AkaidMakaleler

Büyük-Küçük Günah Nedir? -3- (Bu Husustaki Eserler)

Büyük-Küçük Günah Nedir? -1- yazısı için tıklayınız.

Büyük-Küçük Günah Nedir? -2- yazısı için tıklayınız.

Geçmiş yazılarımızda “büyük günah”lara dair ulema tarafından telif edilen eserleri ve müelliflerini zikredeceğimizi söylemiştik. Şimdi bu konuya geçebiliriz:

“Cüz’ün fîhi men Ravâ ani’n-Nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem mine’s-Sahâbeti fi’l-Kebâir” adıyla kaydedilen eser, 3-4/9-10. Yüzyılın mutkin hadis hafızlarından biri olan el-Berdîcî’ye aittir. Azerbeycan’daki küçük yerleşim merkezlerinden biri olan Berdîc adındaki yere nispetle “el-Berdîcî” diye anılan bu zat, mütekaddim muhaddislerin adeti üzere hadis cüzü veya sahabe-tabiin tabakatı türünde eserler telif etmiştir. Bunlar arasında günümüze ulaşanlardan bir tanesi de burada konumuz olan büyük günahlara dair telif ettiği bir hadis cüzüdür.

Esasında belli bir konuya dair olan hadisleri senedleriyle birlikte bir araya getirmek kadîm ehl-i hadisin adetidir. Zühd, ahlak, tevhid ve dünyanın zemmedilmesi gibi meseleler, muhaddislerin kendileri hakkında hadis cüzleri telif ettiği en bariz konulardandır. Ancak müellifimiz el-Berdîcî’nin (rahimehullah) söz konusu eseri, kebâire dair yazılmış ilk eser olma niteliğini taşıdığı gibi kebâire dair yazılmış senedli tek hadis cüzü olma özelliğine de sahiptir.

Bu cüz, ilerde zikredeceğimiz eserlerin aksine büyük günahları günah sıralamasıyla değil büyük günah hakkında varid olan hadisleri rivayet eden sahâbe sıralamasıyla tertip eder.

“Hangi günahların kebâirden olduğuna dair on bir sahâbî Rasulullah’tan (sallallahu aleyhi ve sellem) hadis rivayet etmiştir” diyerek başlayan eser, sırasıyla şu sahâbîlerin hadislerini senediyle zikreder: İbn Mesûd, İbn Abbâs, Abdullah b. Amr, Ebû Bekre, Ebû Hureyre, Enes b. Malik, İmrân b. Husayn, Hureym b. Fâtik, İbn Ömer, Ebû Eyyûb, Abdullah b. Üneys (radıyallahu anhüm ecmaîn).

Eserde on bir hadiste zikredilen on üç büyük günah şunlardır; şirk, komşunun helali ile zina etmek, rızık korkusuyla evlat öldürmek, namuslu kadına iftira atmak, yalancı şahitlik, sihir, faiz, zina, anne-babaya isyan, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, haksız yere adam öldürmek, imkân bulduğu halde yolda kalmışa yardım etmemek.

Eser, Hafız Ziyâuddin el-Makdisî’nin (ö. 643) yaptığı ve senediyle yedi hadis daha eklediği ziyadelerle birlikte basılmıştır. [1]

  • İbnü’l-Cevzî (ö. 597), Tezkiretü Üli’l-Besâir fî Ma‘rifeti’l-Kebâir

350 küsür sayfalık bu eser, el-Berdîcî’den sonra yazılmış olsa da sadece senedle hadisleri zikreden bir cüzden ibaret değildir. Eserde, hadisler getirilip başka ayet veya hadislerle şerh edilmiş, bununla birlikte günahlar muhtelif bölümlere ayrılarak detayları incelenmiştir. Bu cihetten bakıldığında bu konuya dair yazılmış ilk eser olduğu söylenebilir.

Mukaddime içermeyip direkt “birinci kebîre” diyerek başlayan kitap, toplamında yetmiş kebîre içermektedir. Her kebîre bölümünde konu başka ayet ve hadislerle desteklenmiş ve “fasıl” başlıkları altında o günahla alakalı başka meselelere ve sahâbe, tâbiîn ve ulemadan örneklerine değinilmiştir.

Eserde zikredilen söz konusu yetmiş kebîre sırasıyla şunlardır: şirk, haksız yere adam öldürmek, sihir yapmak, namazı terk etmek, zekat vermemek, anne-babaya isyan etmek, faiz yemek, yetim malı yemek, Allah ve Rasûlüne demedikleri sözü nispet etmek, bir gün bile olsa özürsüz bir şekilde Ramazan’da oruç tutmamak, savaştan kaçmak, zina etmek, zulüm ve aldatma, içki veya herhangi müskir (sarhoş edici) bir şey içmek, kibir, yalancı şahitlik, namuslu kadına iftira atmak, beytü’l-mal veya zekattan aşırmak, zulüm ve lanet etmek, ölçü ve tartıda hile yapmak, hırsızlık, yol kesmek, yalan yere yemin etmek, Allah’tan başkası adına yemin etmek, yalancılık, Allah’ın hükmüyle hüküm vermemek (kadı için), gavatlık, erkeğin kadına, kadının da erkeğe benzemesi, hülle yapmak (eski kocasına dönebilsin diye bir kadınla evlenmek), hınzır eti yemek, idrardan sakınmamak, haraç kesmek, haram yemek, gösteriş yapmak, iyiliğini başa kakmak, ihanet etmek, imkan olduğu halde hac yapmamak, dünya için ilim öğrenmek ve ilmi gizlemek, kaderi yalanlamak, sözünde durmamak, haddi aşmak, kadının nüşûz etmesi (hanımlık vazifesini yerine getirmemesi), sıla-ı rahimi (akraba ziyareti) terk etmek, suret çizmek, laf taşımak, nesebe (soya) ta’n etmek, ölü arkasından ağıt yakmak, yanak vurmak, elbise yırtmak ve kötü dua etmek, kılıçla Müslümanlara karşı çıkmak, büyük günah işledi diye Müslümana kafir demek, komşulara eziyet etmek ve sövmek, Allah dostlarına eziyet etmek, kibir için elbiseyi uzatmak, ipek giymek, efendisinden kaçmak (köle için), Allah’tan başkası için kurban kesmek, tarla (bahçe) sınırlarını değiştirmek, kötü bir adet çıkarmak, bidat işlemek, saç ektirmek, babası olmadığını bildiği kişinin babası olduğunu iddia etmek, uğursuzluğa inanmak, Müslümana doğru silah tutmak, batıl için mücadele etmek, Allah’ın azabından emin olmak, nankörlük etmek, fazla suyu ikram etmemek, stokçuluk yapmak, zararlı vasiyet vermek, kumar oynamak, sahâbeden birine sövmek, ta’n etmek, hakir görmek veya eziyet etmek.

En uzun olan sonuncu bölümüyle sona eren eser basılmıştır. [2]

  • Zehebî (ö. 748), el-Kebâir

150 sayfalık bu eser, kebâir kitapları arasında en meşhur ve maruf olanıdır. Kitap, yukarda zikrettiğimiz İbnü’l-Cevzî’nin (rahimehullah) eseri gibi yorum değil, hadis odaklı olarak tertip edilmiş olup içinde 76 kebîre zikredilmiştir.

Özetle kebîre lafzının zikredildiği ayet ve hadisleri getirip günahların büyük-küçük diye ikiye ayrıldığını ispatladıktan sonra, bu günahların bazı hadislerde yedi, bazılarında dokuz denilmesi gibi farklı sayılarla ifade edilmesi sebebiyle İbn Abbâs’ın (radıyallahu anhüma) “Büyük günahlar yetmişe, yediden daha yakındır” sözünün kebâir günahlar için en doğru yorum olduğunu ifade eden bir mukaddime ile başlayan eser, sırasıyla şu kebîreleri zikreder:

Şirk, haksız yere adam öldürme, sihir, namaz kılmamak, zekat vermemek, anne-babaya isyan etmek, faiz yemek, yetim malı yemek, peygamber adına yalan söylemek, mazeretsiz olarak Ramazan orucunu terk etmek, savaştan kaçmak, zina etmek, imamın halkını aldatması ve zulmetmesi, sarhoş etmese bile içki içmek, kibirlenmek, yalancı şahitlik yapmak, livata yapmak, namuslu kadına iftira etmek, beytü’l-mal veya zekattan aşırmak, zulmederek insanların malını almak, hırsızlık, yol kesmek, yalan yere yemin etmek, yalancılık, intihar etmek, Allah’ın hükmüyle hüküm vermemek (kadı için), gavatlık, erkeğin kadına kadının erkeğe benzemesi, hülle yapmak (eski kocasına dönebilsin diye bir kadınla evlenmek), hınzır eti yemek, idrardan sakınmamak, haraç kesmek, haram yemek, gösteriş yapmak, ihanet etmek, dünya için ilim öğrenmek ve ilmi gizlemek, iyiliği başa kakmak, kaderi yalanlamak, gizlice insanları dinlemek, lanetleşmek, sözünde durmamak, kahin ve müneccimi tasdik etmek, kadının nüşûz etmesi (hanımlık vazifesini yerine getirmemesi), sıla-ı rahimi (akraba ziyareti) terk etmek, elbiseye veya duvara suret çizmek, laf taşımak, ölüye ağıt yakmak, soya sövmek, haddi aşmak, kılıçla Müslümanlara karşı çıkmak ve büyük günah işledi diye Müslümana kafir demek, Müslümanlara eziyet etmek ve sövmek, Allah dostlarına eziyet ve düşmanlık yapmak, kibir için elbiseyi uzatmak, ipek giymek, kaçmak (köle için), Allah’tan başkası adına kurban kesmek, tarla (bahçe) sınırlarını değiştirmek, sahâbeye sövmek, ensâra sövmek, kötü bir adet çıkarmak, saç ektirmek, arkadaşına doğru demir (silah) tutmak, babası olmadığını bildiği kişinin babası olduğunu iddia etmek, altın veya gümüş kaptan içmek, batılda mücadele etmek, köleyi kısırlaştırmak veya zulmetmek, ölçüde ve tartıda hile yapmak, Allah’ın azabından emin olmak, Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, nankörlük, fazla suyu ikram etmemek, hayvanın yüzüne alamet koymak, kumar oynamak, harem bölgesinde haddi aşmak, Cuma Namazını evde tek başına kılmak, Müslümanların ayıplarını araştırmak.

Görüldüğü üzere hem içerik hem de tertip olarak yukarda zikrettiğimiz esere benzeyen kitap, kalın hatla belirttiğimiz 12 farklı günah içermektedir.

Bolca ayet ve hadis içeren kitap, büyük günah olması muhtemel olan günahları zikreden bir hatime ile sona erer. Eser birkaç defa basılmıştır.

  • el-Haccâvî (ö. 968), Manzûme fi’l-Kebâir

Asıl adı Şerefüddin Ebü’n-Necâ Musa b. Ahmed olan el-Haccâvî, onuncu asırda yaşamış Hanbelî fakihlerindendir. Büyük günahlara dair nazmettiği bu küçük eser, tavîl bahrinden olup 32 beyitten oluşur.

el-Haccâvî (rahimehullah) günahların, suğrâ ve kübrâ olarak ikiye ayrıldığını ve kebîrenin tanımına dair iki-üç yorum zikrettikten sonra kebîreleri saymaya başlar. Abdestsiz namaz kılmak ve rüşvet almak gibi birkaç farklı günah içerse de genel olarak yukarda zikrettiğimiz günahları nazmen sıralar ve bu şekilde eser sona erer.

Manzume, bazı şerhleriyle ve müstakil olarak matbudur.

  • İbn Nüceym (ö. 970), Risâle fi’l-Kebâir

İbn Nüceym’in (rahimehullah) risaleleri içinde basılan 20 sayfalık bu eser, hacmi küçük olmasına rağmen büyük günaha dair birçok meseleyi ele alır. Müellifin alanı dolayısıyla birçok yerde adalet, murûet ve şehadetin kabulü gibi fıkhî meselelerden de bahseder. Zaten eserin bu yönü, önceki kaynaklardan çok nakil yapması ve bolca yorum/itiraz içermesi bu risaleyi diğer kebâir eserlerinden ayıran özelliklerdir.

Risaleyi özetle üç bölüme ayırabiliriz:

Birinci bölümde büyük ölçüde yukardakilerle aynı olan büyük günahlar ve farklı olarak küçük günahlar tadat edilmiş ve bazı günahlara dair detaylar incelenmiştir.

Yorum bölümü diye özetleyebileceğimiz ikinci bölümde kebîrenin tanımı üzerinde durulmuş ve yukarda ele aldığımız görüşler detaylıca ele alınmıştır.

Üçüncü ve son bölümde ise bazı büyük günahların tanımı, adaletin hangi günahla düşeceği gibi meseleler içeren on sekiz tembih zikredilmiş ve bu şekilde eser sona ermiştir.

Veciz ifadeli olması ve birçok kaynağı bir arada sunuyor olması eseri daha da güzel kılmaktadır.

Risale, hocası Abdülmecîd es-Sivâsî’nin (rahimehulah) emriyle İsmail b. Sinan es-Sivâsî (ö. 1048/1638) tarafından şerh edilmiştir. [3]

  • İbn Hacer el-Heytemî (ö. 974/1567), ez-Zevâcir an İktirâfi’l-Kebâir

Alanındaki en geniş ve kapsamlı olan iki ciltlik bu eser, kebair araştırmacıları için ilk müracaat kaynağıdır. Müellif girişte 953/1547 senesinde büyük günahlara dair geniş ve faydalı bir kitap yazmak istediğini söylemektedir. İmam Zehebî’nin (rahimehullah) el-Kebâir isimli eserinin bu alandaki hadisleri toplamak hususunda çok verimli olduğunu ifade etmekle birlikte, eski ulemanın yorumları konusunda yetersiz kaldığını düşünmektedir. Müellif, bu hususu belirttikten sonra eserine giriş yapar.

Daha sonra zamanında yaşayıp büyük günahları rahatça işleyen insanlara vaaz kabilinden olan bu eserini bu sebeple “ez-Zevacir (engelleyici)” diye isimlendirdiğini zikreder.

Bizzat müellif tarafından bir şafii fıkıh kitabı şeklinde tertip edildiği belirtilen eser, bir mukaddime, iki bab ve bir hatimeden oluşmaktadır.

Mukaddimede yukarıda zikrettiğimiz kebâirin tanımına dair yorum ve ihtilaflar detaylıca ve fıkıh kitabı tarzında zikredilir.

Batınî büyük günahları konu eden birinci bapta 66 büyük günah mezkurdur. Zahirî büyük günahları konu edinen ve bir fıkıh kitabı gibi “temizlik, abdest, namaz” gibi bölümlere ayrılan ikinci bapta ise 401 kebîre zikredilmiştir. Müellif her kebîreyi incelerken ona dair ayet ve hadisleri zikreder, fıkıh alimlerinin fetvalarını nakleder ve günahın detaylarını inceler.

Hatimede de tevbenin şartları ve faziletleri, haşr, hesap, sırat, şefaat, cennet ve cehennem gibi konular üzerinde durulur ve kitap bu şekilde hitama erer.

Toplamda 467 kebîre içeren ve kendisinden sonraki kitaplara kaynaklık eden eser, Süleyman Fâzıl el-İstanbûlî tarafından sadece kebîreler sayılacak şekilde bir risale olarak ihtisar edilmiştir. [4]

  • Bedreddin el-Gazzî (ö. 984), Cevâhiru’z-Zehâir fi’l-Kebâiri ve’s-Sagâir

2 varaklık bu eser, büyük ve küçük günahları sırasıyla sayan, basît bahriyle yazılmış 89 beyitlik bir manzumeden ibarettir.

     

Bedreddin el-Gazzî’nin “Cevahiru’z-Zehâir”inin bir nüshasının ilk ve son sayfaları

          Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Koleksiyonu, nr. 3767, vr. 268-270.

Manzume, müellifin talebesi Radıyyüddin İbn Ebi’l-Lutf (rahimehullah) tarafından “Fethu’l-Meliki’l-Kâdir” ismiyle[5] şerh edilmiştir. [6]

  • Alâuddin et-Türkistânî (?), Manzûme

70 kebireyi sayan Recez bahriyle yazılmış 50 beytlik bu manzumenin müellifi bazı yazma nüshalarda Alemüddin et-Türkistânî olarak[7] bazılarında ise Alâuddîn et-Türkistânî[8] olarak kaydedilmiştir.

     

Alâuddîn et-Türkistânî’nin Kebâire dair manzumesinin ilk ve son sayfaları

     Süleymaniye Kütüphanesi, Hamidiye Koleksiyonu, nr. 388, vr. 79b

  • İsmail Hakkı Bursevî (ö. 1137), Şerhu’l-Kebâir

80 sayfalık bir eserdir. Müellif, esere yazdığı Arapça girişte Muhammed es-Sûfî isimli bir zatın isteği üzerine Türkçe olarak bu risaleyi kaleme almaya başladığını belirtir. Eserde toplam 70 kebîre işlenmiştir. Türkçe olması dışında diğer eserlerden farklı olarak büyük günahlar hakkındaki hadislerden ziyade, günahın mahiyeti hakkında detay verme ve geçmiş zamanlardan hikâye aktarma ağırlıklıdır.

   

İsmail Hakkı Bursevî’nin “Şerhu’l-Kebâir”inin 1220/1806 tarihli bir nüshasının ilk ve son sayfaları

              Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 1548, vr. 1-81

   

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Osman Ergin Yazmaları Koleksiyonu, nr. 459, vr. 1-61.

Vahhabîliğin kurucusu Muhammed b. Abdülvehhab ve Şii alim Tabatabâî’nin de kebâire dair eserleri vardır.

Saydığımız bu eserler, büyük günahın ne olduğunu anlatan veya büyük günahları saymayı üstlenen eserlerdir. Bunların dışında kebîrenin hac yapmak suretiyle kefaretinin ödenmesi veya kebîre ehlinin akıbeti gibi büyük günaha dair müstakil eserler de kaleme alınmıştır.  Günümüzde de büyük ve küçük günah üzerine birçok çalışma ve araştırma yapılmış ve yapılmaktadır.

[1]  Bkz. el-Berdîcî, el-Kebâir, Thk. Muhammed b. Türkî et-Türkî, Dâru Atlas, 1425, Riyâd.

[2]  Bkz. İbnü’l-Cevzî, Tezkiratü Üli’l-Besâir, Thk. Talib Avvad, Daru İbn Kesir, Dimeşk, 2008.

[3]  Bkz. İsmail b. Sinan es-Sivasî, Şerhu Risaleti İbn Nüceym, Antalya Tekelioğlu İl Halk Kütüphanesi, nr. 822, vr. 1b.

[4]  Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Amcazade Hüseyin Koleksiyonu, nr. 456, vr. 23b.

[5] Bkz. Ziriklî, el-A‘lâm, Daru’l-İlim, 2002, VII/155.

[6]  Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Koleksiyonu, nr. 2278, 1b.

[7]  Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 1327, vr. 127b,

[8] Bkz. Denizli İl Halk Kütüphanesi, nr. 418, vr. 86b, Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Koleksiyonu, nr. 3706, vr. 232b, Hamidiye Koleksiyonu, nr. 388, vr. 79b.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu