الحمد لله وحده والصلاة والسلام على من لا نبي بعده
Yüce Allah’ımızın Cibril vasıtasıyla Peygamber Efendimize nazil kıldığı mukaddes kitabımızı bizlere sadırlarından aktararak, satırlara aksettiren Selef-i Salihîn (rahimehullah)’ın Kur’ân-ı Kerîm ile çok özel bağları vardı. Her ne iş yaparlarsa yapsınlar bu bağları asla kopmazdı. Söz gelimi ticaret hali, cihat hali vesaire diğer hallerde her daim Kur’ân ile hemhâl idiler.
Onların Kur’ân ile olan alakaları şüphesiz önce onun vazettiği düsturu hayatlarına birebir tatbik etmeleriyle başlıyordu. Doğumlarından ölümlerine kadar Kur’ân-ı Kerîm ile her safhada içli dışlı idiler. Onların Kur’ân’ı hayatlarına yansıtmalarıyla ile alakalı olan hallerini yazmak ciltler dolusu kitapların göğüsleyebileceği bir iştir. Biz burada onların zâhiren Ku’ân ile olan bağlarından bahsedeceğiz.
Ayaklarının tozu olmanın bizi şeref-yâb kılacağı bu yüce insanlar, Kur’ân-ı Kerîm hatmine çok özen gösterirlerdi. Onu mutlaka belli bir süre zarfında hatmedip tekrar başlarlardı. Şimdi sahabe ve tabiinden bazı zatların Kur’an-ı Kerîm hatminde takip ettikleri metotlara bakalım:
Kur’ân Hatminin Asgari Müddeti
Abdullah bin Amr (radıyallâhu anhuma)’dan rivayet ediliyor. Rasulullah Efendimiz l şöyle buyurdular: “Kur’ân-ı Kerîm’i üç günden daha az bir sürede okuyan kimse onu anlamaz.”[1]
Yine Abdullah b. Amr (radıyallâhu anhuma) anlatıyor, Rasûlullah Efendimizden l bazı şeylerde ziyade istedim O şöyle buyurdu: “Kur’ân-ı üç günde oku.” dedim ki: Ya Rasûlallah bana ziyadede bulunun. Şöyle buyurdular:
“Şüphesiz Kur’ân-ı Kerîmi üç günden daha az bir sürede okuyan kimse onu anlayamaz.”[2]
Hadisteki anlamama ifadesinden kasıt şudur: Kur’ân-ı Kerîm’i bir veya iki gecede hatmeden kimse onun manalarını düşünüp tefekkür etmeye fırsat bulamaz. Çünkü bu kimse onu acele ile ve hızlıca okumaktadır.[3]
Hz. Âişe (radıyallâhu anha) anamız şöyle buyurdular: “Rasûlullah Efendimiz Kur’ân-ı Kerîm’i üç günden daha az bir sürede hatmetmezdi”[4]
Kays b. Ebi Sa’sâ (radıyallâhu anh) Peygamber Efendimize gelip: Ya Rasûlallah! Kur’ân-ı ne kadar sürede okuyayım? deyince şöyle buyurdular: “Her 15 günde bir oku.” O zat “ben kendimi bundan daha güçlü buluyorum” deyince “O zaman her cumada bir (haftada bir) kere oku.” buyurdular.[5]
Hz. Osman’ın (radıyallahu anh) Hatmi
Osman (radıyallâhu anh) Cuma gecesi Kur’ân-ı Kerîm’e başından başlar Maide sûresine kadar okurdu. Diğer gece En’am sûresinden Hud sûresinin sonuna kadar, ertesi gece Yusuf sûresinden Meryem sûresinin sonuna kadar, diğer gece Taha sûresinden Kasas sûresinin sonuna kadar, sonraki gece Ankebut sûresinden Sad sûresinin sonuna değin, son gece ise Zümer sûresinden Kur’ân’ın sonuna kadar okuyup bitirirdi. Böylece her Cuma gecesi hatme başlayıp Perşembe gecesi bitirirdi.[6]
Übeyy Bin Ka’bın (radıyallahu anh) Hatmi
Übeyy b. Kab (radıyallâhu anh) den yapılan bir rivayette o şöyle buyurdu:
“Muhakkak biz Kur’ân’ı sekiz günde okuruz.”[7]
Yine onun Kur’ân’ı sekiz günde bitirdiğini bildiren başka rivayetler de vardır.[8]
Zeyd Bin Sabit’in (radıyallahu anh) Hatmi
Bir adam Zeyd b. Sabit’e (radıyallahu anh) Kur’ân’ı yedi günde okumayı sordu, o da şöyle buyurdu: “Güzeldir, ancak benim onu 20 günde ya da 15 günde okumam onu 7 günde okumamdan daha sevimlidir. Çünkü durmam gereken yerde durup manasını düşünürüm.”[9]
Abdullah İbn Mesud’un (radıyallahu anh) Hatmi
İbn Mesud’un oğlu Abdurrahman (radıyallahu anhüma) anlatıyor:
“Babam Ramazan haricinde Kur’ân’ı Cuma’dan Cuma’ya, Ramazan’da ise üç günde bir okurdu”[10] ve şöyle derdi: “Kur’ân’ı yedi günde bir okuyun, üç günden daha az bir zamanda okumayın. (Bunu sağlamak için) her kimse gününde ve gecesinde (okuyacağı) cüzü muhafaza etsin!”[11]
Sahabeden 4 Temim-i Dârî 0 yedi günde bir[12], Muaz b. Cebel 0 üç günde bir[13], Sad b. Münzir el-Ensari 0 ise vefat edene değin Kur’ân’ı üç günde bir okurlardı.[14]
Tabiinden Alkame b. Kays (rahimehullah) Kur’ân’ı beş günde bir,[15] Esved b. Yezid (rahimehullah) ve Said b. Cübeyr (rahimehullah) altı günde,[16] Abdurrahman b. Yezid (rahimehullah) ise yedi günde bir okurdu.[17]
İbrahim en-Nehai ise yedi günde bir okurdu. Yine o şöyle demiştir: “Ramazan ayında Kur’ân’ı üç günde bir hatmediyorum. Son 10 gün girince ise 2 gecede bir okuyup bitiriyorum.”[18]
Ebu İshak es-Sebîî ise her gece 1000 ayet okur, Kur’ân’ın yedide birini, Saffât ve Vâkıa sûresini ve kısa ayetleri okurdu. Ta ki bin ayet tamamlanıncaya kadar.[19]
Netice
Geride sahabe-i kiram, tabiin ve tebe-i tabiinin Kur’an hatmini nasıl yaptıklarını özetledik. Selef-i salihinin yoluna uymak adına Kur’an hatmini üç günden daha hızlı bir zamanda yapmamak gerekir. Gücü yeten haftada bir, iki haftada bir, ayda bir şeklinde yapabilir. Bunu yapmak için her gün okunması gereken miktar belirlenmelidir. Ku’ran-ı Mübin’in nazil olduğu Ramazan ayı girdiğinde ise bu hususa daha fazla önem verilmeli, en az bir hatim yapılarak üç, beş ve daha fazlasına ulaşılmaya çalışılmalıdır. Unutulmamalıdır ki Levh-i Mahfuz’dan Beytülizze’ye oradan da Habibullaha nüzül eden ve nesiller boyu bize aktarılan bu mübarek ve yüce kitap ile olan bağımız ne kadar güçlü olursa maneviyatımız ve Rabbimiz ile olan bağımız da o kadar ulvi olur.
Kur’an-ı Kerim’i elinden düşürmeyen, ölene değin gönlünde muhafaza eden ve bir ömür boyu ahkamı ile amel edenlere selam olsun!
[1] Ebu Davud Tayalisi, Müsned (2389); İbn Ebi Şeybe, Musannef (8573); İmam Ahmed, Müsned (6536), Darimi, Müsned (1534); İbn Mace, Sünen (1347); Ebu Davud, Sünen (1390); Tirmizi, Sünen (2949); Nesai, Sünen (8013); Ebû Amr ed-Dani, Beyan (304).
[2] Dani, Beyan (305).
[3] Muzhiri, Mefatîh s.106 c.3
[4] Ebu Ubeyd, Fedaililkuran s.179; Dani, Beyan (306).
[5] Ebu Ubeyd, Fedailülkuran s.177; İbn Ebi Asım, Ahad Ve Mesani (2008), Taberani, Mucemülkebir (877); Dani, Beyan (309).
[6] İmam Ahmed, Fedailüssahebe (850); Muhammed Bin Nasr, Muhtasar Kıyam Leyl s.155; Dani, Beyan (310).
[7] İbn Sad, Tabakat, s.500, c.3; Dani, Beyan (311).
[8] Ebu Ubeyd, Fedailü’l-Kur’an s.177; Abdurrezzak, Musannef (5949); İbn Ebi Şeybe, Musannef (8576); Firyabi, Fedailülkuran (133); Muhammed Bin Nasr, Muhtasar Kıyam Leyl s.155; Dani, Beyan (312), (313); Beyhaki, Şuabü’l-İman (1987).
[9] Ebu Ubeyd, Fedailü’l-Kur’an s.158; İbn Mübarek, Zühd (1194); İbn Ebi Şeybe, Musannef (8584); Muhammed Bin Nasr, Muhtasar Kıyam Leyl s.148; Dani, Beyan (314); Beyhaki, Şuabü’l-İman (1885).
[10] Ebu Ubeyd, Fedailü’l-Kur’an s.177; Taberani, Mu’cemü’l-Kebir (8706); Dani, Beyan (316); Beyhaki, Sünen Kübra (4059); Beyhaki, Şuabüliman (2055).
[11] Beyhaki, Sünen Kübra (4059).
[12] Firyabi, Fedailülkuran (136); Muhammed Bin Nasr, Muhtasar Kıyam Leyl s.155; Dani, Beyan (317), Beyhaki, Şuabüliman (1986); Beyhaki, Sünen Kübra (4059).
[13] Dani, Beyan (319).
[14] Ebu Ubeyd, Fedailü’l-Kur’an s.179; İbn Mübarek, Zühd (1274); İmam Ahmed, Müsned s.447, c.39; Firyabi, Fedailü’l-Kur’an (128); Dani, Beyan (320); Taberani, Mucemülkebir (5481); Ebu’l-Kâsım el-Begavî, Mu’cemü’s-Sahabe (937).
[15] Ebu Ubeyd, Fedailü’l-Kur’an s.178; İbn Ebi Şeybe, Musannef (8578), (859); Ebu Nuaym, Hilyetülevliya s.102 c.2; Dani, Beyan (323), (325).
[16] Ebu Ubeyd, Fedailü’l-Kur’an s.178; İbn Ebi Şeybe, Musannef (8578); Dani, Beyan (321).
[17] İbn Ebi Şeybe, Musannef (8580); Dani, Beyan (324).
[18] Ebu Ubeyd, Fedailü’l-Kur’an s.178; İbn Ebi Şeybe, Musannef (8580); Dani, Beyan (326), (327) ve (328).
[19] Dani, Beyan (330); İbn Asakir, Tarihi Dimeşk s.226 c.46.