Makaleler

Cemâl-i Halvetî (Rahimehullah) ve Eserleri -5- (Son)

Cemâl-i Halvetî (Rahimehullah) ve Eserleri -4- yazısı için tıklayınız

22) “er-Risâletü’l-Mîmiyye”

9 varaklık bu risale, mukaddimede belirtildiği üzere bazı ahbap ve kardeşlerin isteği üzere müellifin ehlüllaha nispet ettiği üç beyitlik bir manzumenin şerhidir. Bu beyitler, Şeyh-i Ekber’in “el-Futûhât”ının altıncı cüzünde her hece harfi üzerine tek tek konuştuğu faslın “Mim Harfi” bölümünde zikrettiği beyitlerdir. Basit bahrinden olan bu beyitler şunlardır:

الـمِيمُ كَالنُّونِ إِنْ حَقَّقْتَ سِرَّهُمَا … فِي غَايَةِ الكَوْن عَيْناً وَالبِدَايَاتِ

فَالنُّونُ لِلْحَقِّ وَالـمِيمُ الكَرِيـمَةُ لِي … بُدْءٌ لِبُدْءٍ وَغَايَاتٌ لِغَايَاتِ

فَبَرْزَخُ النُّونِ رُوحٌ فِي مَعَارِفِهِ … وَبَرْزَخُ الـمِيمِ رَبٌّ فِي البَرِيَّاتِ

Müstef’ilün Fâilün Müstef’ilün Fâilün (x2)

Sırrını tahkik etsen mim tıpkı nun gibidir – Aynen kevnin gâyesinde u bidayetlerde

Nun hak için kerime olan mim ise benim – Büd büd için ve gâyât içindir gâyeler de

Pes nûnun berzahı ma‘rifetlerinde ruhtur – Mimin ise berzahı rab’dır beriyyelerde[1]

İşlediği her konuyu kelimeler ve harflerin sırları üzerinden inceleyen müellifin bu adeti, konusu harflerin kendisi olan bir beytin şerhinden ibaret bu risalede daha da öne çıkmaktadır. Şiirin, müellifin şerh ettiği nüshası ile “el-Fütûhât”ın matbu nüshası arasında küçük farklar mevcuttur. Nitekim ilk beytin ilk mısra’ı “el-Fütûhat”ta “sırlarını tahkik edersen” şeklindeyken müellifin şerh ettiği nüshada “resimlerini tahkik edersen” şeklindedir.

Müellif adeti üzere eseri, risalede geçen her şeyin Allah’ın fazlından olduğunu ifade ederek bitirir.

Cemâl-i Halvetî’nin ”er-Risâletü’l-Mîmiyye”sinin bir nüshası.

Süleymaniye Kütüphanesi, Carullah Koleksiyonu, nr. 1084, vr. 106-114.


23) “Şerh-i Sad Kelime-i Hazreti Sıddîk”

Müellifin en uzun ikinci telifi olduğunu söyleyebileceğimiz 50 varaklık bu eser, Hz. Ebu Bekir Sıddık’a (radıyallahu anh) nispet edilen yüz Arapça kelimenin/kelamın şerhidir. Müellif girişte eserini zamanın sultanına ithaf etmiştir.

Eser Hazreti Ebu Bekir’in (radıyallahu anh) bir kelimesini getirip “Ey sâbir, ey zâkir, ey nâtık, ey sâdık” gibi hitaplarla şerhe başlar ve her kelimede farklı bir hitap mevcuttur.

Cemâl-i Halvetî’nin ”Şerh-i Sad Kelime-i Hazreti Sıddîk”ının muhtemelen 887/1483 tarihli bir nüshası.

Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 1525, vr. 1-52.


24) “Şerh-i Sad Kelime-i Hazreti Ali”

 Müellifin en uzun telifi olduğunu söyleyebileceğimiz 72-73 varaklık bu eser, Hz. Ali’ye (radıyallahu anh) nispet edilen yüz Arapça kelimenin/kelamın şerhidir. Müellif girişte eserini Sultan II. Bâyezîd’e ithaf etmiştir.

Eser Hazreti Ali’nin (radıyallahu anh) bir kelimesini getirip diğer bazı risalelerinde geçtiği gibi “el-Hisse” ifadesiyle şerhe başlar ve her kelimenin şerhinde bu ifadeyi getirir.

Bu son iki eser arasındaki en bariz fark -her ne kadar ikisi de Arapça yazılmış eserler olsa da- birincisinin Arapça, ikincisinin Farsça ağırlıklı olmasıdır.


Cemâl-i Halvetî’nin ”Şerh-i Sad Kelime-i Hazreti Ali”sinin muhtemelen bir nüshası.

Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya Koleksiyonu, nr. 4070, vr. 1-73.


25) “Şerh-i Ebyât”

30 varaklık bu eserde müellif, kendisinin normalde bu tür tasavvufî konulara dair konuşmaya kadir olmadığını ancak Allah’ın fazlıyla sadrına dökülenleri ifade edebildiğini söyleyerek bir tevazu ile başlar ve kendisinden “Mevlânâ-yı A‘zam ve Ekram” diye bahsettiği Amasya medreselerinden birinde müderris olan Kâsım isimli bir zatın isteği üzerine, başta Mevlânâ olmak üzere birçok tasavvuf büyüklerinin bazı beyitlerini şerh ettiği bu eseri kaleme almaya başladığını ifade eder.

Eserde Mevlânâ’nın, Ebû Saîd Ebu’l-Hayr’ın, Şihabüddîn es-Sühreverdî’nin, İshak el-Muhakkık gibi büyüklerin beyitleri ve sahibi zikredilmeyen daha birçok beytin şerhi yapılmıştır.


Cemâl-i Halvetî’nin ”Şerh-i Ebyât”ının bir nüshası.

Süleymaniye Kütüphanesi, Lala İsmail Koleksiyonu, nr. 163, vr. 2-31.


Mesnevîler

Cemâl-ı Halvetî’nin “Dîvânçe”si hariç diğer eserlerinin aksine Türkçe olarak nazmettiği 5 mesnevisi vardır. Bunların her birinin hem tasavvufî hem de edebî açıdan incelenmesi yazıyı uzatacağı için kısa tanıtımlarla yetineceğiz. Nitekim bu mesnevîlerin hepsi mezkur açılardan detaylı bir incelemeyle tez olarak tahkik edilmiştir. [2]

Bu mesnevîlerin tamamı, elimize toplu olarak bulundukları tek nüsha ile ulaşmıştır. Bu yazma nüsha, Milli Kütüphane Yazmalar Koleksiyonunda 06 Mil Yz A 3264’te kayıtlı olan 974/1567 tarihli nüshadır.

26) “Cevâhiru’l-Kulûb”

Bu mesnevî, 6 beyti hariç “Fâilâtün/Fâilâtün/Fâilün” vezninde yazılmış 2350 beyitlik bir mesnevîdir.

Cemâl-i Halvetî’nin ”Cevâhiru’l-Kulûb”unun 974/1567 tarihli bir nüshası.

Milli Kütüphane, Yazmalar Koleksiyonu, 06 Mil Yz A 3264, Dvd No: 174, vr. 2-54.


27) “Beyân-ı Çeng-nâme”

Bu mesnevî, tamamı “Fâilâtün/Fâilâtün/Fâilün” vezninde yazılmış 635 beyitlik kısa bir mesnevîdir.

Cemâl-i Halvetî’nin ”Beyân-ı Çeng-nâme”sinin 974/1567 tarihli bir nüshası.

Milli Kütüphane, Yazmalar Koleksiyonu, 06 Mil Yz A 3264, Dvd No: 174, vr. 54-68.


28) “Risâle-i Teşrîhiyye”

Bu mesnevî, 6 beyti hariç “Fâilâtün/Fâilâtün/Fâilün” vezninde yazılmış 651 beyitlik kısa bir mesnevîdir.

Cemâl-i Halvetî’nin ”Risâle-i Teşrîhiyye”sinin 974/1567 tarihli bir nüshası.

Milli Kütüphane, Yazmalar Koleksiyonu, 06 Mil Yz A 3264, Dvd No: 174, vr. 68-83.


29) “Risâle-i Fakriyye”

Bu mesnevî, “Mefâîlün/Mefâîlün/Feûlün” vezninde yazılmış 1422 beyitlik bir mesnevîdir.

Cemâl-i Halvetî’nin ”Risâle-i Fakriyye”sinin 974/1567 tarihli bir nüshası.

Milli Kütüphane, Yazmalar Koleksiyonu, 06 Mil Yz A 3264, Dvd No: 174, vr. 83-114.


30) “Risâle-i Sûfiyye”

Bu mesnevî, 77 beyti “Fâilâtün/Fâilâtün/Fâilün”, geri kalan beyitleri ise “Mefâîlün/Mefâîlün/Feûlün” vezninde yazılmış 1422 beyitlik bir mesnevîdir.

Cemâl-i Halvetî’nin ”Risâle-i Sûfiyye”sinin 974/1567 tarihli bir nüshası.

Milli Kütüphane, Yazmalar Koleksiyonu, 06 Mil Yz A 3264, Dvd No: 174, vr. 114-135.


Sonuç

Sonuç olarak Halvetiyye’nin Cemaliyye kolunun kurucusu Cemâl-ı Halvetî, dokuzuncu asırda yaşamış ve özellikle eserlerinde dile getirdiği birçok görüşüyle tasavvuf tarihine yön vermiş önemli Halvetî şeyhi ve velûd bir müelliftir. Eserleri, ayet ve hadislerin işarî yorumunu yoğun biçimde içermekle öne çıkan Cemâl-i Halvetî, birçok tasavvufî meseleyi muhtelif risaleler telif ederek ele almış ve bize bu konularda yazılı kaynak bırakmıştır ki bu da onun önemini daha da arttırmaktadır. Yukarda incelendiği üzere eserlerinde “kırk hadis, nur ayeti ve etvâr-ı seb‘a” gibi eski alimlere tabi olduğu türden telifler olduğu gibi üslup ve içerik olarak ona özgün olan eserleri de vardır. Bununla birlikte Türkçe-Arapça, manzum-mensur her türden yazması da onun eserlerinin çeşitliliğindendir.


[1]  Bkz. İbn Arabî, “el-Fütûhât”, I/265.

[2]  Bkz. Sarıoğlu Leyla Alptekin, “Cemâl-ı Halvetî’nin Tasavvufî Mesnevîleri (Metin-İnceleme)”, Doktora Tezi, İstanbul, 2013.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu