesi çiçek kokan, kapıları cennetlere açılan, ehli, ehl-i semâ ile hemnişin bir Kur’an yuvasının, bir medresenin, iyiliğe tövbe getirmiş melun insanlar tarafından şikayet edilip zebanî meşrep zabıtalar tarafından terör barınağıymış gibi basılacağını duyunca hemen polislerden evvel o medreseye gider. Dışarıda Sömürgeci batılı adam karşısında en zelil, en rezil, en hakir, içeride dolandırıcı, arsız, hırsız, gaspçı ve zehir tacirlerine karşı lakayt olan fakat tüfeksiz, bombasız ve en ufak bir savunmasız Kur’an talebelerinin sıcak yuvalarını helikopterler ve namlulu silahlarla kuşatıp sunta kapılarını kahramanlık nâralarıyla kırmaya gelen zihniyetin güvenlik görevlilerine kapıyı bizzat Vali Amca açar. İçeride Valilerini gören güvenlik görevlileri neye uğradıklarını şaşırır ve rucûen kahkarâ gerisingeriye dönerler.

Devam edecek…


[1] Fussiet suresi, ayet 30.

[2] Nisa suresi, ayet 58.

[3] Nisa suresi, ayet 103.

[4] Maide suresi, ayet 54.

[5] Maide suresi, ayet 2.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu