AkaidMakaleler

Kelamda Ru’yetullahın İmkânı Meselesi ve Vücûd Delili – 3 –

Ru’yet Nedir?

Kelamda Ru’yetullahın İmkânı Meselesi ve Vücûd Delili -2- yazısı için tıklayınız

Mantık ilminde sabittir ki bir kazıyyeyi tasdik veya tekzip etmek için o kazıyyenin mevzu ve mahmulünü iyice tasavvur etmek gerekir. Tasavvur etmediği bir şey hakkında tasdik veya tekzip yapan bir kimse, İmam Gazâlî’nin ifadesiyle karanlığa taş atmıştır.[1]

Mesela “ru’yetullah mümkündür” veya “ru’yetullah mümkün değildir” derken, mevzu olan ru’yetin ne anlama geldiğini bilmemiz gerekir. Bizim bilmemiz gerektiği gibi tartıştığımız ve bizim hilafımıza hüküm veren şahsın da bu kelimeden neyi kastettiğini iyi bilmemiz gerekir. Nitekim farklı manalar kastedilerek zıt görünen hükümlerin verilmesine lafzî ihtilaf denilmiştir. Bunun örneği çoktur.

Dolayısıyla burada ru’yetullahın mümkün olduğuna veya olmadığına dair delillere geçmeden önce ru’yetten kastımızın ne olduğunu irdelememiz gerekir.

“Ru’yet”in Lugavî Manası

Ru’yet, Arapçada görmek anlamına gelen bir mastardır. “Ru’yetullah” terkibindeki bu mastar, mefulüne muzaf olup binası malum olarak “Allah’ı görmek” anlamına gelebileceği gibi, nâib-i fâiline muzaf olup binası meçhul olarak “Allah’ın görülmesi” anlamına da gelebilir. Konumuz açısından ikincisi daha uygundur. Zira ru’yete vereceğimiz mana olan inkişaf, görülenin yani burada Allah’ın sıfatıdır.[2]

Ru’yetin Tarifi

Kelam ilminde ise ru’yetullah meselesi incelenirken âlimlerin ru’yete yaptığı tarifler şunlardır;

İmam Gazâlî (rahimehullah) bu meseleyi incelerken özetle şöyle der: “Ru’yetin hakikati, hayal edilen şeye karşı inkişafın artıp kemale ermesi anlamında bir çeşit idraktir. Suretini hayalimizde iyice bildiğimiz bir arkadaşa gözümüzle baktığımızda burada hayaldeki suret ile gözümüzde canlanan suret arasındaki tek fark, ikincisinin daha açık-seçik ve kâmil olmasıdır. Öyleyse hayal bir derece idrak, görmek de ondan bir üst mertebedeki bir idraktir. İşte burada sorulması gereken soru şudur: Bildiğimiz ama suret, renk ve miktar sahibi olmadığı için hayal edemediğimiz Allah’ın zatı ve sıfatları, ilim, kudret, aşk gibi şeyler hakkında, verdiğimiz misaldeki gibi ziyade bir inkişafın meydana gelmesi muhal midir? İşte biz bunun mümkün olduğunu ve o ziyade ile daha açık olan inkişafa “ru’yet” ismi verildiğini iddia ediyoruz.”[3]

Ru’yet ve İdrak Arasındaki Fark

Fahreddin er-Râzî (rahimehullah) ise özetle ru’yeti şöyle tanımlar: “İdrak üç mertebeye ayrılır.

Birincisi -ki en zayıf olanıdır- bir şeyi zatı değil eserleri itibarıyla bilmektir. Bu, bizim bir binanın varlığından yola çıkarak o binayı inşa eden kişiyi bilmemiz gibidir.

İkinci mertebe ise bir şeyi ona mahsus olan zatı itibarıyla bilmektir. Bu siyahı siyah, beyazı beyaz olarak bilmek gibidir.

Üçüncüsü de siyahı ve beyazı görmek gibidir. İşte biz ru’yetullah derken bu üçüncü mertebeyi kastederiz ve şöyle sorarız: Bizde (gözümüzde), Allah’a olan nispeti, görmenin görülenlere olan nispeti gibi apaçık olan bir idrak yaratılması muhal midir?”[4]

Ru’yetin Hakikati

İbn Bezîze (rahimehullah) muhakkik Eş‘arî alimlerden naklen: “Ru’yet: Allah’ın kişinin gözünde yarattığı bir idraktir. Bunu başka bir uzvunda da yaratabilir.”[5]

Şerefüddîn et-Tilimsânî (rahimehullah): “Ru’yetten kastımız, ilimden ve görülenin göze tesir etmesinden farklı bir idraktir.”[6]

Taftazânî (rahimehullah): “Ru’yet: gözde meydana gelen tam bir inkişaf manasındadır. İşte bir şeyi olduğu gibi (mekanlı ise mekanlı, mekansız ise mekansız olarak) idrak etmenin manası budur. Şöyle ki; biz aya baktıktan sonra gözlerimizi kapattığımızda şüphesiz ki her iki halde de (aya bakarken ve gözlerimiz kapalıyken) bizde aya dair bir inkişaf vardır. Fakat aya baktığımızda bu inkişaf daha kâmil ve tamamdır ve bizde ru’yet dediğimiz özel bir hal meydana gelir.”[7]

Devvânî (rahimehullah): “Görmek: göz açıldığında meydana gelen, tam bir idrak ve (ilimden daha üst mertebeye) ulaşan bir inkişaftır.”[8]

Bu gibi daha birçok tarif yapılmıştır. Özetle görmek bir nevi inkişaftır. İlimden bir şekilde farklıdır ve ondan daha açık/tam/kâmil/yoğun bir keşif verir. Özellikle Tilimsânî’nin “görülenin göze tesir etmesinden farklı” diyerek vurgu yaptığı üzere görmenin gözle ilgisi tamamen âdîdir.

Ru’yet Tartışmasının Asıl Konusu

Görmek, bir idraktir. Allah Teala bunu dilediği kulunda bir uzuv vasıtası olmadan da yaratmaya kadirdir. Burada mesele, bu idrakin bizde cihetsiz ve mekansız olarak Allah’a dair oluşmasının mümkün olup olmadığıdır. Yoksa mekânda ve mesafeli şekilde veya Allah hakkında muhal olmayı gerektiren herhangi bir şekilde ru’yetin vaki olamayacağı hususunda Mutezile de Ehl-i Sünnet de ittifak halindedir. Tartışma konusu, burada tarifi yapılan ru’yetin imkanıdır.

Böylece Mutezile ile Ehl-i Sünnet arasındaki tartışmada “mahallü’n-nizâ‘” dedikleri tartışma konusu tam olarak belirlenmiş olur. Yani Ehl-i Sünnet olarak biz, ışık, mesafe, mekân veya görüntü ile Allah’ın görülemeyeceğini kabul etmekteyiz. Mutezile de ahirette Allah’a dair daha açık ve yakînî bir bilginin oluşabileceğini kabul etmektedir. Tartışma konusu, yukarda vurgu yapıldığı üzere Allah’a nispeti, görmenin görülene nispeti gibi olan bir inkişaf ve idrakin bizde olmasının mümkün olup olmadığıdır.

Bunlardan sonra ru’yetin imkanına dair serdedilen aklî delillere geçebiliriz.

[1]  Bkz. el-Gazâlî, Makâsıdu’l-Felâsife, Thk. Muhammed Bîcû, Matbaatu’s-Sabah, 2000, Baskı: 1, s. 10.

[2]  Bkz. Hayâlî, Hâşiye alâ Şerhi’l-Akâid (Mecmûatü Havâşi’l-Akîdeti’n-Nesefiyye İçinde), Thk. Muhammed Hâdî el-Mârdînî, Mektebetü Seydâ, Baskı: 1, Diyarbakır, s. 320.

[3]  Bkz. Gazâlî, a.g.e, s. 136,137.

[4]  Bkz. el-Hûnecî, Şerhu Meâlim-i Usûli’d-Dîn, Thk. Yahya Zekeriyya, Dâru’r-Reyâhîn, Baskı: 1, 2019, Beyrut, s. 343.

[5]  Bkz İbn Bezîze, a.g.e, s. 383.

[6]  Bkz. et-Tilimsânî, Şerhu’l-Luma‘i’l-Edille, Thk. Nizâr Hammâdî, Dâru’z-Ziyâ, Baskı: 1, 2018, s. 173.

[7]  Bkz. et-Taftazânî, Şerhu’l-Akâid, Thk. Enes Muhammed Adnan eş-Şerfâvî, Dâru’t-Takvâ, Baskı: 1, 2020, s. 201.

[8]  Bkz. ed-Devvânî, a.g.e, s. 242.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu