FikriyatMakaleler

Tağut ve Tugyan

Tağut (Azgın, Firavun ruhlu kişi, Firavunlar topluluğu)

Tağut kelimesinin kökü olan tuğyan, ondan türemiş kelimelerle birlikte Kur’an-ı Kerim’in kırk yerinde geçer. Bununla birlikte ilgili kelimenin bizzat yer aldığı ayet sayısı ise sekizdir.

Kur’an-ı Kerim, tağutu “tuğyanı yaşayan ve yaşatan kişi ve kudret” anlamında kullanır. Ayrıca, Allah’a imanın gerçek olması için tağuta karşı çıkmanın zaruretine dikkat çeker. (Bakara, 256)

Ayet-i celilelerin çoğunda tağut, ruh ve şuur sahibi put yani ilahlaştırılmış, putlaştırılmış insan anlamında kullanılır.

Arap dilbilimcileri tağutu (dişisi ve erkeği aynı) azgın, sınır tanımaz, Allah yerine kendisine tapılan; zulüm, cebir ve şiddet kullanan, Firavun ruhlu, şeytan yaradılışlı varlık olarak isimlendirirler. Hayırdan alıkoyan, hayra engel olan tüm kişi ve güçlere de tağut denmektedir. Tağutun görüneni yanında görünmeyeni de vardır.

Putların tağut diye adlandırılması, onların azmalarını ifadede birer vasıta olmalarındandır. Esasında tağut, daima akıl ve ruh sahibi varlıktan yani insandan olur. Ve Allah’a karşı küfre saplananların dostları tağuttur ve onun yolunda savaşırlar. (Bakara, 257; Nisa, 76)

İnsan görünümlü tağutların belirgin özelliklerinden biri de davalarının, problemlerinin çözümünü tağuta havale etmeleridir. Her zaman aralarında tağutu hakem yaparlar. (Nisa, 60)

Tağuta karşı çıkan ve ona uşaklık etmekten sakınanlara sonsuzluğun müjdeleri vadedilmiştir, (Zümer, 17) Lânetlenen ve Allah’ın gazabına uğrayarak en iğrenç cezaya çarptırılanlar, domuz, maymun suretine çevrilecek, tağutun uşağı, kölesi hâline getirilecektir. (Maide, 60)

Tuğyan

Şimdi tağutun kişiliğini, rolünü ve tavrını daha iyi tanımak için onun karakterini belirleyen tuğyanı inceleyelim.

Tuğyan, “isyan ve günahta sınır tanımayacak ölçüde ileri gitmektir.” Kur’an-ı Kerim, Nuh Tufanı sırasında suların köpürüp azmasını tuğyan kökünden bir fiille (tağa) ifade etmektedir.

Ne gariptir ki, suların tuğyanı ile boğulan Nuh devri zalimlerini Kur’an-ı Kerim “Zulme sapan, tuğyan edip azan” bir kavim olarak anmaktadır. (Necm, 52) Ayrıca insanın tuğyanını tabiatın tuğyanı ile cezalandıran ilâhî prensibe de dikkat çekmektedir.

Hakka Suresi 5. ayet-i celilesinde Semud kavmi azgınlarının tağıye ile helâk edildiklerini söyler. Bu da Cenab-ı Hak tarafından devreye sokulan bir tabiat olayını ifade etmektedir.

Tuğyan insanın tabiatında vardır. İnsanın azmasının temel sebebi, kendisini hiç kimseye muhtaç olmayacak bir duruma gelmiş görmesidir.

Tuğyanın Doruğu: “Firavun Benliği”

İnsan benliğinin (egosunun) kendini ilahlaştırması, her şeyin, herkesin üstünde görmesi azgınlığının en doruk noktasını ifade eder. Kur’an-ı Kerim’e göre bu doruk noktanın tipik temsilcisi Firavun’dur. (Taha 24, 43; Naziat, 17)

Firavunlar dönemi bir azgınlık medeniyetiydi. Batışları bu yüzden olmuştur. “O sütunlar, saraylar sahibi Firavunlar… Onlar ki ülkeleri boyunca tuğyân sergilediler ve oraları fesada boğdular. Sonunda Rabb’in onların üzerine azap kamçısını yağdırıverdi.” (Fecr 11-13).

Ne gariptir ki en azgın idarecileri olan Firavunların zulmettiği İsrâiloğulları, sonunda Firavunların yolu olan tuğyâna sapmaktan kurtulamamışlardır. (Taha 80, 87)

Tuğyâna sapanların cezaları, bir tabiat tuğyânı olan ateşle (cehennemle) verilecektir. Cehennem, tuğyânın tipik ve çok güçlü karşılığıdır. Tuğyancı zalimlerin cezalandırılmasında en uygun yol da cehennemle ceza yoludur.

Cehennem ehli birbirlerini suçlarken sürekli: “seni tuğyâna ben itmedim” şeklinde konuşacaklardır. Ve onlar: “Tuğyâna sapmış bir topluluk idiniz, hadi görün sonunuzu” hitabı ile karşılaşacaklardır. (Kaf 27; Saffat 28-31)

Tağut İlleti

Tuğyân çemberinde oluşan en öldürücü hastalık, hidayeti ve ihlası celbeden her söz ve uyarının tuğyânın şiddetini artırmaktan başka bir işe yaramamış olmasıdır. Bu bir tağut illetidir. Tağut illetine tutulanlara nasihat ve uyarı, beklenenin tam tersi bir etki yaratır. Tağutun zulüm ve dehşetini biraz daha artmış görürüz. (Maide 64, 68; İsra 60)

Bütün ayet-i celilelerin ortak noktasını örnek alırsak tağutu şöyle tanımlayabiliriz: Tağut, her devirde, Firavun ruhlu kişilerle, onların yardakçıları olan güruhun genel adıdır.

Modern Tağutlar

Anlaşılan odur ki her devirde birden çok tağut bulunur. Şehir çapında ve millet çapında olanların yanı sıra uluslararası boyutta olanları da vardır.

Hatta hizbu’ş-şeytân ile evliyâu’ş-şeytân (İblisler meclisi, şeytanın taraftarları) birlikler ve beraberlikler de kurarlar. Aralarından hiyerarşik bir düzen kurulabilir. Paralellik veya iş birliğine gidebilirler.

Pakistanlı meşhur şair ve düşünür Muhammed İkbâl sömürücü Batılıların oluşturdukları organizasyonlara “iblisler meclisi” adını vermiştir. Kur’ân-ı Kerim ise evliyâu’t-tağut (tağutun dostları), görev arkadaşları, destekçileri ifadesini kullanır.

Kısacası tağut, Kur’ân-ı Kerim’in ifadesiyle İblis-Şeytan ikilisinin fiziksel güç ve şirket hâline gelmesini ve hücuma geçmesini gerçekleştiren insan boyutudur.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu