Soru-Cevap

Allah Teâlâ Kimleri Sevmez?

Mahlukâtında Hubb sıfatını yaratarak onlara sevmeyi ve sevilmeyi bahşeden Hakîm-i Mennân hazretlerinin sevdiği, razı olduğu ve onların vasıflarını başka bir yazıda ele almıştık. Dileyen buraya tıklayarak Allah’ın sevmesinin mahlukundaki sevgi türünden olmadığını bilakis bunun razı olmak, hoşnut olmak manalarına geldiğini de izah etmiştik. Burada ise sevmediği, razı olmadığı insanlardan ve özelliklerinden bahsedeceğiz. Öncesinde ise hubb (mahabbet/sevgi) mefhumu üzerinde biraz duracağız.

Mahabbet

Mahabbet (sevgi), insan nefsinin kemâlât sezdiği bir şeye öyle bir meyil göstermesidir ki, ona yaklaşmak için gerekli sebep ve vesileleri arayıp bulmaya yöneltir. Binaenaleyh sevenin gayesi, mahbubun (sevgilinin) rızasına erebilmek ve öfkesinden korunmak olduğundan, bu sevgi, itaat etmeyi ve günahlardan kaçınmayı gerektirir. Herhangi bir kişi, hakiki yüceliğin ve kemâlin ancak Allah’a ait olduğunu, bütün varlıkta gerek kendinden ve gerek başkasından gördüğü, göreceği, tasavvur edebileceği herhangi bir hayır ve kemâlin Allah’tan, Allah ile ve Allah’a olduğunu idrak edip anladığı zaman, onun bütün sevgisi Allah için, Allah yolunda ve Allah’ın rızasını kazanmak uğrunda olur. Allah’ın dini de tevhid ve İslam olduğundan, sevgisi hep bu çerçevede dolaşır durur. İtaat ve ibadet için gösterdiği iradede ancak bu din hâkim olur.

O halde Allah’ı sevenlerin “Ben özümü Allah’a teslim ettim, bana uyanlar da öyle[1] diyen ve bu ilahi emri tebliğ eyleyen Resulullah’a karşı gelmemek ve onun gibi ihlas ve samimiyetle, “Ben özümü Allah’a teslim ettim” deyip dininde ve şeriatında ona ve onun öğretim ve bildirilerine uymak ve onu numune alması lazım gelir. Aksi halde bunun zıddı, “Ben Allah’ı severim, ama emrini dinlemem, O’nun sevdiğini sevmem; O’nu sevenleri, O’nun yolunu gösterenleri ve O’nun seçip gönderdiklerini sevmem, onlara benzemek istemem” demektir ki, bu da “Ben kendimden başka bir şey sevmem, tevhid yolunda yürümek istemem” demektir. Allah’ın Resulüne uymak istememek “Ben özümü Allah’a teslim ettim” dememek ve düstur ile hareket etmemektir. Bu da Allah’ı sevmemek ve rahmetinden mahrum kalmaktır.[2]

Hubb’dan Mahrum Olanlar

O halde daimî olarak Allah’ın rızasını kazanmak için çaba sarfetmeli ve razı olmadığı işlerden uzak durulmalıdır. İşte onun sevgisinin tecelli etmediği hubb nazargahından mahrum olan insanlar şunlardır:

Kafirler

  • Bu alemin ve tüm kâinatın sahibi olan Mevla Teâlâ kendisini yoktan var eden, sayısız nimetlere bezeyen yaratıcısını tanımayan, onu inkâr eden yahut ona ortak koşan Kafirleri sevmez. Onun emirlerini ve yasaklarını görmezden gelen, sanki alem başıboş yaratılmış gibi hareket eden münkirlerden razı olmaz ve ebedi saadetin mekânı olan Cennet-i Âla’ya almaz.

Haddi Aşanlar

  • Dünya hayatını asıl gaye zannedip ahirete inanmayan yahut ebedi hayat yokmuş gibi yaşayan bunun neticesinde beyhude bir yaşam süren, sadece kendi sınırlarını değil topluma da zarar veren Allah’ın kendilerine çizmiş olduğu sınırları aşanları da sevmez.

Fesatkâr Olanlar

  • Yeryüzünde bozgunluk çıkaran, fesadı kendine şiar edinen, insanların arasını düzeltmek şöyle dursun her fırsatta bozmaya çalışan, fesatkâr kimseleri sevmez. Fesattan ve fesat çıkaranlardan razı değildir.

Zalimler

  • Bütün kâinat O’nun olmasına rağmen zulmü kendisine haram kılıp kullarına yasaklamasına karşın[3] bu sözü arkasına atıp hunharca zulmeden zalimleri sevmez. Peygamber Efendimizin “Allahım! Fakirlikten, kıtlıktan, zillete düşmekten, zulmetmekten ve zulme uğramaktan sana sığınırım[4], başka bir hadiste[5]Sakın zulmetmeyin ve kendinize zulmettirmeyin” ve “Mazlumun bedduasından sakın. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur.”[6] şeklindeki fermanlarına rağmen mazlumun hakkına giren zalimleri sevmez.

Hainlik Yapanlar

  • Emaneti olmayanın, imanı da yoktur” kavl-i şerifinin[7] tehdidine rağmen kendisine tevdi edilen emanetlere hainlik yapan ve günahlara dalmış kimseleri sevmez.

Büyüklük Taslayanlar

  • Herhangi bir konuda herhangi bir şahsa karşı büyüklük taslayan, hele O’na delalet eden kainattaki onca şeyi görmezden gelerek kendisine ve âyetlerine inanmaktan kibredenleri ise hiç sevmez ve bu yaptıklarına rıza göstermez.

İsraf Edenler

  • İsrafı sevmediği gibi gerek malını gerek vaktini ve gerekse canını bile israf edenleri de sevmez. Yaptıkları bu israfla “Şeytanın kardeşleri[8] olarak değerlendirir onları. Cimrilik ile müsriflik arasında denge kurmaya çabalayan hem cömert hem de israf etmeyen kullarından ise hoşnut olur.

Taşkınlık Gösterenler

  • Malının çokluğuyla şımarıp böbürlenen Karun gibi aşırı sevinçle taşkınlık gösterenleri de sevmez.

[1] Âlî İmran, 20

[2] Elmalılı Hamdi Yazır, Tefsir 2/327

[3] Müslim, Sahih (2577)

[4] Ahmed b Hanbel, Müsned (8053)

[5] Ahmed b Hanbel, Müsned (20695)

[6] Buhari, Sahih (1496); Müslim, Sahih (19)

[7] Ahmed b Hanbel, Müsned (12383)

[8] İsra, 27.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu