AkaidMakaleler

“Tevessül”ün Hadis ve Rivayetlerden Delilleri -1-

Birinci Delil

Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) Nebimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) Amcası Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile Tevessül Ederek Yağmur Talebinde Bulunması

Enes b. Malik’ten (radıyallahu anh) rivayet edilmiştir ki:

Hz. Ömer (radıyallahu anh) kıtlık zamanında Efendimizin (sallallahu aleyhi ve sellem) amcası Abbas b. Abdülmuttalib’i (radıyallahu anh) aracı kılarak yağmur duası yapmıştı. Duada şöyle demişti: “Ey Allah’ım biz sana Nebimiz ile tevessülde bulunuyorduk ve sen de bize yağmur gönderiyordun. Şimdi de Nebimiz’in amcası ile tevessülde bulunuyoruz. Bize yağmur yağdır.” Bu dua üzerine yağmur yağdı.[1]

Yağmur duası yaparken Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) söylediği, “Biz Nebimiz’in amcası ile tevessül ediyoruz” ifadesi sahabenin sahabe ile tevessül yaptığının delilidir. Bu hadiste Hz. Ömer (radıyallahu anh) Hz. Abbas’ın (radıyallahu anh) zatı ile tevessül etmiştir.

Onun, “Biz tevessül yapardık” ifadesi ise ashabın Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatında da tevessül yaptıklarını göstermektedir.

Ayrıca şu nokta da bizim için delildir ki bu olay ashabın arasında gerçekleşmiştir ve onlardan hiçbiri buna itiraz etmemiştir. Dolayısıyla zat ile tevessül hakkında sükûtî icmâ gerçekleşmiştir.

Bu Hadise Getirilen İtirazlar

Birinci Şüphe

Bazı muhaliflerimiz bu delile zat ile yapılan tevessülün sadece o zatın hayatında yapılabileceğini, bundan dolayı Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) bu hadiste Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) zatı ile tevessül yapmadığını bilakis o an hayatta olan Abbas (radıyallahu anh) ile yaptığını söyleyerek itiraz ettiler.

Cevap

Tevessülü, tevessül yapılan kişinin hayatı ile sınırlayarak vefatından sonra “bu kişi ile tevessül yapılamaz” diyebilmek için hiçbir delil yoktur. Böyle bir manayı hadisten çıkartmak Zahid el-Kevseri’nin (rahimehullah) de ifade ettiği gibi nassı tahrif etmekten başka bir şey değildir.[2]

İkinci Şüphe

Bu hadisi; “Hz. Ömer’in, Hz. Abbas ile tevessül yapmasından murad, onun Hz. Abbas’tan yağmur için dua etmesini istemektir. Bu ise şüphesiz zat ile değil, dua ile yapılan bir tevessül olmaktadır” şeklinde yorumlayarak hadise itiraz etmektedirler.

Cevap

Burada “Nebimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) amcasının duası ile” şeklinde mahzuf bir muzaf olduğunu iddia etmek, hiçbir delil olmaksızın ortaya atılmış bir uydurmadır. Hz. Ömer’in (radıyallahu anh), Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) o dönemde vefat etmiş olduğu için Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile tevessüle yöneldiğini düşünmek Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) bile aklına gelmemiş olan bir şeyi ona nispet etmektir. Halbuki burada fâdıl varken mefdûl[3] ile tevessül yapmanın cevazına delil vardır. Çünkü “Nebimiz’in amcası” kelimesi ile tevessül yapmak aslında Hz. Abbas’ın (radıyallahu anh) Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) yakınlığı ve onun katındaki konumuyla tevessül yapmak anlamına gelmektedir. Bu durumda da yapılan tevessül Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile yapılmış demektir.

Hadisteki “كنا” ifadesinden Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessülün sadece onun hayatında yapıldığı anlaşılmaz. Bilakis bu ifade, hem hayatında hem de Ramade Yılına[4] kadar Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessül yapıldığını gösterir. Dolayısıyla tevessülü Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatı ile kayıtlamak, herhangi bir kayıtlayıcı olmaksızın yapılan boş bir kayıtlamadır.

Hadisteki “بعم نبينا” ifadesindeki “ب” harfi ilsak[5] içindir ki “ب” harfinin hakiki manası ilsaktır. Burada kendisi ile ilsak edilen Nebimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ve onun amcasının zatlarıdır. Buraya “ب” harfinden sonra “dua” lafzını sokuşturmaya çalışmak delile ihtiyaç duymaktadır. Halbuki buna dair hiçbir delil yoktur. İkinci olarak buraya mecazi olarak dua kelimesini takdir etmek mümkündür. Fakat bir lafzın mecaz manaya gidebilmesi için hakiki mananın özürlenmesi yani kullanılamaması gerekmektedir.[6] Halbuki burada hakiki manayı engelleyip mecaz manaya gitmeyi gerektirecek bir özür bulunmamaktadır.

Üçüncü Şüphe

Hz. Ömer (radıyallahu anh) neden daha faziletli olduğu çok açık olan Nebimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessül yapmadı da onun amcası olan Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile tevessül yaptı?

Cevap

Nebimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessül yapmak zorunlu değildir. Bunu terk etmek caizdir. Nebimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessül yapmayı terk edip başkası ile tevessül yapmak fer’î meselelerden olup aslî meselelerden değildir.

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Siz ancak zayıflarınız sebebi ile rızıklandırılıyor ve yardım ediliyorsunuz.”[7] Bundan dolayı şunu diyebiliriz ki biz, salih kullar, nebiler ve resuller sebebi ile değil zayıflarımız sebebi ile yardım olunuyoruz. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Ömer (radıyallahu anh) umreye gideceği zaman ondan dua isteyerek şöyle dedi: “Ey kardeşim duanda bizi unutma.”[8] Peki sizce Efendimiz’in mi (sallallahu aleyhi ve sellem) duası daha efdaldir yoksa Hz. Ömer’in mi?

Hz. Ömer (radıyallahu anh) sanki bu fiili ile Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) dışındaki hayırlı kişilerle de tevessülün caiz olduğunu bizlere göstermeyi istemektedir. Bundan dolayı bu hadisin şerhinde Hafız İbn Hacer (rahimehullah) der ki: Hz. Abbas’ın (radıyallahu anh) kıssasından anlaşılana göre hayırlı kişilerden ve ehl-i beytten şefaat talep etmek müstehaptır.[9]

Dördüncü Şüphe

Bir başka itiraz da şu şekildedir: Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile tevessül yapıp Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile yapmamasının sebebi, Hz. Abbas’ın (radıyallahu anh) hayatta olmasıdır. Bu da bizlere Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) ölülerle tevessül yapmayı caiz görmediğini göstermektedir.

Cevap

Yapılan itiraz bu hadiseyi tetikleyen sebepleri bilmemekten kaynaklanmaktadır. Bu olayın sebebini İbn Abdilberr (rahimehullah) şöyle anlatmaktadır: Hicri on yedi veya on sekizinci yılda Ka’b (radıyallahu anh) dedi ki: “Ey müminlerin emiri! İsrailoğulları’nın başına böyle bir kuraklık geldiği zaman peygamberlerin yakınları ile tevessül yaparak Allah’tan yağmur dileniyorlardı.” Bunun üzerine Hz. Ömer (radıyallahu anh), “İşte Resulullah’ın amcası, babasının kardeşi ve Haşimoğulları’nın efendisi” diyerek Hz. Abbas’a (radıyallahu anh) doğru yürüdü. Ona, insanların içinde bulunduğu sıkıntıyı anlattı. Sonra Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile minbere çıktı ve dedi ki: “Allah’ım Nebimiz’in amcası ve babasının kardeşi olan bu zat ile tevessül ederek sana yöneldik. Bize bol yağmur yağdır ve bizi ümitsizliğe kapılanlardan eyleme…”[10]

Bu rivayet bize göstermektedir ki Hz. Ömer’in (radıyallahu anh) Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile tevessül yapmasının sebebi, insanların, tıpkı İsrailoğulları’nın geçmiş zamanlarda yaptığı gibi Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) yakınlarından biri ile tevessül ederek yağmur talep etmesini ona tavsiye etmeleridir. Yoksa Hz. Ömer (radıyallahu anh) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) halihazırda vefat ettiği ve ölülerle tevessülün de caiz olmadığına inandığı için Hz. Abbas (radıyallahu anh) ile tevessül yapmış değildir.

İkinci Delil

İbn Ömer’in (radıyallahu anhuma) Ebu Talib’in Şiiri ile Temessül Etmesi[11]

Abdullah b. Dinar’dan (radıyallahu anh) yapılan bir rivayette o şöyle dedi: İbni Ömer’i (radıyallahu anhuma) Ebu Talib’in şu şiiri ile temessül ederken işittim:

“Yüzü suyu hürmetine bulutlardan yağmur dilenilen nur yüzlü zat

Sen yetimlerin sığınağı, dulların hâmisisin”[12]

Bu, Ebu Talib’in şiirinden bir parçadır ve hadiste açıkça İbn Ömer’in (radıyallahu anhuma) bu şiir ile temessül yaptığı ifade edilmiştir. Ayrıca başka bir rivayette Hz. Aişe’nin (radıyallahu anha) de bu şiir ile temessül yaptığı rivayet edilmiştir.[13]

Hadisin zat ile tevessülün cevazına delalet etme vechi şu şekildedir; hadisteki, “onun yüzü suyu hürmetine bulutlardan yağmur dilenilen” ifadesi, “onun zatını aracı yaparak Allah’tan yağmur yağdırmasını dilemek” anlamına gelmektedir. Böyle bir ifade de şüphesiz zat ile tevessül yapmaktır.

Allâme el-Aynî (rahimehullah) şöyle demiştir: Ebu Talib’in bu sözünün anlamı hakikatte Nebi’nin (sallallahu aleyhi ve sellem) zatı ile Allah’a (celle celalühü) tevessül yapmaktır. Ebu Talib’in böyle yapması, Abdülmuttalip yağmur duasına çıktığında Nebimiz’in de (sallallahu aleyhi ve sellem) onun yanında olması ve Ebu Talib’in bunu görmesinden kaynaklanmaktadır. O dönemde insanlar bulutlardan yağmuru Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile tevessül yaparak talep ediyorlardı. Bunu her ne kadar açık açık yapmasalar da onun aralarında bulunmasından şefaat dileniyorlardı.[14]

Bu şiir ile hem İbn Ömer (radıyallahu anhuma) hem de başkaları temessül etmiştir. Eğer zat ile tevessül caiz olmasaydı ashab-ı kiram bu şiir ile temessül etmezdi. Ashabın bu şiir ile temessül etmesi onların zat ile tevessülü müstehab saydıklarını göstermektedir.

Şüphe

Bazı muhalifler bu delilimize, “Bu Ebu Talib’in şiiridir. O müşriktir. İtikadi meselelerde müşrik bir kimsenin şiiri ile delil getirmek nasıl caiz olabilir?” diyerek itiraz etmektedirler.

Cevap

Buradaki istidlal vechi bu şiirin Ebu Talib’in şiiri olması değil, bilakis sahabenin içeriği Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) zatı ile tevessül olan bu şiiri temessül etmesidir.

Ayrıca içeriği şirk olmadığı sürece müşriklerden şiir nakletmek nehyedilmemiştir. Bilinmez mi ki; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Şerîd b. Süveyd’e (radıyallahu anh) şiir söyletirdi. O (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle dedi: “Ümeyye b. Ebî Salt’ın şiirlerinden biliyor musun?” Bunun üzerine Şerîd de (radıyallahu anh) onun şiirlerinden yüz beyt okudu. Bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), “neredeyse Müslüman olacaktı” buyurdu. Başka bir rivayette “Elbette şiirlerinde Müslüman oluyordu” buyurdu. Bundan dolayı sahabe Ebu Talib’in şiirini okudu ve içeriği ile amel etti. Kaldı ki bu rivayette istidlalin kaynağı Ebu Talib’in şiiri değil, sahabenin o şiir ile temessül etmesidir.

Devam edecek…

Kaynakça

  • Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, thk. Şuayb Arnaûd, Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1. Baskı, 1416-1421/1996-2001.
  • Ahmed Zerkâ, el-Kavâidü’l-Fıkhiyye, Dâru’l-Kalem, Dımeşk, 10. Baskı, 1422/2012.
  • Bedruddin el-Aynî, Umdetü’l-kârî Şerhu Sahîhi’l-Buhârî, Dâru’l-Fikr.
  • Buhari, Sahîhu’l-Buhârî, thk. Muhammed Züheyr, Dâru Tavki’n-Necât/Dâru’l-Minhâc, Beyrut/Cidde, 1. Baskı, 1422.
  • Ebu Davud, es-Sünen, thk. Şuayb Arnaûd, Dâru’r-Risaleti’l-Âlemiyye, 1. Baskı, 1430/2009.
  • İbn Ebi Şeybe, el-Musannef, thk. Muhammed Avvâme, Şirketü Dâru’l-Kıble/Müessesetü Ulûmi’l-Kur’ân, Cidde/Dımeşk, 1. Baskı, 1427/2006.
  • İbn Hacer el-Askalânî, Fethu’l-Bârî bi-Şerh-i Sahîhi’l-Buhârî, thk. Nazar Muhammed Faryabi, Dâru Taybe, 1. Baskı, 1426/2005.
  • İbn Haldun, el-Mukaddime, thk. Halil Şehade, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1431/2001.
  • Muhammed Zahid el-Kevserî, Makâlât, Dâru’s-Selâm, Kahire, 4. Baskı, 1436/2015
  • Tirmizi, es-Sünen, thk. Şuayb Arnaûd, Dâru’r-Risaleti’l-Âlemiyye.

[1] Buhari, Sahîh, No: 1010.

[2] Zahid el-Kevseri, Makâlât, s. 287.

[3] Fâdıl: Daha üstün; Mefdûl: Daha az üstün.

[4] Ramâde yılı: Hicretin on altı veya on sekizinci yılında Medine’de şiddetli bir kuraklık ve kıtlık oldu. İlerleyen dönemde açlıkla beraber büyük bir taun hastalığı yayıldı. Halife Hz. Ömer (radıyallahu anh), “Halk normal hayata dönene kadar süt ve yağı ağzıma sürmeyeceğim” diye yemin etti. Civar beldelerin yöneticilerine Medinelilere yardım eli uzatmaları için mektuplar gönderildi. Ebu Ubeyde (radıyallahu anh) dört bin develik bir kervanla Medine’ye gıda getirdi. Amr b. Âs (radıyallahu anh) Kızıl Deniz yoluyla Mısır’dan Medine’ye gıda gönderdi. Fiyatlarda indirim yapıldı. Halife Hz. Ömer (radıyallahu anh) insanlarla yağmur duasına çıktı. Önce halka hitap etti ve namaz kıldırdı. Sonra ayağa kalktı ve Hz. Abbas’ın (radıyallahu anh) elini tutarak onunla tevessül yaptı. Ardından gözlerinden yaş geldi ve dizlerinin üzerine çöküp yağmur yağıncaya kadar dua etti. Bu dönemde ashaptan Ebu Ubeyde, Muaz, Yezid b. Ebi Süfyan, Haris b. Hişam, Süheyl b. Amr gibi zatlar taun sebebiyle vefat etti.

Bkz. İbn Haldun, Dîvânü’l-Mübtede’ ve’l-Haber fî Târîhi’l-Arab ve’l-Berber, 2/553.

[5] İlsak: Bir şeyi başka bir şeye yapıştırmak veya bitiştirmektir.

[6] Ahmed Zerkâ, Şerhu’l-Kavâidi’l-Fıkhiyye, s. 317.

[7] Buhari, Sahîh, No: 2896.

[8] Ebu Davud, Sünen, No: 1498; Tirmizi, Sünen, No: 3878; Ahmed b. Hanbel, Müsned, No: 195.

[9] İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 3/352.

[10] İbn Abdilberr, el-İstîâb, 5/443.

[11] Temessül etmek: Yeri geldikçe bir sözü veya burada olduğu gibi bir şiiri okumaktır.

[12] Buhari, Sahîh, No: 1008.

[13] Ahmed b. Hanbel, Müsned, No: 26; İbn Ebi Şeybe, Musannef, No: 26591.

[14] Aynî, Umdetü’l-Kârî, 7/30.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu