Hüsâmzâde İbrahim Efendi’nin Mevzûnü’l-Mîzân İsimli Mantık Manzûmesi (İnceleme-Metin) -1-
بسم الله الرحمن الرحيم
Müellifin Tanıtımı
Müellifin terceme-i halini yaptığımız yazı için buraya tıklayınız.
Mevzûnü’l-Mîzân İsimli Eser
Eserin Mahiyeti ve İçeriği
İlerde zikredeceğimiz müellifin eserde yaptığı düzenlemelere göre değişse de ortalama 100-110 beyitlik bir manzume olan eser, müellifin adeti üzere Te (ت) redifli olup Tavîl bahrindendir. Müellif, bu manzumeye yazdığı şerhin başında onu “Mevzûnü’l-Mîzân” diye isimlendirdiğini zikreder.
Yine aynı şerhin başında ifade ettiğine göre müellif, düşünce açısından ciddi bir öneme sahip olmasına rağmen kendi zamanında mantık ilminin terk edilmesinden ve ona ihtimam gösterilmemesinden şikayet ettikten sonra kendisinin uzun yıllar bu ilimle meşgul olduğunu ve bu konuda muhtasar bir manzume yazmayı eskiden beri istediğini yazar. Bazı dostlarının da ısrarı olunca bu manzumeyi ve şerhi yazmaya karar verir.
Eseri Esîrüddin el-Ebherî’nin İsagoci isimli risalesini esas alarak yazdığını söyleyen müellif, orada olmayan birtakım faideler de eklediğini ifade eder.
Dolayısıyla eserin içeriği klasik mantığın temel konularını ihtiva eden İsagoci ile aynıdır. Müellifin eklediği meseleleri ise şöyle sıralayabiliriz:
Mantık ilminin gayesi açısından tarifi, müfred lafzın “edat, isim ve kelime” şeklinde üç kısma ayrılması, kazıyyenin “ma‘dûle, muhassala ve basita” kısımları, basit ve mürekkeb kıyas, kıyas-ı hulf, kıyas-ı devir, zamir, alamet, delilin tarifi, istikra ve temsil.
Eserin Telif Tarihi ve Nüshaları
Eserin tespit ettiğimiz on nüshasını incelediğimizde anlaşıldığında göre müellif, eseri telif ettikten sonra birkaç defa gözden geçirmiş ve bazı değişiklikler yapmıştır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
Birinci İsdâr
Müellif, Kestel medresesinde müderris iken 1006 senesinde eserin ilk halini kaleme almıştır. Eserin bu ilk halini ihtiva iki nüsha mevcuttur:
- Atıf Efendi Nüshası
Atıf Efendi Kütüphanesi, nr. 2821, vr. 155b-157b’de kayıtlı nüshadır ki 1006 senesinde yazılan müellif hattından istinsah edilen nüshadan menkuldür.
- Nuruosmaniye Nüshası
Süleymaniye Kütüphanesi, Nuruosmaniye Koleksiyonu, nr. 4909, vr. 139b-143a’da kayıtlı nüshadır ki 1007 senesinde istinsah edilmiştir. Bu nüsha, eserin ikinci halini içeren nüshalarla mukabele edilmiş olmalı ki içinde bazı ifadeleri ikinci isdâr ile değiştiren tashih kayıtları vardır.
Bu ilk isdâr, diğerlerinden farklı olmakla birlikte en önemli özelliği, müellifin ikinci isdâr yapmasına sebep olan vezin kırıklıkları, tam yüz beyit olması ve garip bir şekilde külli-cüzi meselesinin ortasında üç beyitle eserin ithaf edildiği bir zattan -kuvvetle muhtemel Hoca Sadeddin Efendi’den- övgüyle bahsedilmesidir.
İkinci İsdâr
Eserin bu hali, tam tarihi malum olmamakla birlikte muhtemelen 1008 senesinin sonları veya 1009 senesinin başlarında müellifin eserin ilk halini kontrol edip birçok beyti değiştirerek, bazı beyitler ekleyerek ve vezin kırıklıklarını tashih ederek oluşturduğu ikinci isdârdır.
Sadece ilk isdârda yer alan ve Şeyhülislam Hoca Sadeddin Efendi’den övgüyle bahseden beyitlerin bu ve bir sonraki isdârda bulunmasının sebebi, birinci isdârın tarihi olan 1006 senesinde hayatta olan Sadeddin Efendi’nin, 1008 senesinde ikinci isdârdan önce vefat etmiş olması olmalıdır. Doğrusunu Allah Teala bilir.
Bu isdârı muhtevi nüshalar şöyledir:
- Atıf Efendi Nüshası
Atıf Efendi Kütüphanesi, nr. 1671, vr. 1b-52b’de kayıtlı müellifin şerhi ile memzûc nüshadır ki 1009 senesinde müellif hattından istinsah edilen nüshadan menkuldür.
- Şehid Ali Paşa Nüshası
Süleymaniye Kütüphanesi, Şehid Ali Paşa Koleksiyonu, nr. 2543, vr. 129b-153a’da kayıtlı nüshadır ki yine müellifin şerhi ile memzûcdur.
- Laleli Nüshası
Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Koleksiyonu, nr. 2677’de kayıtlı nüshadır. Bu nüshası, manzumeyi iki defa içermektedir. Birincisi Muhammed b. Mustafa el-Akkirmânî’nin (ö. 1174) şerhiyle memzûc kısımdır. Bu kısım, Şeyhzâde Muhammed Emin (?) tarafından istinsah edilmiştir. Manzumenin, aynı zatın şerhiyle memzûc, dolayısıyla aynı isdâra ait iki nüshası daha vardır.[1]
İkincisi ise müellifin kendi şerhi ile memzûc olan kısımdır ki 1066 senesinde Maraşlı Mehmed Efendi medresesinde müellif hattından istinsah edilmiştir.
- Amasya Nüshası
Amasya Beyazıt Kütüphanesi, nr. 993, vr. 1b-40a’da kayıtlı nüshadır ki Muhammed b. İbrahim tarafından 1009 senesinde müellif hattından istinsah edilmiştir.
Bu ikinci isdârın, dört yerde yapılan beyit değişikliği dışında üçüncü isdârdan pek farkı yoktur.
Üçüncü İsdâr
1012 tarihinde yapılan son isdârda eser son şeklini almıştır. 109 beyit olan bu isdârın iki nüshası vardır:
- Laleli Nüshası
Süleymaniye Kütüphanesi, Laleli Koleksiyonu, nr. 3760, vr. 50b-60b’de kayıtlı nüshadır ki müellif hattı olup 1012 senesinde yazılmıştır.
- Hacı Selim Ağa Nüshası
Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, nr. 663, vr. 16b-24a’da kayıtlı nüshadır. Müellifin birkaç eserini içeren bu nüshanın tarihi ve müstensihine dair bilgi yoktur.
Biz metnin tahkikinde son isdârın iki nüshasını kullandık. Muvaffakiyet Allah’tandır. Gelecek seride yayınlanacaktır.
[1] Bkz. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi Koleksiyonu, nr. 1954, 1b-21b; Kasidecizade Koleksiyonu, nr. 508, 1b-19a.